|

Batı''nın modernleşme projesini tersyüz eden Mısır darbesi

Bu darbe, Mısır iç politikası kadar, bölgesel ve küresel dinamiklerin de odağında yer aldığı çok boyutlu bir müdahaledir. Yarım asrı aşkındır dünyanın demokrasi ve insan hakları şampiyonluğunu yapan Batı''nın algı kodlarını deşifre etmiştir

Yrd. Doç. Dr. Nezir Akyeşilmen
00:00 - 8/07/2013 Pazartesi
Güncelleme: 19:23 - 7/07/2013 Pazar
Yeni Şafak
Batı''nın modernleşme projesini tersyüz eden Mısır
Batı''nın modernleşme projesini tersyüz eden Mısır

Demokratik katılım ve hükümetin demokratik bir yolla seçilmesi temel bir insan hakkıdır. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi (İHEB)''nin 21. maddesi bunu açıkça ifade etmektedir: ''Herkesin, doğrudan ya da özgürce seçilmiş kişiler aracılığıyla ülkesinin kamu yönetimine katılma hakkı vardır… Halkın iradesi, hükümet erkinin temelidir; bu irade, gizli ya da buna denk bir yöntemle yapılacak ve genel ve eşit oy verme yoluyla gerçekleşecek olan dönemsel ve dürüst seçimle belirir''.

Bu nedenle, darbe her şeyden önce bir insan hakkı ihlalidir, gayri ahlaki ve gayri insani bir eylemdir. Böyle bir eylemi bile vatanseverlik adı altında meşrulaştırmaya çalışan ordu aslında kadim medeniyet Mısır''ın ortasında bir işgalci ordu devletini kurmuştur. Demokratik gücü anti-demokratik yolla ele geçirmek, François Chateubriand''ın ifadesiyle ''gaspın en alçakça olanı''dır. Bütün o tantanalı ''vatan kurtarma edebiyatı'', aslında ahlaksızca bir politikanın ani tutkulara sunduğu bir bahane dağarcığından başka bir şey değildir.

Bu darbe, Mısır iç politikası kadar, bölgesel ve küresel dinamiklerin de odağında yer aldığı çok boyutlu bir müdahaledir. Yarım asrı aşkındır dünyanın demokrasi ve insan hakları şampiyonluğunu yapan Batı''nın algı kodlarını deşifre etmiştir. Türkiye''de siyasi ve bürokratik elit, kuruluştan 1980''li yıllara kadar hep modernleşme ve demokrasi edebiyatı yapardı, fakat Turgut Özal''la birlikte demokrasi derinleşip halk tarafından benimsenince ''bu kadar demokrasi fazla'' diyerek karşı çıkmıştı. Prof. İhsan Dağı buna ''Türk modernleşmesinin tersyüz olması'' demişti. Şimdi de Batı, dışındaki dünyada kısmen demokratikleşmeyi desteklerken, konsolide bir demokrasiyi fazla görmektedir. Bu da aslında Batı''nın demokrasi ve insan hakları algısının tersyüz olmasının bir göstergesidir. Bir tür küresel kemalizmin hortlaması gibi bir şeydir bu.

(
Müşahedat
HASAN AYCIN
)
BATI''NIN TUTUMU VE AFRİKA BİRLİĞİ

Başta ABD olmak üzere Batı dünyası (darbeyi kabul edilemez olarak ilan eden İngiltere dışında), demokrasiye ve temel hak ve özgürlüklere Mısır''da vurulan askeri darbeye, darbe diyemeyerek beş asırlık modernleşme ve onun ürettiği değerlerde geriye ket vurmuştur.

Uluslararası politikada kendisini var eden hayali sembolü ( değerler dünyasını) yıkmıştır. İslamofobik algısı ve İsrail sevdası çağdaş değerler boyutunda Batı''yı, Doğu''nun doğusuna atmıştır. Örneğin, Afrika Birliği darbeden sonra Mısır''ın üyeliğini askıya almışken, Avrupa Birliği olayın ismini bile koyamamıştır. Demokrasi ve insan hakları liginde esfeli safilin (aşağıların aşağısı) durumuna düşmüştür.

ABD ve güdümündeki Batı ülkeleri birçok nedenden dolayı bu darbeye karşı ahlaki ve insani ilkelerini çiğneyerek sessiz kalmıştır. Bu nedenlerin başında, yukarıda da vurgulandığı gibi, Batı''nın dışındaki dünyayı demokrasiye layık görmemesi, ikincisi, Arap Baharı''yla birlikte bölgede kendi güdümündeki kukla yönetimler yerine, görece halkını dinleyen ve gerektiğinde kendi politikalarını kısmen belirleyen yönetimlerin ortaya çıkması, üçüncüsü, ikinci nedene bağlı olarak bölgede İsrail''in 1978 Camp David Antlaşması''ndan bu yana ilk kez bu denli yalnızlaşması ve dördüncüsü, Mısır üzerinden başta Türkiye olmak üzere bölgesel hükümetlere ''ayağını denk al'' uyarısının verilmesidir.

Batı maalesef bunu ilk defa yapmıyor fakat ilk defa ciddi bir bahanesi olmadan yapıyor. 1973''te komünizmi bahane ederek Şili''de demokratik yollarla iktidara gelmiş olan Allende hükümetine karşı içinde CIA ve ITT şirketinin de içinde yer aldığı bir koalisyonla darbe yaptırmıştır. Darbeyle başa gelen diktatör Pinochet 1990 yılına kadar süren diktatörlüğünde on binlerce insanı yargısız infazlarla öldürmüştür; 1991''de Cezayir''da İslamcılık bahanesiyle meşru seçimlere müdahale ettirmiş ve yüz bini aşan insan hayatına mal olmuştur; 2005 yılında seçimleri kazanan Hamas''ı terörü bahane ederek iktidardan uzak tutmuştur.

TAKKE DÜŞTÜ

Bunların hepsine o zamanlarda tekelinde tuttuğu küresel medyanın da propagandasıyla dünyanın bir kısmının kabulleneceği bahaneler bulabilmiştir. Fakat bugün Mısır''da takke düştü, kel göründü. Canlı yayınla gelen darbenin hiçbir bahanesi olmadığı gibi, küresel medya tekelinin ortadan kalkması ve internet ile sosyal medya kanallarıyla dünya kamuoyu gerçeği görebilmektedir.

Batı bu davranışı ile sadece ikiyüzlülüğünü göstermemiş, aynı zamanda uluslararası demokratikleşmeye ve insan hakları mücadelesine de büyük bir zarar vermiştir. Batıyı bu gayri ahlaki ve gayri insani durumdan kurtarmak, dünya halklarının ve en çok da Mısır halkının demokrasi mücadelesine bağlıdır. Mısır''da demokrasi direnişi, darbecileri barakalarına geri gönderebilirse, küresel darbeci anlayış da çökecektir. Ve muhtemelen buna umutlarını tümden yitirecek olan bizim darbeciler üzülecektir. Dünyada her alanda artan bir çoğullaşma vardır. İçerdeki çoğullaşma toplumları nasıl diktatörlüklerden ve kötü yönetimlerden koruyorsa, küresel çoğullaşma da dünyayı küresel diktatörlüklerden ve kötü niyetli hegemonlardan korumaya yardımcı olacaktır.

11 yıl önce