AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Cumhuriyet gazetesi Genç Parti'yi niçin destekler?

Artık kimse Cumhuriyet okumuyor mudur nedir? İlhan Selçuk'un geçenlerde bir yazımda aktarmadan edemediğim bir tespitiyle çok az kimse karşılaşmış... Söz konusu tespiti mealen aktarınca da "Görmedim ama durum dediğin gibiyse hayret!" diyorlar...

Üzerinden epeyce gün geçtiği için mutlaka sizler de unutmuşsunuzdur, tekrarlayalım: Selçuk, 6 Haziran tarihli (Çukurova ve Kepez olayından önce) "Diriliş ve Yükselişte Öncü Kim Olacak?" başlıklı yazısını şu cümlelerle bitiriyordu: "Tam bu sürecin çöküş aşamasında 'Genç Parti' diye bir siyasal girişim devreye giriyor... IMF modelini reddediyor... Ulusal girişimciliğe ve girişimciye öncelik veren bir atılımı halka öneriyor... Sandıkta patlama yapıyor... zamanlamaya dikkat!"

Görüyorsunuz; Cumhuriyet yazarı yazısına başlık olarak seçtiği sorunun cevabını yazısının sonunda basbayağı cevaplıyor. "Öncü"nün adı bellidir artık.... "Ulusalcılar! Doğru Genç Parti'ye..."

Sizi bilmem ama Cumhuriyet'in en ağır kaleminin bu tespiti beni epeyce düşündürdü... İlhan Selçuk'un MHP'nin kıl payıyla ikinci parti olarak çıktığı seçim sonrasında bu partiyi "kucaklayan" yorumlarını da hatırlayınca kendi kendime "Bu tespit o kadar hafife alınacak bir tespit gibi görünmüyor" dedim. Hatırlıyorsunuzdur; o dönem MHP'nin zaferi karşısında duyulan sevinç asıl olarak "laiklik kaygısı"ndan kaynaklanıyordu. Yani köşeyazarı bu "kaygıyı" siyasi analizinin merkezine o derece yerleştirmişti ki, "demokrasi"yi ve "otoriter sistem"i, "sağ"ı ve "sol"u hepten bir tarafa bırakmış ve işi neredeyse "Ne olursa olsun, yeter ki 'laik' olsun!" noktasına vardırmıştı... (Yeri gelmişken, sonradan belki tekrar dönebileceğimiz bir gözlemimi de aktarayım: Ben, malûm "kaygı" merkezli arayışların bir gün gelip "Kürt meselesi"nde de ortaya çıkabileceğini sanıyorum. Gelişen, değişen, AB'nin kapısına dayanan Türkiye'nin "milli siyaset belge"sinin iki "düşman"dan ("İrtica" ve "Bölücülük") birini giderek gündemden çıkaracağını (çünkü ikisi fazla gelebilir!) ve sonuç olarak dikkatini asıl olarak ilkine çevireceğini de sanıyorum.) Nitekim bugün "Genç Parti" dolayısıyla sanki benzer bir duruma doğru ilerliyoruz gibime geliyor...

Hatırlayın; ne denirdi bir zamanlar? "Demokraside çare tükenmez" denirdi değil mi?

Bu "Genç Parti" (hele de "Diriliş ve Yükşelişte Öncü" olarak) meselesi ciddi bir mesele, hafife almamak gerekiyor. "Genç Führer"in partisi az kaldı barajı bile geçiyordu... Tarihimizde her zaman "demokrasi mücadelelerinin beşiği" olduğu ileri sürülen İzmir'de ikinci parti çıkarak millete parmak ısırtmıştı... Trakya'da elde edilen skoru hatırlatmıyorum bile...

Ben doğrudan okumadım ama dünkü Hürriyet'in haberine göre, "Uzan'a tek toplu destek" Cumhuriyet'ten gelmiş. İlhan Selçuk "Uzan, hiçbir köşe yazısının ya da gazete yorumunun veya bir bilimsel çalışmanın açıklayamayacağı saydamlıkla Türkiye'deki siyasal kavganın özünü sergiliyor", gazetenin kuvvetli yazarlarından Hikmet Çetinkaya ise "Kamuoyu araştırmalarında Genç Parti yüzde 17-18'lerde gözüküyor. İşte tam bu sırada Enerji Bakanlığı Çukurova Elektrik ve Kepez Elektrik'e el koyuyor" diyormuş.

"Yüzde 17-18'ler"? Hayal kurmaya başlamak için hiç de fena bir başlangıç noktası değil doğrusu...

Cumhuriyet'te esmeye başlayan bu havayı hafife almamak gerekir. Tabii ki gazetenin gücünden dolayı değil. Ama bu "yüzde 17-18'ler" tahmini, toplumun "partisiz" kalan önemli bir kesimi için epeyce bir şey ifade etmeye başlamış olabilir. Baksanıza, koca Cumhuriyet bile CHP'yi filan çoktan unutmuş olarak dümeni Genç Parti'ye doğru kırıyor. Hem de eli kulağında sayılabilecek "mahalli idareler seçimi" öncesinde...

Beni belki fazla "aceleci" davranmakla suçlayacaksınız ama bu konuda aklımdan geçen diğer tahminleri de açıklayayım: Eğer büyük bir aksilik olmazsa, Türkiye'nin "siyasal yelpazesi"nin iki ana parti arasında paylaşılması fikrinin bence birçok çevrenin tutacağı bir fikir olduğunu sanıyorum. Yani bir tarafta AKP, onun karşısında da Genç Parti! Önümüzdeki yıllar ve dönemler itibariyle CHP'den umutların kesildiği; ANAP ve DYP gibi "merkez sağ" partilerin eski "performansları"na kolay kolay kavuşamayacaklarının anlaşıldığı; MHP'nin eski skorunu tutturmasının artık bir hayal olduğunun besbelli olduğu; DSP'nin zaten "sizlere ömür" sayılabileceği kritik bir dönemde, hakkında "yüzde 17-18'ler"in hiç değilse konuşulabildiği bir Genç Parti niçin "umut" olmasın?!

Hem bakın hemen her şeyi var: Genç bir başkanı ve genç seçmeni, "ulusalcı", anti- IMF ve anti-küreleşleşmeci bir dünya görüşü, "kapitalizm" deseniz âlâsı, parası pulu herşeyi var... Ve tabii herşeyden önce "laik" bir parti....Maşaallah Türk seçmeninin sevgisi de eksik değil... Eeee o halde? Daha iyisini mi bulacaksınız?

Genç Parti'nin özellikleri bunlarla sınırlı da değil. "Demagoji"nin şahı da onda. Şu sözlere bir bakın, böylesiyle bugüne kadar karşılaşmış mıydınız: "Malım ve canım bu millete feda olsun. Genç Parti ve Cem Uzan olarak milletin çıkarlarını korumadığın, IMF'ye bu ülkeyi teslim ettiğin sürece vallahi ve billahi de sana o koltuğu zehir edeceğim."(!)

İşte size, hem de âlâsından, bir "Diriliş ve Yükseliş" söylevi... Ama unutmayalım; bu "söylev"in içinde siyasete hiç mi hiç yer yok. Tam aksine bu söylev "a-politik" olmanın da çok ötesinde "anti-politik" bir söylev... Ve tabii, bu temel özelliğinden dolayı hiçbir ülke ya da toplum için hayırlı bir söylev değil...

Göreceğiz bakalım... Başta "genç seçmenler" olmak üzere Türkiye'deki seçmenler kendilerini üzerinden kötü kokular yükselen tehlikeli bir "demagoji"ye kaptırmamak konusunda aşılılarmıymış.


17 Haziran 2003
Salı
 
KÜRŞAT BUMİN


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED