|

Bizim hastamız acil...

Bazen hastalarımızla acil kelimesinin anlamı konusunda anlaşmazlığa düşebiliyoruz. Bazı vatandaşlarımız problemin süresi ne kadar uzunsa o kadar daha acil olduğunu düşünüyor, halbuki durum genellikle bunun tam tersi.

00:00 - 1/05/2022 Pazar
Güncelleme: 18:10 - 30/04/2022 Cumartesi
Yeni Şafak
Arşiv
Arşiv
Dr. M. Alpertunga Kara / İstanbul Medeniyet Üniversitesi
“Geçmiş olsun teyze, ne şikayetiniz var?”
“Bir senedir karnım ağrıyor evladım.”
“Anladım, peki bugün ne oldu?”
“Bugün bir şey olmadı, akşam kaynımgile gideceğiz...”
“Onu demiyorum teyzeciğim, yani ağrı birden şiddetlendi mi, ateşin mi çıktı, kanama mı başladı; dün veya geçen hafta olmayan neyin var ki bir senedir gelmediğin halde bugün acile gelmen gerekti?”
“Öyle bir şey yok, oğlumun bugün işi yoktu, hastaneye getir dedim, getirdi.”
“O zaman senin durumun acil değil teyzem, keşke polikliniğe gitseydin.”
“Olur mu evladım, çok acilim, BİR SENEDİR ağrım var.”

Bazen hastalarımızla acil kelimesinin anlamı konusunda anlaşmazlığa düşebiliyoruz. Bazı vatandaşlarımız problemin süresi ne kadar uzunsa o kadar daha acil olduğunu düşünüyor, halbuki durum genellikle bunun tam tersi. Acil dediğimiz zaman, acelesi olan bir şeyden bahsediyoruz. Yani kısa süre içinde müdahale edilmezse ölümle veya ciddi zararla karşılaşmak söz konusu. Misal vermek gerekirse; kalp krizi, şeker koması, trafik kazası, yüksekten düşme, zehirlenme, elektrik çarpması, beyin kanaması, astım krizi gibi durumlar tıbbî açıdan acil durumlar. Bu tarz sorunlarda zaman geçirmeden acil servise başvurmak gerekiyor.

Peki durumunuz acil mi nasıl anlayacaksınız? Bazen aslında tehlikeli bir durum olmadığı halde, ilk anda bunu anlamak mümkün olmayabilir. Mesela siz şiddetli karın ağrısını “midem delindi” gibi değerlendirebilirsiniz, ama aslında sadece gaz sancınız olabilir. Böyle şüpheli durumlarda da acil servise gelmeniz uygun olur, şüphede kalmaktansa durumu anlamak daha iyi. Diğer taraftan bir senedir hastaneye gelmekte acele etmemişseniz, muhtemelen durumunuz acil değildir ve gelmeniz gereken yer de acil servis değil. Ek olarak soğuk algınlığı gibi, tehdit oluşturmayan basit hastalıklarda da acile gelmeniz gerekmiyor.

Bunların dışında sıklıkla acil servise başvuru konusu olan, ama acille bir alakası olmayan durumlar da var. “Reçete yazdırmaya geldim”, “tahlil yaptırmak istiyorum”, “iş yerinden izin alamadım”, “polikliniğe randevu alamadım” gibi gerekçeler, acil servise başvurmak için geçerli gerekçeler değil. Bunlardan bazıları insanların gerçekten sıkıntı yaşadığı konular, mesela pandemi yüzünden son zamanlarda randevu bulmak çok zorlaştı. Eğer işinizden izin alamadığınız için polikliniğe gelemiyorsanız ortada çözmek gereken bir problem var demektir. Ama maalesef daha kolay olduğu için acile gelmek bu sorunların çözümü değil, aksine konuya acil durumdaki hastalar açısından baktığımız zaman ayrı bir sorun teşkil ediyor.

“Kim uğraşacak şimdi poliklinikle, randevuyla, sırayla; acile gitsem ne olur? Devletin hastanesi, kimsenin babasının malı değil, vatandaş olarak istediğim noktada hizmet alamaz mıyım?”

Vatandaş olarak uygun bir noktada hizmet alma hakkınız var, herhangi bir yerde değil. Planlama ve kaynak yönetimi belirli bir düzene göre yapılıyor, hizmetin de belirli bir düzenle sunulması gerekiyor. Tapu dairesinde çok sıra var diye, tapu işleminizi yapmak için nüfus dairesine gitmiyorsunuz. Acil servisin yanlış kullanılmasından doğabilecek iki tür sıkıntı var: aldığınız hizmet yetersiz kalabilir veya başkalarına zarar verebilirsiniz. Acilde kullanılabilen kaynaklar acil durumlar için gerekenler. Mesela acil laboratuvarda bütün tahliller çalışılmaz, sadece acil tahliller çalışılır. Eğer ayrıntılı inceleme gereken bir hastaysanız, acilde konu hallolmayacağı için yine sonunda polikliniğe gitmeniz gerekecektir. Başkasına nasıl zarar veriyorsunuz? Eğer çok sayıda acil olmayan hasta acile gelirse, gerçekten acil hastalar için kullanılabilecek zaman ve enerjinin büyük bir kısmını acil olmayan hastalar tüketmiş olacaktır. Doktor boğazı ağrıyan on kişiye bakarken, kalp krizi şüphesi olan hastanın sıra beklemesi adil mi sizce? Bu sizin yakınınız da olabilir, o yüzden bilinçli davranmak vatandaş olarak sorumluluğunuz. Hakların olduğu yerde sorumluluk da olmalı.

Sorumsuz şekilde kullanılan acil sağlık hizmetlerinden biri de ambulans hizmetleri. Burada da mantık aynı, durumunuz acilse ambulans gerekebilir, ama sadece hastaneye gitmek için bir araca ihtiyacınız varsa ambulansı meşgul etmeniz yanlış. Ambulans sadece bir nakil vasıtası değil, özel teçhizatı ve eğitimli personeliyle bir tür “seyyar mini acil servis”; asıl faydası müdahaleye hemen olay yerinde başlayıp hastaneye ulaşana kadar devam etmeye imkân vermesi. Dolmuş ve taksiden biraz farklı yani.

Ambulansın taksiden farklı bir yönü de şu: aracın nereye gideceğine ambulanstaki doktor karar veremez veya ilçe hastanesindeyseniz, ilçe doktoru karar veremez. Bütün ambulanslar Komuta Kontrol Merkezi adı verilen bir birime bağlı çalışır, Komuta’nın haberi olmadan araç kontak açamaz. Araç hareket edecek mi, hastayı nereye götürecek gibi konularda karar yetkisi ambulans personelinin veya ilçe personelinin değil, Komuta’nın elinde. Komuta durumu değerlendirir, gerekiyorsa hastaya uygun bir yer bulur ve aracı oraya yönlendirir. Özellikle bir sağlık kuruluşundan diğerine hasta nakli söz konusuysa, bu sevk neden gerçekleştiriliyor, bunun bir açıklaması olmalı. Ayrıca hiçbir zaman karşı taraftan onay almadan hasta nakledilemez; hastayı göndermeyi düşündüğümüz merkezi ararız, durumu anlatırız, durumları hastayı kabul etmeye uygun mu bunu değerlendirip bir cevap verirler ve ancak onay verirlerse kendi hastanemizden oraya hasta gönderebiliriz.

“Bütün bunlar çok sinir bozucu değil mi? Hastamız ölüyor, siz bizi bir sürü bürokratik işle uğraştırıyorsunuz, vatandaşın sağlık hakkını engelliyorsunuz...”

Aksine bütün bunlar acil durumdaki hastalar için gerekli prosedürler. Her şeyden önce hastanın gerçekten ambulansa ihtiyacı var mı, bunun anlaşılması lazım. Böylece acil hastaların hakkını acil olmayan hastalar tüketmemiş olur, kimse ihtiyaç duyduğu halde ortada kalmaz. Diğer konu, hastayı ancak kabul etmeye hazır bir yere götürürseniz faydalı olur. Diyelim ki hastanızın kalp krizi geçiriyor olma ihtimali var, ama aynı zamanda diyalize de ihtiyacı var. O zaman hem kalp krizine müdahale edebilecek hem de diyaliz merkezi olan bir yere gönderilmesi lazım, rast gele bir yere değil. Hastanızın yoğun bakıma ihtiyacı olabilecekse ve gitmek istediğiniz hastanenin yoğun bakım ünitesinde boş yer yoksa, doktorun karşıdan onay almadan sizi oraya göndermesi sorumsuz bir davranış olur, hastanızı riske atar. Bu yüzden bu prosedürlere uymak önemli, bu yüzden işleyişin merkezden kontrol edilmesi önemli ve bu yüzden her şey sizin talebinize göre yapılamıyor.

Yaşı müsait olanlar hatırlar, eskiden ambulanslara cankurtaran deniyordu, gereksiz yere meşgul etmeyelim ki can kurtarmaya devam edebilsinler.

#hasta
#acil
#reçete
#poliklinik
2 yıl önce