|

'Bush dünya barışını tehdit ediyor'

İngiliz basınında bugün, dünya barışını tehdit eden lider, İsrail Lübnan'a yeniden saldıracak iddiası, Londra'nın Şam girişimine destek başlıkları öne çıktı.

İha
00:00 - 3/11/2006 Cuma
Güncelleme: 15:09 - 3/11/2006 Cuma
Yeni Şafak
'Bush dünya barışını tehdit ediyor'
'Bush dünya barışını tehdit ediyor'

BBC'nin Türkçe internet sitesi "http://www. bbc. co. uk/turkish/" adresinde yer alan basın özetlerine göre, Guardian Gazetesi bu sabah; 4 ülkede yaptırılan bir araştırmayı manşetine taşıdı.


ABD'nin iki komşusu ve iki müttefikinde halka, "Dünya barışına en büyük tehdidin hangi liderden geldiğini düşünüyorsunu?" sorusunun sorulduğu araştırmaya yer veren Guardian'a göre, İngiltere'den verilen yanıtlarda, katılımcıların yüzde 87'sine göre, dünya barışını tehdit eden lider Usame bin Ladin. El-Kaide liderini yüzde 75'le Amerikan Başkanı George Bush, yüzde 69'la Kuzey Kore lideri Kim Jong İl, yüzde 62'yle de İran Lideri Mahmud Ahmedinecad izliyor.


İngiltere'de Guardian, İsrail'de Haaretz, Kanada'da La Presse ve Toronto Star, Meksika'da da Reforma gazeteleri tarafından yaptırılan anketin Amerikan politikalarına karşı güvensizliği de açığa çıkardığını kaydeden Guardian'a göre, Bush'un dış politikasının dünyayı daha az güvenli hale getirdiğini düşünenlerin oranı İngiltere'de yüzde 69, Kanada'da yüzde 62, Meksika'da yüzde 52, İsrail'de ise yüzde 36 olarak saptandı. Guardian bu 4 ülkede katılımcılara Irak savaşının meşru olduğuna inanıp inanmadıklarının sorulduğunu ve yalnızca İsrail'de savaşı destekleyenlerin oranının desteklemeyenlerden daha yüksek çıktığını vurguluyor. Her ülkede ortalama biner deneğin katılımıyla yaptırılan araştırmaya göre, İngilizler'in yüzde 71'i; Meksikalılar'ın yüzde 89'u, Kanadalılar'ın da yüzde 73'ü "Irak savaşı meşru değildi" inancında.


İsrail'in Lübnan'a yönelik saldırıları ardından bölgedeki durumu irdeleyen Daily Telegraph yazarı John Keegan, İsrail ordusunun çok kısa süre içinde yeniden Hizbullah mevzilerine saldıracağı görüşünde. Keegan, "Ortadoğu'da yakında yeni bir savaş olacak. Bu savaş yine İsrail ordusu ile Hizbullah güçleri arasında yaşanacak.


Çatışma kaçınılmaz. İsrail, Hizbullah'ın Lübnan'ın güneyinde mevzilerini güçlendirmesi ve Gazze'de füze stokları oluşturmasının tahammül edilemez boyutlara ulaştığına inandığında saldırıya geçecek" diye belirtiyor.


Daily Telegraph yazarı; yaz aylarındaki çatışma ardından ilan edilen ateşkesin uluslararası basının taraflı ve yanlış haberciliği nedeniyle sonunda İsrail ordusunun yenilgisi olarak yansıtıldığını iddia ederken, "Kesinlikle İsraillilere bir darbeydi, ama ordunun Arap düşmanlarına karşı üstünlüğünü kaybettiği doğru değil" görüşünü dile getirdi. John Keegan, İsrail'in düzenleyeceğini öne sürdüğü yeni saldırıların ardından ortaya çıkacak belirsizliği ise şöyle özetliyor:


"Buradaki büyük soru, İsrail'in Lübnan'ın güneyine dönüşünün Lübnan'ın Arap hamisi Suriye'yle bir savaşı kışkırtıp kışkırtmayacağı. Bunun yanıtı, muhtemelen 'evet. ' Çatışmaların bu şekilde genişlemesi ise İsrail ve Suriye'yi İran'ın Akdeniz kıyısındaki ileri cephesi olarak gören Amerika Birleşik Devletleri tarafından memnuniyetle karşılanacaktır. "


'İNGİLTERE DAHA ETKİLİ OLMALI'

Guardian Gazetesi, Blair Hükümeti'nin Suriye yönetimiyle temas kurma arayışını yerinde bir çaba olarak görüyor. Blair'in, Suriye Lideri Beşar Esad'la görüşmek üzere Şam'a haftabaşında bir temsilcisini göndermesi ardından başlayan tartışmaları başyazısında irdeleyen Guardian, "Blair'in başbakanlıkta kalan aylarını Ortadoğu barışı sağlamanın yollarını bulmak için harcama fikri, anlamlı bir girişim olmaktan çok kendi siyasi mirasına dönük olarak görüldüğü için ciddi bulunmuyor.


Ama yine de görüşmek, rejimi değiştirmekle tehdit etmekten çok daha iyidir. Bush yönetiminin sorunlu ama bölgenin önemli ülkeleriyle temas kurmayı küçümseyen tavrının olumsuz sonuçları konusunda kimsenin kuşkusu yok" yorumunu yaptı.


Amerikan Dışişleri Eski Bakanı James Baker'ın, Irak'taki kaosun çözümü için Suriye ve İran'la diyalog kurulmasını önerdiğine dikkat çeken gazete, "Yerinde bir görüş. Gerçi buna Washington'daki yeni muhafazakarlar ve şahinler pek de sıcak bakmayacaktır. Ama İngiltere belki de, Avrupa Birliği'nin desteğinde Amerika ve Suriye ve İran arasında pratik bir yol için aracı olabilir. Bu hem yararlı olacaktır, hem de Amerikan dış politikasında 'gerçekçiliğe dönüşü' teşvik edebilecektir" diye kaydetti.


"Amerika'nın engelleme girişimlerine karşın Ortega iktidarın eşiğinde" diyen Independent Nikaragua'daki seçimlerle ilgili şöyle devam ediyor:


"İlk kez iktidara geldikleri 1984 yılından 22 yıl sonra Sandinistalar ve liderleri Daniel Ortega yeniden iktidara doğru ilerliyor. Amerika Birleşik Devletleri'nin yoğun müdahalesine karşın 60 yaşındaki Ortega, kamuoyu yoklamalarına göre, Washington'un desteklediği en yakın rakibinin 10 puan önünde. Ortega, 'Artık zaman değişti. Savaşın sona ermesinden bu yana 16 yıl geçti. Tanrıdan, bizlere siyasi farklılıklar olmadan barış içinde yönetme şansı vermesini diliyorum' diyor. "


Independent, Washington'un Nikaragua'daki müdahalesinin geçmişini hatırlatarak, "Amerika Birleşik Devletleri'nin Nikaragua'da uzun ve kanlı bir tarihi var. 1980'lerde Ronald Reagan yönetimi Sandinista yönetimine karşı zalim bir savaş başlatan Contra gerillalarına 300 milyon dolar değerinde silah desteğinde bulunmuş, savaştan 30 binden fazla kişi hayatını kaybetmişti. Ronald Reagan, Sandinistalar'ın 1984'te yönetime gelmesi ardından, Nikaragua'yı yakın bir tehlike olarak nitelemişti" diye belirtti.


Gazetelerde yer alan bir başka haberde, bilimadamlarının 4 yıllık bir araştırma sonunda hazırladıkları ve dün açıkladıkları rapora göre, eğer insanlık tüketim ve avlanma alışkanlıklarını değiştirmezse, 45 yıl sonra dünya deniz ve okyanuslarında deniz ürünü kalmayacağına değinildi.


Konuya yer veren Daily Telegraph, 7 bin 800 deniz canlısı türü üzerinde yapılan araştırmaya göre, tam 2048 yılında halihazırda avlanan deniz ürünlerinde yüzde 90'lık bir azalma meydana geleceğini bildirdi. Gazete, "Biyolojik çeşitliliğinin gördüğü zarar, okyanusların dünyanın 2050'de 9 milyara ulaşması beklenen nüfusunu beslemesini olanaksız kılıyor.


Aşırı avlanma deniz yaşamına darbe vururken, okyanusların canlıları üretme, hastalıklara direnme kirleticileri ayıklama olanaklarını zedeliyor" bilgisine yer verdi.


17 yıl önce