|

Alman Şansölyesi Körfez ülkelerinin kapısını çaldı

Sanayi Devrimi sonrasında çok yüksek oranlarda kömür yakan Avrupa bugün yüzleştiğimiz küresel ısınmanın fitilini ateşlemişti. Avrupa’da fabrika bacaları hiç dinmemiş, üretim kesintisiz sürmüştü. Rusya ile yaşanan enerji krizi sebebiyle Avrupa bugün dünyanın herhangi bir yerinde “ne pahasına olursa olsun” yeni enerji kaynakları peşinde koşuyor...

02:28 - 3/10/2022 Pazartesi
Güncelleme: 02:51 - 3/10/2022 Pazartesi
Yeni Şafak
 İLLUSTRASYON: CEMİLE AĞAÇ YILDIRIM
İLLUSTRASYON: CEMİLE AĞAÇ YILDIRIM
Havvanur Fadila
Gazeteci / DUBAİ

Alman Şansölyesi Olaf Scholz geçtiğimiz günlerde Körfez’e iki günlük bir tur yaptı. Enerji turuna çıkan Alman Şansölyesi, Körfez’de ilk Suudi Arabistan’a uğrarken, turunu Katar’da tamamladı. Bu turdan sonra rahatsızlandığı ve Covid-19 olduğu açıklandı ama ülkesine dönerken götürdüğü tek haber bu değildi. Şansölye Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile 2023’e yetişecek bir sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) antlaşması imzaladı. Peki bu antlaşma Almanya’nın ihtiyaçlarını karşılamaya yeterli olabilecek mi?

SON DAKİKA GAZA, SON DAKİKA FİYAT

Scholz’un sağladığı antlaşma ile BAE’nin ADNOC’u tarafından Almanya’nın RWE firmasının inşaatı henüz tamamlanmamış olan yüzen bir terminaline teslim edilecek 137 bin metre küplük sıvılaştırılmış doğalgaz Almanya’nın ihtiyaçlarını karşılamaya yeterli olmayacak. Çünkü Almanya’nın 2020’de Rusya’dan aldığı gaz 56 milyar metre küpten biraz fazla… Üstelik Almanya alternatif gaz ararken Rusya ile yaptığı antlaşmaların fiyatlarını hiçbir yerde bulamıyor. Çünkü kış kapıdayken istenen son dakika gazı, son dakika fiyatı ile geliyor.

Bir süredir devam eden yüksek varil petrol fiyatları ile zaten kasalarını dolduran Körfez ülkeleri Avrupa’nın sıvılaştırılmış doğalgaz arayışıyla LNG’de de çok karlı antlaşmalar yapıyor. Sıvılaştırılmış doğalgaz hem hane içi kullanımda hem de endüstriyel üretimde ısınma, pişirme ve elektrik üretiminde kullanılabiliyor. Ancak bu gazın Avrupa’ya nasıl ulaştırılacağı hala en büyük sorun… Körfez’den Avrupa’ya uzanan bir boru hattı olmadığı ve taşıma suyla değirmen dönmeyeceği için Avrupa fabrikalarında üretim bu sene ciddi oranlarda kesintiye uğrayacak gibi görünüyor. Bir yanda trilyonlarca metre küplük sıvılaştırılmış doğalgaz yatakları olan Körfez ülkeleri, diğer yanda sanayi üretimi durma noktasına gelen Avrupa ülkeleri… Bu denklemden bir Sanayi Devrimi daha çıkar gibi görünüyor!

NÜKLEER SANTRALLER ÇALIŞMAYA DEVAM EDECEK

18. yüzyılda gerçekleşen sanayi devrimi sonrasında çok yüksek oranlarda kömür yakan Avrupa ülkeleri bugün dünya çapında bir problem olarak kabul edilen küresel ısınmanın fitilini ateşlediler. O zamandan bu yana, İkinci Dünya Savaşı süreci de dahil olmak üzere Avrupa’da fabrikaların bacaları hiç dinmedi, üretim kesintisiz devam etti. Ta ki 2022’ye kadar… Sanayi Devrimi beraberinde ekonomik, siyasî ve toplumsal değişimler getirmişti. Burjuva sınıfının değişmesi, yeni bir işçi sınıfının oluşması, dünyayı kasıp kavuran sosyalizm fırtınası… Avrupa bugün dünyanın herhangi bir yerinde yine “ne pahasına olursa olsun” bir enerji kaynağı bulmak zorunda kalacak. Her ne kadar yenilenebilir enerjiye öncelik verdiklerini iddia etseler de… Çünkü Almanya’da üretim kapasitesi düşen fabrikalar ve enerji faturaları artan halkın, yönetime yaptığı baskıyı azaltmayacak, hatta muhtemelen daha da artıracak.

Enerjide dışa bağımlı olan Türkiye’ye nükleer santral inşa etmemesi konusunda baskı yapan Almanya, Rusya krizi sonrası nükleer santrallerinin kullanım süresini uzatmaya karar verdi. Avrupa’nın bacası olan Almanya’nın üretimi devam ettirebilmesi için mübah olan her yolun dış politikada başkalarına baskı unsuru olarak kullanılması ibretlik bir durum ve aslında geniş geniş tartışılması gerekir. Üstelik yanı başındaki Fransa’nın nükleer santralleri harıl harıl çalışırken ve ülkenin elektrik ihtiyacının neredeyse yüzde 70’ini karşılarken…

Şansölye’nin üretim lokomotifinin durmaması için “insan hakları ihlalleri” yaptığını üstüne basa basa vurguladığı ülkeler dahil her yerde sürdürdüğü enerji kaynağı arayışının olumlu sonuçlanıp sonuçlanmayacağını bilemediğimiz gibi nasıl bir sosyolojik ve toplumsal etkileri olacağını da şimdiden kestiremiyoruz. Ancak Avrupa ülkelerinin COVİD-19 küresel salgınıyla mücadelede birbirlerine sırt çevirmeleri gibi, kışı soğuk geçirmemek için kendi ülkelerini önceleyecekleri ve bunun nihayetinde federal bir Avrupa birliği olma amacı güden AB’nin bu amaçtan biraz daha uzaklaşmasına neden olacağı şimdiden kestirilebilir.

KATAR’DA UMDUĞUNU BULAMADI

Dünyanın önde gelen LNG ihracatçılarından olan Katar’ın zengin Kuzey Sahası-Güney Genişletme Projesi’nden (The North Field South Project) yüzde 9.375 oranında pay satın alan Fransa’nın Total’i, Katar’ın bu projede ilk uluslararası ortağı oldu. Fransız firması bu antlaşmayı Scholz’un ziyaretinden bir gün önce elde etti. QatarEnergy tarafından yabancı yatırımcıya ayrılan yüzde 25’lik paydan iyi bir hisse alan Fransız firması bu projeyi Avrupa’nın enerji arayışına çözüm olarak görüyor. Ancak bu sahada üretimin en erken 2025 yılında başlayabileceği öngörülüyor. Zaten sorun yeterli gazın olmaması değil, taşınması…

Scholz ziyareti sırasında BAE ile bir antlaşma daha imzaladı. Bu antlaşmaya göre Alman RWE, Emirlikler’in Masdar’ı ile birlikte açık denizlerde rüzgar enerjisi üretmek için ortak oldular. Masdar, Almanya’nın Kuzey ve Baltık Denizi’ndeki kıyılarında açık deniz rüzgar projeleriyle ilgili araştırmalar yapacak. 10 GW yenilebilir enerji üretimi yapması beklenen bu projenin de 2030 yılına kadar sürmesi bekleniyor. Şansölye’nin, dünyanın önde gelen LNG ihracatçısı olan Katar’a ziyareti ise BAE kadar verimli geçmedi. Görüşme sonrası her ne kadar Katar’ın 2024’te Almanya’ya LNG ihracatı yapmayı planladığı ilan edilse de, iki ülke arasında çözülmemiş pürüzler var. Mart ayında Alman Ekonomi Bakanı Robert Habeck’in ziyareti ile iki ülke arasında enerji antlaşması imzalanmıştı. Ancak o tarihten bu yana sözleşmenin şartları, fiyatlandırma ve sözleşme süresi gibi konularda pazarlıklar devam ediyor. Şansölye’nin ziyaretinin de çözüm getiremediği sorunlar arasında Doha’nın, Berlin ile 20 yıl sürecek bir ortalık şartı ile gazını diğer Avrupa ülkelerine dağıtmasını engelleyen bir madde konusunda ısrar etmesi olduğu ileri sürülüyor.

#Almanya
#Olaf Scholz
#Sanayi Devrimi
2 yıl önce