|

24 Nisan’a nasıl gelindi?

1829’dan sonra Hristiyanlar üzerinde hamilik hakkını kendinde göre Rusların bu faaliyetlerine mukabil İngiliz ve Fransızlar da iktisadi ve politik çıkarları gereği Ermenilere yakınlaşmada, Ruslarla adeta bir yarış içine girerler. Bu yarış Ermeni etnikçiliğini doğurur ve tedrici olarak kiliseler, patrikhaneler, okullar, cemiyetler ve son tahlilde terör komiteleri vasıtasıyla Türkler ile karşı karşıya getirir.

00:00 - 25/04/2022 Pazartesi
Güncelleme: 17:43 - 24/04/2022 Pazar
Yeni Şafak
Ermeni komitalar savaş ortamında sivil ve askeri her türlü unsura, akla gelmeyecek şiddet uygularlar.
Ermeni komitalar savaş ortamında sivil ve askeri her türlü unsura, akla gelmeyecek şiddet uygularlar.
Gökhan Gökçek /
Tarihçi-Yazar

Türkler ve Ermenilerin ilişkisi en derin haliyle Malazgirt Zaferi’nden sonra başlasa da Osmanlı Devleti ile birlikte çok daha iç içe geçen bir hal alır. II. Mehmet’in Ermeni lider Hovakim’i emin olduğu fetihten iki yıl önce ziyaret edip fetih sonrası kendisini cemaatiyle birlikte başkente taşıyacağı sözünü vermesinden sonra 1461’te Hovakim, Fatih’in fermanıyla patrik ilan edilir. Osmanlı Devleti’ne bağlılık gösteren Ermeniler, uzun bir süre “millet-i sadıka” veya “tebaa-ı sadıka” olarak anılırlar. Bu süre zarfında devletin en kritik yerlerinde yer alıp söz sahibi olacaklardır. Ta ki, 19. yüzyılda ortaya çıkan siyasi denkleme kadar.

DÜVEL-İ MUAZZAMANIN GÜÇ MÜCADELESİNDE ARAÇ OLMAK

Rusların başta Karadeniz ve Kafkasya’daki emelleri ve akabinde de Doğu Roma’yı diriltme ve İstanbul merkezli Ortodoks dünyasının lideri olma hayalleri, Türk-Rus mücadelesini Karadeniz-Kafkasya hattından Balkanlar’a kadar taşır. Bilhassa, 1829 Edirne Antlaşması, 1839 Tanzimat Fermanı, 1878 Berlin Kongresi ile birlikte Osmanlı Devleti’nin iç işlerine müdahale artar. Fransız İhtilali’nin ortaya çıkardığı etnik dalgalanmaların etkisiyle beraber eski gücüyle birlikte topraklarını da yitirmeye başlayan Osmanlı Devleti, Batı için bir Şark Meselesi haline gelir. Bu meseleyi oluşturan vasıtalardan birisi de Ermenilerin bağımsızlık mücadelesi kabul edilir. Özellikle 1829’dan sonra Hristiyanlar üzerinde hamilik hakkını kendinde göre Rusların bu faaliyetlerine mukabil İngiliz ve Fransızlar da iktisadi ve politik çıkarları gereği Ermenilere yakınlaşmada, Ruslarla adeta bir yarış içine girerler. Bu yarış Ermeni etnikçiliğini doğurur ve tedrici olarak kiliseler, patrikhaneler, okullar, cemiyetler ve son tahlilde terör komiteleri vasıtasıyla Türkler ile karşı karşıya getirir. Türk egemenliğine karşı irili ufaklı pek çok silahlı isyan görülse de sadece 8 Aralık 1882’de Anavatan Müdafiileri Olayı ile başlayan ve 14 Nisan 1909’da Adana İsyanı ile neticelenen zaman zarfında 38 farklı Ermeni kalkışması yaşanır. Bu silahlı isyanlarda pek çok Osmanlı tebaası asker, sivil ve çocuk Ermeni tedhişinden dolayı hayatını kaybeder.

CİHAN HARBİ ANADOLU’NUN KADERİNİ ETKİLER

Osmanlı Devleti’nin Balkan Harbi’yle birlikte iyice güç ve imaj kaybetmesi iç işlerine ‘ıslahat’ adı altında müdahalelerin önünü daha da açar. Sonunda Osmanlı Devleti’nden henüz bağımsızlığını kazanamamış gayrimüslim unsurlarından olan Ermenilere ilişkin bir anlaşma yapılır. Islahat talebinde bulunan tüm devletleri temsilen Rus Konstantin Gulkeviç ile Sadrazam Said Halim Paşa’nın vardığı mutabakata göre belirlenecek iki bölgede iki Genel Müfettiş görev alacaktır. Hollandalı müfettiş her ne kadar görevine başlasa da Birinci Cihan Harbi’nin patlak vermesiyle beraber kapitülasyonları kaldırdığını da ilan eden Osmanlı Devleti, savaşı ileri sürerek anlaşmadan çekildiğini ilan eder. Bu durum diğer Osmanlı tebaalarında olduğu gibi imtiyaz-özerklik-bağımsızlık aşamalarının tamamlanıp sözde Ermeni bağımsızlığı ile Doğu Anadolu’nun önemli bir kısmının Türk vatanından koparılmasının önüne geçer. Ancak pek çok Osmanlı tebaasını katleden komitacı Ermeniler harp zamanından faydalanıp seferberliğe katılmak şöyle dursun Osmanlı Devleti askerine ve masum vatandaşlarına sözde özgürlük adına katliamlar yapmaya başlarlar.

TARİHİ BİR YALAN

Ermeni komitalar savaş ortamında sivil ve askeri her türlü unsura, akla gelmeyecek şiddet uygularlar. Zeytun, Kayseri, Bitlis, Van, Ankara, Erzurum ve Trabzon gibi pek çok bölgede sözde hürriyet için pek çok zulmü İttihat ve Terakki ile Osmanlı Devleti’ne karşı şiddet çağrısıyla, gözlerini kırpmadan gerçekleştirirler. Osmanlı Devleti’ni yöneten İttihat ve Terakki liderleri; cephedeki savaşların yanı sıra patlak veren bu isyanlara karşı ilk adımı, isyanları tertipleyen liderlerin tutuklanmasına ilişkin bir kararla 24 Nisan 1915’te atar. Bu tarih; isyanla ilişkilendirilmiş komitaların kapatılıp liderlerinin tutuklanmasını emreden ve 14 valilik ile 10 mutasarrıflığa gönderilmiş olan bir talimatnamedir. Tutuklama dışında herhangi bir askeri muamele söz konusu değildir. Sözde Ermeni soykırımı iddialarını bu tarihe nispet etmek, zaten tarihi bir yalandan ibaret olan propagandanın, ne kadar bağlamsız bir iddiaya dayandığının da başka bir delilidir. Kısa adıyla “Tehcir” olarak ifade edilen ve Osmanlı Devlet’ine karşı casusluk ile ihanet faaliyetleri tespit edilmiş ve bunları insan kaynağı ile destekleyen Ermenilerin yine başka bir Osmanlı Devleti toprağına göç ettirilmesi kararı ise 30 Mayıs 1915 tarihli Bakanlar Kurulu imzasıyla gerçekleşir.

TEHCİR TEK ÇAREDİR

Osmanlı Devleti, Tehcir kararından önce savaşın çok ağır şartlarına rağmen güvenlik, emlak ve iaşe ikmal tedbirlerini almak için çalışmalar yapmıştır. Tehcir sırasında Ermeniler ile diğer Osmanlı tebaaları arasında, Ermeni isyanlarından kaynaklı olarak, karşılıklı mukatele yaşanmışsa da bu durum savaş şartlarının diğer asayiş sorunlarına sebep olması gibi kaçınılmaz bir noktadadır. Yine katledilen Türklerin görmezden gelinip Tehcir esnasında hayatını kaybeden Ermenilerin sistematik olarak katledildikleri iddiası gibi ileri sürülen sayılar da gerçeklikle ilişkisi olmayan popülist iftira ve propagandalardan başka bir şey değildir. Başka bir yazının konusu olan bu meseleye ilişkin son tahlilde yorumumuz şu şekildedir: Tehcir, kadim Türk yurtları olan Rumeli’yi kaybeden Türklerin, doğu Anadolu’yu kaybetmesinin önüne geçmiştir. Ayrıca Tehcir yapılmamış olsaydı, Milli Mücadele’yi kazanmak da imkansız hale gelebilirdi!

#Malazgirt Zaferi
#Osmanlı Devleti
#Hovakim
#Fransız ihtilali
#Rusya
#Ermeni
#Tanzimat Fermanı
#tehcir
2 yıl önce