|

YAZIKLAR OLSUN

ULUYARAK EVİMİZE GELDİLER: "Saat 01.00 sıralarıydı. Kurtlar gibi uluyarak evimize girdiler. Yerli Sırplar'dı. Tanıyorduk. Yukarı çıkmamız için bağırdılar. Bizi KKO'ya mensup olmakla suçladılar. 13 yaşında bir kızı kurşunladılar. Geri kalanları alınlarından ve sırtlarından vurdular. Bana ateş ettiler. Yere düştüm ve ölü taklidi yaptım. Onların başını çevirdiği bir sırada, öbür odaya kaçtım. Oda dumanla doluydu. Onlar gidene kadar bekledim."4 ÇOCUĞU BIÇAKLA DOĞRADILAR:4yaşındaki Sadri'nin annesi: "Gabovic köyüne geldiler ve defolup gitmemizi söylediler. Traktöre bindik ve gitmeye başladık. Hızlı gitmediğimiz için bizi topa tuttular. Şarapnel parçası Sadri'nin bacağına isabet etti." Mishar: "Balenica'yı kuşattılar. Bazılarımızı öldürdüler bazılarımızı ise kamyona bindirip götürdüler. 4 çocuğu, ailelerinin rüşvet verecek parası olmadığı için gözlerimizin önünde, bıçaklarla doğradılar."GAZ DÖKÜP YAKIYORLAR:55 yaşındaki Nezihe Zimi: 10 oğlunun aynı anda öldürülüşüne tanık olmuş. "Büyük bir ateş yakarak, genç Müslüman erkekleri toplayıp teker teker ateşe attılar. Ateşi daha da canlandırmak için üzerlerine araba lastikleri koydular." Celina'dan gelen 50 yaşındaki İslam Dede: "Sırplar Recebi ailesinin 15 ferdinin gömleklerini yırttıktan sonra gaz döküp yaktılar."

.
00:00 - 7/04/1999 Çarşamba
Güncelleme: 10:25 - 16/11/2013 Cumartesi
Yeni Şafak
YAZIKLAR OLSUN
YAZIKLAR OLSUN

Kukes- Kosova'dan Arnavutluk'a doğru akan muhacir seli Sırp katliamlarının ve dinmek bilmeyen vahşetlerin ayrıntılarını da beraberinde getiriyor. Kosova'nın farklı bölgelerinden farklı zamanlarda gelen muhacirler 26 Mart'ta 150'den fazla Müslüman'ın ölümüyle sonuçlanan Mala ve Velika Krusa katliamları gibi Sırplar'ın daha bir çok insanlık dışı vahşetlerini de günışığına çıkarıyor. Uluslararası gözlemciler ve insani yardım kuruluşları pazartesi sabahı saat 07.00 itibariyle Arnavutluk'a 22 bin kişinin daha giriş yaptığını belirtiyorlar.

Küçük Dren'in inanılmaz öyküsü

Kimileri 7 günlük uzun yolculuktan sonra Morina sınır köyüne ulaşabilmiş. Son girenler arasında küçücük kolunda kocaman bir kurşun deliği olan 10 yaşında Dren Saka da vardı. Bitkin bir vaziyette sınıra getirilen Saka'nın kolundaki kirli sargının doktorlar tarafından açılmasıyla birlikte annesinin, üç kız kardeşinin, kuzenlerinin, teyzelerinin bir zamanlar komşuları olan Sırplar tarafından birer birer öldürüldüğünü gören 10 yaşındaki bir çocuğun 3 gündür sakladığı sır da ortaya çıkıyor. Ailesinin 19 üyesi de katledilmiş. Dren dumanın doldurduğu odada Sırplar'ın öldürülecekler listesinde sondan ikinci sıradayken, kurşun pazusuna giriyor. Alevlerin arasında ölü taklidi yaparak kurtulabilmiş. Önceki gün sanki yaşadıklarını hastane olarak kullanılan bir çadırda doktorlar anastezi yapmadan önce anlatabilmek için kaçmış.

"Kurtlar gibi uluyarak evimize girdiler"

Katiller Cumartesi günü saat 13.00'da Djakovica'nın Milos Giliç caddesi üzerinde otobüs durağı yakınlarındaki Saka, Hoca ve Veysa ailelerinin tüm fertlerinin saklandığı evlerine ulaşmışlar. Sırp komşularının caddede bir aracı ateşe verdiğini görünce durumun vahametini anlayarak kilere kaçmışlar. İşte Dren'in sözleri: "Yere yüzüstü uzanmıştık. Saat 1.00 sıralarıydı. Kurtlar gibi uluyarak evimize girdiler. Onlar yerli Sırplar'dı, tanıyorduk çünkü maske takmamışlardı. Arnavutça yukarı çıkmamız için bağırıyorlardı. Yukarı çıktığımızda bizi Kosova Kurtuluş Ordusu'na (KKO) mensup olmakla suçladılar. Odanın içindeki vitrine önce ateş ettiler sonra yaktılar. Sonra bir kıza ateş ettiler. Daha 13 yaşındaydı. Sonra geri kalanları teker teker alınlarından ve sırtlarından kurşunladılar. Sıra bana gelmişti. Beni vurdular ve yere düştüğümde ölü taklidi yaptım. Onların başını çevirdiği bir sırada, öbür odaya kaçtım. Odanın içi dumanla doluydu. Onlar gidene kadar bekledim." Dren daha sonra diğer teyzesinin ve eniştesinin yaşadığı eve ulaşmış. Bu aile ona ilk yardım yaptıktan sonra sınıra getirmişler.

4 çocuğu bıçakla doğradılar

Dren hastane çadırında tedavi olan tek çocuk değildi. Hemen arkasındaki sedyede 4 yaşındaki Sadri Kelmendi yatıyor. Doktorlar sargıyı açtıklarında baldırının neredeyse olmadığını gördüler sanki bir köpekbalığı ısırmış gibi. Sadri'nin hikayesini ise annesi anlatıyor: "Grabovic adı verilen köyde yaşıyorduk. Sırp birlikleri köyümüze geldiler ve defolup gitmemezi söylediler. Bir traktöre bindik ve gitmeye başladık. Yeterince hızlı gitmediğimizi düşünmüş olmalılar ki top ateşine tuttular. Şarapnel parçası Sadri'nin bacağına isabet etti." Sadri ve Dren'in hikayeleri itiraz kabul etmez olaylar. Djakovica 4 gün önce etnik olarak 'temiz'lendi. Cumartesi Grahovic ve Pazar günü sıra Mitroviça'nındı. Mishar Juareka ise Balenica'dan haberler getiriyor: Sırplar köyü kuşattılar. Bazılarımızı öldürdüler bazılarımızı ise kamyona bindirip götürdüler. 4 çocuğu ailelerinin verecek parası olmadığı için hepimizin gözü önünde bıçaklarla doğradılar. Negovaç'ın hikayesinin bir başkası anlatıyor: Köye iki bomba attılar. İsabet eden evlerde en az 25 ceset vardı. Bazılarının üzerine gaz döküp ateşe verdiler. Daha bir sürü insan öldürüldü.

55 yaşında, 10 oğlunun birden öldürülüşünü gördü

55 yaşındaki Nezihe Zimi ise 10 oğlunun birden öldürülüşüne tanık olmuş. Yaşlı kadın Sırplar'ın büyük bir ateş yakarak, genç Müslüman erkekleri toplayarak teker teker ateşe attıklarını ve ateşi daha da canlandırmak için üzerlerine araba lastikleri koyduklarını söyledi. Djakovica'dan gelen bir diğer muhacir ise 6 maskeli Sırp'ın 11 erkeği, eşlerinden ve çocuklarından ayırarak öldürdüğünü ve cesetleri ise sokağa attıklarını anlattı. Celina'dan gelen 50 yaşındaki İslam dede, Sırplar'ın Recebi ailesinin 15 ferdinin gömleklerini yırttıktan sonra gaz döküp yaktığını söyledi. Her gelen muhacirin bir hikayesi var. Yaşadıkları köylerde kalmıyor. Yol boyunca acımasızca dövülen kurşuna dizilen insanlar görmüşler. Yürümeye zorlanırken Sırbistan diye bağırmayanlar tek kurşuna kurban olmuş. Pazartesi gecesi ameliyata alınan 10 yaşındaki Dren'in kolundaki kurşun çıkarıldı. Kısa bir süre sonra Djakovica'dan ve yaşadığı vahşetten geriye kalan tek gözle görünür işaret bozuk para büyüklüğünde bir iz olacak. Ya yüreklere kazınan izler...


25 yıl önce