|

Eğitim felsefemiz nasıl olmalı?

Bir ülkenin eğitim gerçeğinin temel zeminini eğitim felsefesi oluşturur; onun üzerine eğitim politikaları şekillendirilir; eğitim politikalarına dayanarak eğitim planlaması somutlaştırılır; eğitim planlamasıyla da eğitim uygulamalarına meşruluk kazandırılır. Eğitimi genel olarak insanı terbiye etme sanatı olarak tabir edebiliriz.

00:00 - 28/09/2022 Çarşamba
Güncelleme: 22:05 - 27/09/2022 Salı
Yeni Şafak
Arşiv
Arşiv
Prof. Dr. Süleyman Doğan
Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi

Bir ülkenin eğitim gerçeğinin temel zeminini eğitim felsefesi oluşturur; onun üzerine eğitim politikaları şekillendirilir; eğitim politikalarına dayanarak eğitim planlaması somutlaştırılır; eğitim planlamasıyla da eğitim uygulamalarına meşruluk kazandırılır. Eğitimi genel olarak insanı terbiye etme sanatı olarak tabir edebiliriz. Eğitim sayesinde ve eğitim vasıtasıyla çocuklarda var olan düşünme kabiliyetini geliştirmek ve düşünmeyi alışkanlık haline getirmek mümkün ve de gereklidir. 21. yüzyılın başlangıcında akıllara durgunluk veren baş döndürücü hızla ilerleyen iletişim teknolojileri çağında, bilgisayar, biyoteknoloji, nanoteknoloji, endüstri 4.0, 5.0, yapay zekâ, insan ve diğer canlıların genlerinin haritalarının çıkarılması gibi alanlardaki gelişmeler geometrik olarak diğer bilim alanlarındaki gelişmelere katkıda bulunmaktadır.

Türkiye’nin, 1930’lardan 2022’ye kurumsallaşmasını tamamlayan, eğitim ve gelişme amacını ve hedefini belirlemiş modern üniversite alanında maalesef neredeyse bir asır sonra bugün hala istenilen büyük hedeflere erişemediği görülmektedir. Bugün üniversitelerde çektiğimiz en büyük sıkıntılardan biri, geleceğin akademisyenlerini tanımada ve seçmede gösterdiğimiz zafiyettir. Sayısal verilere dayalı olarak yapılan akademisyen adayı seçimi entelektüel birikimi ve kişinin yetişme tarzını tanımaya yetmemektedir. Mülakat yoluyla alımlarda da suistimaller maalesef bir başka zafiyettir.

Çağdaşlaşmanın ve gelişmenin doğru eğitim ve yetişmiş insan gücüne dayandığı açıkça ortada iken üniversitelerimiz hala istenilen düzeyde değildir. Dünyadaki gelişmenin motoru olan eğitim-bilim-sanat-teknoloji ve üretim alanında çağdan kopmamak için üniversitelerimiz günün ihtiyaçlarına göre yeniden tasarlanmalıdır.

İDEALSİZ FERT DAĞINIKTIR

Herkes eğitim felsefecisi rolünü oynar, oynamaya amadedir ve eğitim felsefesini verebileceğini düşünür. Bu yanlış algı hala devam etmektedir. Bunun müsebbibi üniversitelerimizdir, alana, ihtisasa saygıyı dahi bir ölçüde hafife alan bilim anlayışımızdır.

Hangi insan tipini yetiştirmemiz gerekir? Yetiştirilecek insan tipi, çağı çok iyi bilmenin yanında, kendimizi de bilmeyi gerektiriyor. Bu iki öncülün muhasalası olmadan neyi, niçin yetiştirmemiz gerektiğini tayin edemeyiz. Bu yüzden de imtihan sistemleriyle, personelin yer değiştirmesiyle, içeriğin değişimi, not sistemleri gibi tali meselelerle uğraşırız. Halbuki bütün bunların değişmesi, öncelikle hedeflerin, yani yetiştirilecek insan tipinin tayinine bağlıdır. O değişmedikçe, diğer tüm belirleyicilerin değiştirilmesiyle hiçbir şey elde edilemez.

Eğitimde önemli bir unsur da ciddi ideallere sahip olmaktır. İdealsiz bir fert, cemiyet, devlet dağınıktır, el yordamıyla yürür ve önemli başarılara imza atamaz. Hatta hayatta kalamaz. Bizim tarihte güçlü ideallerimiz vardı ve onlar bizi bir dünya devletine götürmüştü: “Din ve devlet, vatan ve millet” bunlar en yüksekte dalgalanan bayrağın mahiyetiydi. Fertler, cemiyetler bu değerlere gazilik ve şehitlik ruhuyla adanmışlık içerisindedir.

Mevlana, “Sen anılması güzel olan söz ol. Çünkü insan kendi hakkında söylenilen güzel sözlerden ibarettir” der. İyi anılacak insan yetiştirmelidir. Ülkemizde hala vefanın, kadirşinaslığın, fedakârlığın ne olduğunu bilenler mevcuttur. Gerçekten bu, taktire şayan bir değerdir. Bu umut canlandırılmalı, bu damar beslenmelidir. Bu damarın gidip dayandığı ana kaynak medeniyetimizi inşa eden ruhtur. Yapılmak istenen, insanı, toplumu, millete, aileye kadar bütün yapımızı bu ruha dayalı olarak yeniden imar ve inşadır.

Çocuklarımız için bir öz geçmişten ziyade, öz gelecek tasarımı konusu üzerinde durmalıyız ve çocukların öz gelecek yazmasını teşvik etmeliyiz. Eğitim, Türkiye›nin en büyük sorunu değil de, en büyük çözümü olarak görüldüğünde, neler üretilebileceği konusunda yeni açılımlara yönelebilmenin mümkün olacağı görülecektir.

EĞİTİM METODU

Her millet takip edilen eğitim usulüne göre, ya yükselir ya da düşer. Toplum bilimleri, esas prensiplerini eğitim metotlarından alır. Milletlerdeki içtimai görünüşler eğitim tarzlarının bir sonucudur. Hayat mücadelesinde başarılı olan milletlerin üstünlük sebeplerini araştırırken, eğitim ve öğretimde uyguladıkları metotları dikkate almak gerekir. İyi bir tahsil, insanın yaratılışına olan kabiliyetlerinin gelişmesine, güzel ahlakının güzelleşmesine ne kadar hizmet ederse, kötü bir tahsil de o nispette zarar verebilir. Okul, hayat için hazırlanmış münevver ve faziletli insanlar yetiştirmelidir. Milletler eğitimle kalkınır.

İnsanlar, geçmişte ve gelecekte yaşamayı tercih ederek, şimdiyi ziyan etme peşindeler. Geleceğin muhakkak surette evrensel bağlamda ele alınması ama yerel yorumlanması gerekiyor. Eğitimde kadim olanla güncel olanın dengesini sağlamalıyız. Eğitimdeki iyileşmeyi görmek için de en az bir nesil gerekiyor. En sık değiştirilen bakanların eğitim ve kültür alanlarında olduğuna bakılırsa bu iki alanın hala problemli olduğu anlaşılıyor. Eğitim felsefesi dahil sistem teorisi içerisinde eğitimi yeniden kurgulamamız gerekiyor. Eğitimin bütün alt sistemlerini ve bileşenlerinin birlikte senkronize olarak dönüşümünün yeniden inşa edilmesini ve bunların fizibilitesinin similasyon modellerinin yapılması lazım. Eğitimimiz, anaokulundan üniversiteye bu ruh, bu ideal ve dünya görüşüne istinaden yenilenmeli ve yeniden teşkilatlanmaya tâbi tutulmalıdır.

#eğitim
#felsefe
#ideal
#Mevlana
2 yıl önce