Doğu Akdeniz’de Libya ile varılan mutabakat sonrası gelişmelere ilişkin Dışişleri bürokratları, TBMM Dışişleri Komisyonu’na sunum yaptı. Anlaşmanın uluslararası hukuka uygun olduğu, asıl AB’nin tutumunun uluslararası hukukla bağdaşmadığına dikkat çekildi. AB’nin deniz sınırlarının belirlenmesi konusunda yetkisinin olmadığı belirtilerek, birliğin uluslararası mahkeme gibi hareket edemeyeceği, Türkiye’nin faaliyetlerini yasadışı olarak niteleyemeyeceği vurgulandı.
DENİZ SINIRI BELİRLEME YETKİSİ YOK
AB’nin çakışan deniz yetki alanları konusunda çeşitli Akdeniz ülkeleri arasında gerçekleşen ihtilaf ya da işbirliklerine atıf yapılarak bundan önce olduğu gibi tarafsız kalması gerektiği hatırlatıldı. Bu çerçevede İspanya-Fransa, Slovenya-Hırvatistan, Malta-İtalya örnekleri hatırlatıldı. Bu ihtilafların hiçbirinde AB’nin bir tarafın görüşünü tutmadığı ve taraflı bir tutum izlemediği; dolayısıyla AB’nin Türkiye’ye karşı şu anki tutumunun çifte standart olduğu vurgulandı.
ULUSLARARASI HUKUKUN İHLALİ
Sunumda, Rum Kesimi ve Yunanistan’ın münhasır ekonomik bölge girişimlerine gönderme yapılarak AB üyesi ülkelerin, üçüncü tarafların meşru hak ve çıkarlarını ihlal eden deniz sınırı iddialarını AB’nin dış sınırları olarak gösteremeyeceğinin altı çizildi. Bu tutum da uluslararası hukukun ihlali olarak değerlendirilirken, AB’ye nihai deniz sınırlarının ancak ikili anlaşma veya uluslararası yargı yoluyla belirleneceği hatırlatıldı.
BUNDAN SONRA ATILACAK 4 ADIM
- Komisyonda Türkiye’nin Akdeniz politikası şu başlıklar altında özetlendi:
- * Türkiye karasulardaki haklarını kararlılıkla korumaya devam edecek.
- * Türkiye, Rum Kesimi hariç tüm Akdeniz ülkeleri ile deniz sınırlarının belirlenmesi için diyaloğa hazır olduğunu muhataplarına iletecek.
- * Kıbrıs Adasının batısında sınırlandırmanın ancak Kıbrıs meselesi çözüldükten sonra ele alınacağı anlatılacak.
- * Türkiye’nin, Kıbrıs Türklerinin haklarını, bu haklar garanti altına alınıncaya kadar kararlılıkla korumaya devam edeceği belirtilecek.
