Sen çiz ben yazarım

Ayşe Sevim’in yönettiği yazarlık atölyesi ile Ahmet Demir’in yürüttüğü resim atölyesine katılan yetenekli öğrenciler ortak kitaplara imza attı.

Zeynep Tuba Kesimli Yeni Şafak
Yazarlar çizerlerle kitaplarda buluştu.

Kimi kelimelerle kimi renklerle kendi hayal dünyasını ifade ediyor. Yazar Ayşe Sevim ve çizer Ahmet Demir’in düzenledikleri yazı ve çizi atölyelerinde hayal dünyaları esere dönüşen yetenekli isimlerin hikâyesini dinledik.

2018 yılında Şair-Yazar Ayşe Sevim tarafından kurulan Netyazı, hâlihazırda pek çok kategoride atölyeler düzenliyor. Yazarlık ve çizerlik atölyeleri ise Netyazı’nın ilklerinden. Derslerini Ayşe Sevim’in verdiği yazarlık atölyesi ile Çizer Ahmet Demir’in yürüttüğü resimleme atölyesine katılan öğrencilerin ortak bir çalışmayla ortaya koydukları kitaplar ise birer birer okuyucuyla buluşuyor. “Bayan Neşe Ağacı, Bir Varmış Bir Yokmuş, Boyunu Seven Sabri, Renkleri Kaybolan Şehir, Küçük Dere, Sofya’nın Yara Bandı ve Kasım Bunlar Çok mu Lazım?” kitapları bu atölyelerin ürünü. Net Yazı kurucusu Ayşe Sevim, çevrim içi atölyelerin amaçlarından bir tanesinin keyif vermek olduğunu dile getiriyor ve ekliyor: “Atölyeye gelen kişi, bir veri öğrenmenin dışında anlık keyif alıp hayat kalitesini de yükseltiyor. Benzer zevklere sahip kişilerin yan yana gelmesiyle kurulan arkadaşlıklar uzun süre devam ediyor. Fakat bu yan amacın dışında bir sonuç görebilmemiz en kıymetlisi. Ahmet Demir ile yaptığımız işte bunun bir sonucu.” Sevim, Ahmet Demir’le yazı atölyelerinden çıkan hikâyelerin resimlenmesiyle ilgili bir karar aldıklarını ve bunun atölyeye katılanların da şevkini artırdığını, en başında sadece maket kitaplar hazırladıklarını belirtiyor. Bu kitaplardan bazılarının yayınlanma imkânı bulduğunu, atölyeler vesilesiyle katılımcıların yazar ve çizer olarak yayın dünyasında yer bulduğunu ifade ediyor. Ayşe Sevim ayrıca çocukların dünyasıyla alakalı üretmenin kendilerine çok iyi geldiği, farklı meslek gruplarından kişilerin kendi birikimlerini çocuk dünyasına yansıtmasının çok kıymetli olduğu, böylece çocuk edebiyatına farklı açılardan bakmanın mümkün olabildiği üzerinde duruyor ve Netyazı’nın böyle güzel bir işe hizmet etmesinden iftihar ettiklerini söylüyor.

ZAMANIN VE SABRIN GÜCÜNÜ KULLANDIK

Kitap resimleme atölyesini yürüten Ahmet Demir ise süreci şöyle özetliyor: Kitaplar yaklaşık 4 yıl süren bir çalışma sonucunda ortaya çıkmış olmuş oldu. Süreç her grubun kendine özgü bir maket kitap tasarımıyla başlayıp ileri seviye atölyelerde, Ayşe Sevim’in yazı atölyesinden gelen metinlerin bizim atölyemizde çizerlerle buluşmasıyla devam etti. Bu kitapları ilk eser başvurusuyla Kültür Bakanlığından destek alarak İstanbul Tasarım Merkezi Yayınları ve Balık Kitap ile yayınlamış olduk. Yazar ve çizerlerimizin sabırlı çalışmaları sonucunda ortaya güzel işler çıkmış oldu. Yazar ve çizerlerin okura birer hazine sunduğunu ve mesleki anlamda çok büyük bir katkı sağladığımızı düşünüyorum.

Atölye yazar ve çizer adaylarını buluşturan bir çatı

Küçük Dere kitabının çizeri Hatice Leyla Arslanbenzer, “Atölye adeta kitap üretmek isteyen yazar ve çizer adaylarını birbiriyle buluşturan bir çatı gibiydi. Burada karakter tasarımından arka plan tasarımına, storyboard’dan kapak tasarımına kadar çocuk kitabı resimlemenin bütün inceliklerini öğrendik ve eğitim sürecinin sonunda öğrendiklerimizi gerçek bir kitap resimleyerek uygulama şansı bulduk. Benim resimlediğim ve sevgili Hatice Şahin’in yazdığı Küçük Dere yerinde duramayan, özgürce akmak isteyen bir derenin önüne köylülerin baraj yapmasını derenin gözünden anlatan bir hikâye. Küçük Dere’nin metnini ilk elime aldığımda biraz soyut bir konusu olduğu için zorlandığımı söylemeliyim. Ancak ilerleyen süreçte bu soyut konuyu daha önceki minyatür bilgimi de kullanarak çok güzel bir şekilde işleyebileceğimi keşfettim. Bu yüzden Küçük Dere’de minyatür sanatımızdan bol bol ilham aldım ve çağdaş minyatür sanatçılarımızın kataloglarını karıştırdım. Sonra Hokusai’nin dalgaları ve benim hayal gücüm de devreye girdi ve ortaya çok güzel bir kitap çıktı” diyor.

Mültecilik üzerine bir hikâye kurmayı tercih ettim

Sofya’nın Yara Bandı kitabının yazarı Gülsüm Çelik’se kitabın hikâyesini şöyle özetliyor: Arkadaşlarımla yazdığım öyküleri paylaşıyordum. Genellikle yorumları güzel olduğundan öteye gitmiyordu. Benimse aradığım yazdıklarımın aksayan tarafları neler, hangi yönleri güçlü, doğru yazın türünde mi çalışıyorum gibi daha mühim konulardı. O dönemde Ayşe Sevim’in çevrimiçi yazı atölyesinden ve Netyazı’dan haberim oldu. Eylül 2019’dan beri haftada bir gün ülkenin ve dünyanın farklı noktalarından yazıyla ilgilenen kadınlarla atölyede edebi yazın türleri, film ve kitap incelemeleri, anlık yazı pratikleri ve metin analizleri üzerine çalışıyoruz. 2020’nin son çeyreğinde M. Ahmet Demir’in Çocuk Kitabı Resimleme Atölyesi’nin devam grubunda kullanılacak metinlerin bizim yazı ekibimiz tarafından üretilmesi teklif edildi. Ben mültecilik üzerine bir hikâye kurmayı tercih ettim. Ayşe Sevim’in editöryal incelemesinden sonra yaklaşık on metin seçildi. Ahmet Bey, hepimize büyük bir sürpriz yapıp resimlenmesi tamamlanan metinleri tasarım işlerinden sonra yayın süreciyle ilgili bir serüvene çıkardı. Sofya’nın Yara Bandı da okurla buluştu.

Benim Bayan Neşe Ağacı’m Netyazı

Bayan Neşe Ağacı’nın yazarı Gülhan Türkalp kitap sürecini şöyle anlatıyor: Hayatta herkesin bir Bayan Neşe Ağacı var. Kendisini besleyen, koruyan ve ısıtan… Çocuklarım için bir Bayan Neşe Ağacı olduğumu kızımın altı yaşındayken peçeteye çizdiği resimle anladım. Resimde ağaç, sincap, kelebek ve kuş vardı. O zamanlar üç kız annesiydim. Ve büyük kızım resimde bizi çizmişti. “Sen hepimizin yuvasısın,” deyip elime peçeteyi tutuşturduğunda dünyada en az üç kişinin hayatının vazgeçilmezi olduğumu anladım. Başkaları için sıradan ama benim için eşsiz olan bu anı, çocuklar için bir şeyler yazmaya yönlendirdi beni. O dönemde sosyal medyadan takip ettiğim Ayşe Sevim bir çocuk edebiyatı atölyesi açacaktı. Benim için doğru yerin o atölye olacağını düşündüm ve üç aylık eğitime başladım. Atölye sonunda hocam, Bayan Neşe Ağacı hikayesini beğenip Ahmet Bey’le yapmayı düşündükleri projeden bahsetti. Ve nihayetinde duygularım iki kapak arasına girip kitap oldu.

Karakterlerle oynamak heyecanlıydı

Boyunu Seven Sabri kitabının çizeri Damla Koçak ise kitabını çok severek resimlediğini ve kendisi için ilklerden olduğunu söylüyor ve ekliyor: Karakterlerle oynamak benim için heyecanlıydı. Çok renklendirmektense gözü yormadan, hikâyeyi tam anlatan resimleri tercih ettim.

Torunlarıma yazdığım masal, kitap oldu

Bir Varmış Bir Yokmuş kitabının yazarı Hayriye Yerliyurt süreci şöyle anlatıyor: Torunlarım için uydurduğum masallardan birini atölye ödevi olarak kaleme almıştım. Bir Varmış Bir Yokmuş ismini verdiğim metin, kahramanlarımız Zeze ve Tete’nin Kırmızı Dev’le karşılaşmalarını anlatırken onlara çevre ve doğa bilinci vermeyi amaçlayan keyifli bir masal oldu. Yazdığım metin hocamız Ayşe Sevim ve atölye arkadaşlarımın beğenisini kazandı. Ardından kitap resimleme atölyesinden Cemile Güney tarafından çizimleri yapıldı. Kültür Bakanlığının edebiyat eserlerini destekleme kurulunun ilk eseri yayınlanan yazarlara sağladığı destekten faydalanabileceğimizi öğrendim. Yazdığım masalı iki kapak arasında görmenin bu kadar iyi hissettireceğini hiç tahmin etmemiştim.


Her bayram en şeker sokak