Sabah ezanı okunuyor ve bütün mahallenin erkek ahalisi Bakırköy Osmaniye'de bulunan Nakşiye Esen Camii'nde buluşuyor. Yıllardır her sabah olduğu gibi namazlar kılınıyor, dualar ediliyor. O kadar kalabalık ki, sanki her gün bayram yaşanıyor burada. Alacakaranlık bir hava. El değmemiş bir gökyüzü, ayazla birlikte ahenkle dans ediyor. Herkes ibadetin o manevi huzurunu yaşıyor. Yüzler gülüyor. Sonrasında herkes en yakın arkadaş çevresiyle mahallenin tam merkezindeki pastanede buluşuyor. Sabah namazı sonrasında kahvaltı faslıyla günün belki de en güzel saatleri dost sohbetleriyle geçiriliyor. İstanbul'da rutin bir gün başlıyor. Biz de Skyroad Dergisi olarak bu güzel insanların yanında yer alıyoruz. Bizim oturduğumuz ekip gerek Umre olsun gerek Hac olsun tüm önemli görevlerini yerine getirmenin haklı gururunu yaşıyor. Onlarla Umre öncesi ve sonrası hayatlarını konuşuyoruz, kâh gülüyoruz kâh duygusallaşıp ağlıyoruz. İçlerinden İsmail Bey ve babam Metin Bey 'Kutsal Topraklar'da yaşadıklarını anlatırken ağlıyor, etrafındakileri de duygulandırıyor. Hepsinin ortak görüşü ise “Umre anlatılmaz, yaşanır!" oluyor.
Ahmet Kaya
Umre'ye gidip o beldeleri görmek manevi bir haz. İslam'a en karşı çıkanlar dahi o beldede huzura eriyor. Ben oralara gitmeyi çok istiyordum. Oraya gidince çok fazla değişiklik oldu hayatımda. İnsanlara, topluma bakış açım değişti. İnanç noktamdaki sadeliğimi daha çok pekiştirdim. Umre'den sonra Kur'an-ı Kerim'i daha çok okumaya başladım. Dinimi daha çok sevdim. Hayatımı daha da ölçülü yaşamaya başladım. O kadar güzel bir görev ki anlatamam. O topraklara ayak bastığımda içimden dua ettim. Bütün dileklerim kabul oldu. Allah nasip ederse yine gitmek istiyorum. Bu sene Haziran'da gidebilirim.
İsmail Çitil
1986 senesinde ilk gidişim oldu. Çok kısa bir zaman içinde karar vererek gittim. Gittiğimde bambaşka bir hayatın içinde buldum kendimi. Bambaşka insanlarla karşılaşıyorsunuz. Hiç kimsenin hayal edemeyeceği bir ortam. Orası ancak gidilip, görülüp, yaşandığı zaman anlaşılıyor. Anlatmanın imkânı yok.
Ayhan İnik
Gençliğimizde yaptığımız bütün hataların farkına vardım. Oraya inince tövbekâr oldum. Değişik bir haz aldım. Büyük bir huzur içinde ibadetlerimi yaptım. Medine'de ayrı, Mekke'de ayrı duygular hissettim. İkisinin de ayrı hazları vardı. Bize de nasip oldu. Gitmeyenlere de nasip olsun. Nasıl anlatacağımı bilmiyorum. Yaşanması gerek. Ayrı bir huzur, ayrı bir heyecan. Gittiğimizde anlatılanları daha büyük hazla gördük. Zevkle, şevkle ibadetlerimi yapmanın gururunu yaşıyorum.
Muzaffer Karabacak
Alkol alırdım, namaz kılmazdım. Fakat o beldeye gidince tövbekâr oldum. Hastalıklarımı yendim oraya gittiğim zaman. Hanımımın sözünü dinlemezdim. O ziyaretten sonra hanımıma hoşgörüyle bakıp, onun sözlerini dinlemeye başladım. Daha pozitif bir insan oldum. Bir kere gidecektim, ailevi bir meseleden dolayı iptal etmek zorunda kaldım. İkinci niyetlenişim hanımımın isteğiyle oldu. Oralara gidince çok şaşırdım. Manevi olarak çok duygusallaştım. Huzurlu, sakin bir insan oldum. Dinime bağlandım. İbadetlerimi yapmama vesile olan Umre'nin benim için yeri çok ayrı.
Metin Çelikkol
İlk önce Umre sonra da Hac görevimi yapmak için gittim. Bende şeker hastalığı var. Hac görevimden beş gün önce hastaneden çıktım. Oralara hasta gittim. Hatta öleceksem o topraklarda ölebilirim diyerek ayak bastım. Gitmeden önce konuşamaz bir haldeydim. Umre ve Hac sonrası düzeldim. Sağlığım düzeldi. Zemzem suyu kesinlikle sağlığa faydalı. Zemzem içerek güçlendim, hastalıklarımı yendim. Çok rahatladım. Orada çok güzel dostluklar kurduk. Şimdi Hacı arkadaşlarımla geziyorum, daha güzel günler geçiriyorum. Çok mutluyum. Herkesin Hac ve Umre'ye gitmesini tavsiye ediyorum. Peygamber Efendimiz'in yaşadıklarını dinledikçe farklı bir dünyaya gittim. En çok Uhud Savaşı'nın yapıldığı yerde duygulandım. Şükürler olsun Allah'ıma. Allah bir daha gitmeyi nasip etsin.
Skyroad Dergisi'nin yazı ve haberlerini okumak için
ve
takip edebilirsiniz.