|

Çocukların “lütfen kurban kesmeyelim” itirazlarına bakış

Çocuklardan ve gençlerden bazılarının hayvanların kurban edilmesine karşı çıkışlarının arka planında neler olabilir? Nedenler çok olmakla birlikte bu yazıda güncel iki nedeni irdeleyeceğim. Bunlardan biri mekân nedeni, ikincisi de teknolojik dönüşüm nedenidir.

00:00 - 1/07/2022 Cuma
Güncelleme: 17:42 - 30/06/2022 Perşembe
Yeni Şafak
Arşiv
Arşiv

Erol Erdoğan

ARGETUS Araştırma Danışmanı, İlahiyatçı, Sosyolog

Çocuklardan ve gençlerden bazılarının hayvanların kurban edilmesine karşı çıkışlarının arka planında neler olabilir? Nedenler çok olmakla birlikte bu yazıda güncel iki nedeni irdeleyeceğim. Bunlardan biri mekân nedeni, ikincisi de teknolojik dönüşüm nedenidir.

ZAMANIN VE MEKANIN TANIMLAMA GÜCÜ

İnsan, zaman ve mekânda yaşar. Bu iki boyut insanı tanımlar ve iradesini belirler. Bundan dolayı insanın, zaman-mekân ve bunların içindekilerle ilişkisini hukuk oluşturur. Bu hukuk toplumsal yaşamda kanun, ahlâk, kültür, gelenek olarak tezahür eder. İnsanın zaman ve mekânla ilişkisinde adalet bozulduğunda tuhaf hâller oluşur.

İnsanı çevreleyen ve tanımlayan zaman ve mekândaki unsurlardan biri tabiattır, tabiatın unsurlarından biri de hayvandır. İnsanın hayvanla hukuku, insanla hukuku kadar önemlidir. İnsan, hayvanla hukukunu varlık amacına uygun şekilde adalet prensibiyle oluşturmazsa, süreç bazen hayvanı, bazen insanı olumsuz etkiler.

İşkence etmek, doğasından uzaklaştırmak, putlaştırmak, tanrılaştırmak, eğlence aracına ve aksesuara dönüştürmek gibi insan ile hayvan arasında adalete ve varoluşa aykırı pek çok tuhaf hâl vardır.

Metropolleşmenin artışı, tabiattan uzaklaşma ve dijital dönüşüm insan ile hayvan arasındaki mekân paylaşımını azaltmış; bu durum iki varlık arasındaki anlam dünyasının yanı sıra duyguyu ve ilişkiyi farklılaştırmıştır. Günümüzde çocuklar ve gençler başta olmak üzere metropolde yaşayan insanların çoğunluğu gökyüzü ve topraktan uzak olmaları sebebiyle tabiata ve içindekilere eksik veya abartılı anlamlar yüklemektedir. Onlar için hayvan bazen arkadaş, aksesuar, eğlence veya oyuncak anlamına gelirken bazen de tehlikeli varlık anlamına gelmektedir.

Tabiattan uzaklaştıkça insanın tasavvurunda yeni sorunlar oluşacak ve modern sapmalar sürecektir. Kurban kesilmesine karşı çıkış, bunlardan biridir. Tabiattan uzaklaşmanın sonuçlarını çocuklar ve gençlerde görebiliriz. Bir çocuk, kurban edilecek koyunu veya danayı “hayvan” değil, duygu dünyasında başka bir varlık olarak tanımlamış olabilir. Toplumun, hayvanlar başta olmak üzere tabiata ve onun içindekilere yönelik tutumlarını ve davranışlarını sahih çizgide sürdürmesi için insanın taş, toprak, gökyüzü ve ağaçla ilişkisini doğru kurmasına yardımcı olmalıyız.

ONLİNE BAĞIŞIN KURBAN KESİMİ ANLAYIŞINA ETKİSİ

Kurbanlık hayvanla insan arasındaki anlam değişiminin ikinci boyutu, ailenin kurbanını kendi kesmeyerek bağışta bulunması sürecinde ortaya çıkmaktadır. Mesela aile, kurbanlığı görmeden ve ona dokunmadan, banka yoluyla yıllarca kurumlara bağışladığında, toplumda bayram iklimi yeterince oluşmamakta, kurbanın anlamı değişmeye başlamaktadır. Böyle ailelerde kurban bir süre sonra “bağış” veya “yardım” anlamına dönüşebilmektedir. Bu dönüşüm “Kurban yardımlaşmaktır” veya “Bayram fakiri anlamaktır” şeklinde indirgemeci ve eksiltici sözlerin tesiriyle “Kesmeyelim, ihtiyaç sahibine para verelim” yaklaşımına da evrilebilmektedir.

2006 yılında Milli Gazete’de yayımlanan Çatısız Okul köşemdeki yazımda, bu hususa dikkat çekerek özetle şunları kaydetmiştim: “Yardım kuruluşları dünya çapında organizasyonlar gerçekleştirerek yardım duygusunu yaygınlaştırıyorlar. Ancak kuruluşlar insanların farz ve vacip gibi zorunluluklarından çok diğer yardımlarına yönelmelidir. Böylece, hayır için daha doğru dinamikler oluşacaktır. Aileler, çocukları için özel hatıralara sebep olan kurban sıcaklığını unutturmamalıdır. Hiç değilse kurbanlarından birini kendileri kesmeli, kesemeseler de kesim ortamında bulunmalıdırlar. Kurban edilecek hayvana dokunmak ve sırtını sıvazlamak, hayvanı beslemek ve sevmek, mini paketler (pay) hazırlayarak komşulara götürmek, mahallemizdeki fakirleri bulmak, kurban eti vesilesi ile sofrada beraber olmak, kapıya gelen çocuklara harçlık vermek… Bunlar sevgimizi ve dostluğumuzu çoğaltan şeyler. Uzaklardaki ihtiyaç sahiplerini düşünürken mahalledeki ihtiyaç sahiplerini bulamayacak körlüğe düşmemeliyiz, kurbanı soğuk bir rutine dönüştürmemeliyiz. Komşumuzun çocuğunu sevindirdiğimiz sürece dünyanın öbür ucundaki yoksulu hatırlayacak sevgiyi içimizde hissederiz.”

KURBAN İKLİMİNİ SÜRDÜRMEK

Evet, Kurban Bayramı’nın sadece “online bağış” olarak algılanmasının önüne geçmeliyiz. Bazı kuruluşlar yazımdaki çağrıma tepkili yaklaşmışlardı. Onlara, insanların mümkün olduğunca farz ve vacip olmayan bağışlarına talip olmalarının yardımlaşma kültürünü nasıl artıracağını detaylıca açıklamıştım. Hatta bir aile kurbanlarının hepsini bağışlıyorsa, en azından birini kendilerinin kesmeleri veya kestirmeleri için yönlendirmelerinin doğru olacağını da söylemiştim.

“Adrese kurban hissesi teslimatı” şeklinde yaygınlaşan uygulamalar, Kurban Bayramı’nın sosyal, kültürel, psikolojik yönlerinden gittikçe soyutlandığını ortaya koymaktadır. Bunun için kurban kesim yerlerinin, ailelerin çocuklarıyla gelebileceği ve bayram neşesini hissettirecek şekilde düzenlenmesi de şehirde kurban ikliminin sürmesine yardımcı olacaktır. Kurban, bağışlanacaksa, bunun basit bir para transferi gibi değil, çocuklara açık tarzda yapılması gerekir.

Israr edilen kendine alan açar. Bu cümleyi “Şehirde kurban kesecek yer mi var?” veya “Hadi kestim, fakiri nasıl bulacağım?” tarzında, vazgeçişimizi meşrulaştırmaya dönük savruk düşüncelere yönelik kurdum. Evet, yaşanılan her inanç kendine yer açar, dünya kurar.

Pek çok ibadet, özellikle oruç ve kurban çocuklar için eğitici, kaynaştırıcı, tasavvur oluşturucu ve içselleştirici ortamlar sağlamaktadır. İyi yaşanılan bir oruç mevsimi veya Kurban Bayramı, onlarca kitaba bedeldir.

#kurban
#ibadet
#tabiat
2 yıl önce