11 Mayıs 2015 tarihli Radikal'de "HDP aşiretleri nasıl ikna etti?" başlığıyla yayımlanan yazıda HDP'nin adeta ne kadar başarılı olduğu; bunun yanında aşiretlerin de Kobani direnişiyle ne kadar milli bir bilinç kazanarak dönüştüğünü ifade eden yazı yüreğimize su serpti. Su serpti, çünkü, Kürt solcuları hep bize uluslaşmanın önündeki en önemli engeller olarak Kürtlerin dini yapıları ile (bu din İslam'dı) aşiret mensubiyetlerini göstermişlerdi. Meğer aşiretler o kadar da zararlı değilmiş!
Aslında bu yazı, başkaları yapınca ne kadar gerici; solcular, Kürtçüler yapınca ne kadar ilerici olurlar yaklaşımının bir başka örneğiydi.
Hani, Kobani savunmasına (!) kadar anti Amerikancı olanlar, AK Parti'yi Amerikancı olmakla suçlayanlar, PYD-Amerika ile DAİŞ'e karşı işbirliği yapınca, “savaş durumunda olur böyle şeyler”e dönmüşlerdi ya! Solcular yapınca var bir bildikleri tabii!
"HDP aşiretleri nasıl ikna etti?" başlıklı yazı, özetle aşiretlerin AK Parti tarafından dışlandıkları, HDP'nin aşiretlerin hassasiyetini (neymiş bu hassasiyet?) bilen bir politika geliştirdiği, tüm aşireti muhatap almaktansa aşiretlerde ön plana çıkmış kişileri muhatap alarak onları ikna ettiği (böylece de gerçek bir yönetim örneği sergilediği); AK Parti'nin Kobani tutumunun aşiretleri HDP'ye yaklaştırdığı (aşiretler meğer ne devrimciymiş!) gibi ne Marksist ne liberal ne de bir başka yaklaşımla izah edilemeyecek (ancak akla ziyan yaklaşımla) abuk sabuk açıklamalarla izaha çalışan bir yazıydı.
Üstelik süreçte kendisi de bir aşiret reisi olan Ahmet Türk de rol almıştı. Yani Ahmet Türk, aslına rücu etmişti.
Gerçekte adı geçen diğer aşiretlerin ve liderlerinin AK Parti ile masaya oturduğunu ve aradığını bulamadığı için HDP ile masada buluştuğunu bilmeyen yoktu ama neyse. Yine HDP'ye geçtiği iddia edilen aşiretlerin Şanlıurfa gibi diğer illerdeki paralellerinin CHP ve MHP'de kendilerine yer buldukları için HDP'ye geçmedikleri de herkesin malumu olmasına rağmen yazıda bu bilgi yer bulamamıştı.
Öyle anlaşılıyor ki HDP, Kürt sorununu aşiretlerle, üstelik 80'li yıllarda kanlı bıçaklı olduğu, Kürtleşme bilincinin önündeki en büyük engel olan aşiretlerle çözecek! Elbette bu durum, Marksist diyalektiğe siyasal alandan da yeni bir katkı olur herhalde. Yine HDP, Kürt illerine demokrasiyi aşiretlerle getirecek.
Ak Parti aşiretlerle beraber olunca geleneksel sağcı siyasetler, devlet otoritesi, Hamidiye Alayları falan. HDP yapınca aslında aşiretler o kadar da kötü değilmiş. Sosyolojik, felsefi analizler yaftası ile durumu kotarma.
Meraklısına, gerçek tam olarak şu: AK Parti iktidarı döneminde tarihlerinde hiç olmadığı kadar güç kaybeden aşiretler ve şeyhler, sığınacak liman arıyorlar. Bütün girişimlerine rağmen Ak Parti'de aradıklarını bulamayan aşiretler şarj olmaya çalışıyor ve %10'luk barajı aşmaya çalışan HDP ile ittifaka yöneliyorlar. Ama bu arada, bir şey kaybetmek derdi olmayan ve her koşulda kazanmak isteyen aşiretler ile Marksistliği gittikçe romantik bir söyleme dönen HDP arasında zorunlu bir akrabalık kurulmaya çalışılıyor. Daha vahimi, Marksist teori de buna kurban ediliyor.
Tabii bir de Cihangirli, İstiklal Caddeli HDP'liler buna ne der bilinmez. Belki de “tamam” derler. O zaman da yeni bir dizi başlar: Cihangirli Aşiret. Haydi izlemeye!
