Kolejen eksikliği nasıl anlaşılır?

Bütünsel sağlığa giden yolu zenginleştiren ve üstün kılan kolajen, yokluğunu fazlasıyla hissettiren bir bileşendir. Kemiklerinizin, cildinizin, kaslarınızın, tendon ve bağlarınızın ana yapı taşlarından birisidir. Kolejen eksikliği kendisini eklem ve kemiklerde olduğu gibi ciltte de bazı durumlarla belli etmektedir. Peki, kolejen eksikliği nelere yol açar? Kolejen eksikliği nasıl bellli olur? İşte konuya ilişkin detaylar...

Kolejen eksikliği

Kolajen, vücudunuzun çoğu bölümünde yapı görevi gören bir proteindir. Tırnak ve saçlarda kırılma, hareket kayıpları, aşırı yorgunluk, dişeti kanaması, selülit oluşumu genel olarak kolejen eksikliği eksikliğinde görülebilen belirtiler arasında yer alır.

KOLEJEN NEDİR?

Yunanca'da yapıştırıcı anlamında "kolla" kelimesinden türeyen Kolajen, vücudunuzda en bol bulunan protein çeşididir. Vücudunuzdaki toplam proteinin yaklaşık üçte biri kolajendir. Kemiklerinizin, cildinizin, kaslarınızın, tendon ve bağlarınızın ana yapı taşlarından birisidir. Kelime kökeninden de anlaşılacağı gibi bir çeşit "yapıştırıcı" görevi görmektedir.

KOLEJEN EKSİKLİĞİ NELERE YOL AÇAR?

Kolajen eksikliği görünürde pek çok cilt problemine, saç ve tırnaklarda güçsüzlüğe neden oluyor. Tabii bir de buz dağının görünmeyen kısmı var. Çünkü kolajen, yaşantımızın her anında ihtiyaç duyduğumuz en temel bileşenlerden biri.

Cilt doğal canlılığını kaybediyor

Gerçek şu ki, etrafını çepeçevre saran pek çok zararlı faktöre rağmen 20’li yaşların baharında doğal bir ışıltı yansıtan cildin ardındaki sebep, kolajen bolluğu.

Çünkü kolajen, gençliği korumanın yanı sıra cilt bariyerini serbest radikallere karşı güçlendiren bir özelliğe de sahip. Böylece zararlı alışkanlıkların ve çevresel faktörlerin etkisi, güçlü bir cilt bariyeri karşısında yetersiz kalıyor. Tam tersi bir durumda, yani kolajen eksikliği baş gösterdiğinde, canlı ve aydınlık bir cildin aynalara yansıyan görüntüsü kayboluyor.

Cilt esnekliğini yitiriyor

Kolajen eksikliğinden muzdarip bir cilt, eski sıkı formunu yitiriyor.

Genç bir cilde giden yoldaki kilit bileşen olan kolajen, vücuttaki üretimini azaltmaya başladığı andan itibaren ciltteki esnek görünüm yerini sarkmalara bırakıyor. Kolajenin, yapıştırıcı bir görev üstlenerek bağ dokuları bir arada tutma kabiliyeti, cilt elastikiyeti üzerindeki etkisini daha anlaşılır kılıyor.

Kırışıklık ve ince çizgiler belirginleşiyor

Zamanın etkilerini geri çevirmeyi en çok dilediğimiz anlardan biri, ciltteki kırışıklık ve ince çizgilerle yüzleşmek.

Kolajen eksikliğinin en belirgin semptomlarından biri ise, cilt yüzeyindeki görünürlüğünü her geçen gün artıran kırışıklık ve ince çizgiler. Zamanında yalnızca mimikler eşliğinde beliren bu sorunlar, kalıcı ve baş etmesi daha zor bir hale gelebiliyor. Hatta bu sorun, botoks gibi acılı ve zahmetli medikal işlemlere başvurma oranını da artırıyor. Oysaki etkili bir balık kolajeni takviyesi, tüm bu etkileri tersine çevirebilir nitelikte. Önemli olan, ihtiyacınız olan günlük kolajen miktarını edinmek.

Nemsizlik her zamankinden daha yoğun hissediliyor

Yaşlanma belirtilerini cilt yüzeyine taşıyan bir diğer etki ise nemsizlik.

Kolajen, ciltteki nem oranını da dengeleyen sihirli bir dokunuşa sahip. Öte yandan nemsiz bir cilt, bu etkiye uzun süre maruz kaldığında kırışıklığa daha yatkın hale geliyor. Çünkü nem eksikliğinin yarattığı kuruluk, cildin daha hızlı yaşlanmasına ve hassasiyetinin artmasına sebep oluyor.

Kemik ve eklemlerde ağrı

Kolajen eksikliğinin yarattığı darbe yalnızca görünürde değil. Genel sağlığımızda bütünüyle olumsuz etkiye davetiye çıkaran kolajen eksikliği, kemik ve eklem ağrılarını da sinsice beraberinde getirebiliyor.

Tıpkı cildimizde olduğu gibi, kemik, eklem, kas ve diğer pek çok organımızda da kolajen bol miktarda mevcut. Yalnızca yaşın ilerlemesiyle değil, ağır fiziksel aktiviteler sonucu da kemik ve eklem ağrıları meydana gelebiliyor. Bu durumun hareket özgürlüğünü kısıtlayarak gündelik hayatı sekteye uğratması da haliyle can sıkıcı. Araştırmalar ise tatmin edici. Günde 10 gram kolajen takviyesi kullanmak, uzun vadede kemik ve eklemlerin gücünü yeniden kazanmasına yol açarak ağrıların da geçmişe karışmasını sağlıyor.

Gücünü kaybeden kaslar

Kasları birbirine bağlayan tendonlar, kas ve kemikler arasında bağ oluşturan bağ dokular…Hepsi kolajen içeriyor. Bu bütünlüğü bozan nedenlerden biri ise, elbette kolajen eksikliği. Kolajen seviyesinin düşüşe geçmesiyle birlikte azalan kas kütlesi, ağrılara daha açık bir hale geliyor.

Kolajen üretiminin yavaşlamasıyla beliren çok yönlü etkilerin derinliklerine indikçe, karşımıza pek iç açıcı bir tablo çıkmıyor elbette. Ancak tüm bu etkileri tersine çevirmek mümkün. Öncelikle alışkanlıklarınızı şöyle bir gözden geçirmenizde fayda var. Sigara ve alkol tüketimi, güneş ışınları, sağlıksız bir yaşam stili sizleri daha da iyiye götürmeyecektir. Zararlı alışkanlıklardan sıyrılmak atmanız gereken ilk adım olabilir. Bu dönemde tüketim alışkanlıklarınızı da şekillendirmek, günlük rutininize ufak dokunuşlarda bulunmak, kaybolan kolajeni telafi etmenize olanak sağlayabilir. Fakat en etkili yöntem, günü bitirirken tüketeceğiniz balık kolajeni takviyesinden faydalanmak.