İslâmabad (PAKİSTAN)-Malezya, bizler için, azimle, gayretle ve akılla nasıl başarılı olunabileceğine dair önemli bir örnek ülkeydi; işlerin iyi gitmemesi durumunda nelerle karşı karşıya kalınabileceğini öğrenmek için de Pakistan'a gelmemiz elzemmiş... Malezya, İslâm ile demokrasiyi birarada götürme arzusunu yansıtan sivil bir ülke; Pakistan ise, buraya gelince daha iyi anladık, demokrasinin sınırlarını askerin çizmesi girişimi...

Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Pakistan ziyareti, ülkenin siyasî açıdan çalkantılı sayılabilecek bir dönemine rastladı. Geçen ekim ayında yapılan seçimlerde oluşan Perwez Musharraf yanlısı Parlamento'da işler yönetimin beklediği gibi gitmiyor. Uçağımızın tekerleklerinin havaalanına değdiği saatlerde, bütün muhalefet partileri, ülkedeki demokratik sınırları iyice daraltan bir kararla karşılarına çıkan Parlamento başkanını 'güvensizlik oyu' ile düşürme niyetlerini açıkladı...

Pakistan'da son dört yıldır askerî bir yönetim var. Perwez Musharraf son seçimden güçlenerek çıktı. Muhaliflerinin "Hiç değilse üniformasını çıkarsın" teklifini dinlemeye bile yanaşmıyor Musharraf ve "Genelkurmay başkanı unvanını da taşımaya devam edeceğim" diye meydan okuyor. Musharraf'in, Gulf News'e verdiği mülâkatta, "Pakistan'ın havasına uydurulmak üzere demokrasi elden geçirilmeli" dediği dünkü Pakistan gazelerinde yer alıyordu. "Pakistan'ın havasına uydurulmuş demokrasi", iki dudağın arasından çıkanın 'ferman' teşkil etmesi anlamına geliyor. Nitekim, askerî yönetim lideri olarak Musharraf, istediği taktirde, sandıktan çıkan hükümeti tanımama hakkına sahip...

Bu yönüyle bakıldığında, bugünkü Pakistan ile bugünkü Türkiye'nin siyasî sistemleri arasında pek az benzerlik kurulabiliyor. Pakistan'ın asker-güdümlü yönetimiyle demokrasinin kurum ve kurallarının işlediği Türkiye'nin yönetimi birbirinden epey farklı. Ancak, yine de, Pakistan basınına kadar yansıyan tartışmalarda Türkiye'den 'ders alma' teklifleri de işitiliyor. Hem de şaşılası bir konuda...

Konu, Milli Güvenlik Kurulu (MGK)... Pakistan'da, devlet başkanının "Havamıza uygun olmalı" dediği demokrasinin sürdürülmesinde sıkıntılar var. Muhalefet daha geniş hak ve özgürlükler talep ediyor, mevcut uygulamaları sıkı biçimde eleştiriyor. Ancak, Musharraf ve kadrosu da, varolan anlayışı sivil yönetime geçildiğinde de sürdürmelerine imkân verecek formul arayışında. Buldukları yöntem, evet bildiniz, "Türkiye'deki gibi bir MGK" oluşturmak...

İktidara yakın çevreler, MGK türü bir kurul oluşturarak Pakistan'da şimdikine benzer bir yarı-askerî yapının devam ettirilmesi beklentisindeler. Devlet başkanının sürekli başkanlık edeceği, sivil-asker dengesine sahip, aldığı kararlar hükümetleri ve parlamentoyu bağlayacak bir MGK yapısı için anayasada değişiklik hazırlığı sürdürülüyor... Türkiye'de uzun yıllar yaşadığı için sistemi iyi bilen Perwez Musharraf'in fikri bu. Ancak, muhalifler, bu teklife şiddetle karşı çıkıyorlar...

Sebep, MGK-türü bir yapının demokratik olma iddiası taşıyan bir ülkeye yakışmadığı... Muhalefetteki PPPP'nin Senato Grup Başkanı Raza Kabbani'nin, 'The Nation' gazetesinde dün çıkan makalesinin daha başında şu satırlar yer alıyor: "Askerî yönetimi destekleyen hükümetlerle askerî hükümetler, anayasal bir kurum olarak MGK ile varlıklarını meşrulaştırmak istiyorlar. Demokratik ve ilerici güçler ile sivil toplum, bu isteğe, silâhlı kuvvetleri siyasetin içine çekeceği için karşı çıkıyor..."

Biz, 'Türkiye modeli' dediğimizde, bununla, başka ülkelere de örnek teşkil edecek bir demokratik deneyimi kast ediyoruz. Oysa, Başbakan Erdoğan'ın ziyaret ettiği Pakistan'da, 'Türkiye modeli', yarı-demokrat uygulamaların kılıfı yapılmak isteniyor. İkili görüşmelerde, AB yolunda mesafe katetmeye çalışan Türkiye'nin, MGK'yı köklü bir değişime uğratmaya hazırlandığının haberini aldığında, Perwez Musharraf epey şaşırmış olmalı.

Demokrasi konusunda eğitici yönü ağır basacak bir gezi olmaya namzet Başbakan Erdoğan'ın Malezya ve Pakistan ziyaretleri...

FEHMİ KORU

Künye

Temsilcilikler

AboneFormu

MesajFormu