|

Hayatını dostluğa ve gençliğe adayan bir aydın: İrfan Fethi Gemuhluoğlu

Türk milletinin topyekûn olarak kalkınmasını arzu ediyordu. Milletin maddi ve manevi kalkınmasının kendi değerlerine sahip çıkan yetenek, zekâ ve gayret sahibi bireylerden oluşacak elitlerin öncülüğünde gerçekleşeceğine inanıyordu. Bu yüzden kırsal kesimden gelen fakir ve şehir yaşamı tecrübesi az gençleri, kâmil insana dönüştürme idealini yaşattı.

02:24 - 5/10/2022 Çarşamba
Güncelleme: 02:29 - 5/10/2022 Çarşamba
Yeni Şafak
İLLUSTRASYON: CEMİLE AĞAÇ YILDIRIM
İLLUSTRASYON: CEMİLE AĞAÇ YILDIRIM
Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak / Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Öğretim Üyesi

İrfan Fethi Gemuhluoğlu, 9 Eylül’de düşman denize döküldükten yaklaşık bir ay sonra Ekim 1922’de İstanbul’da doğdu. Türkmen bir aileden gelen babası; Çanakkale, Galiçya ve İstiklal Savaşı cephelerinde savaştı. Çocukluk ve gençlik çağı; Osmanlı’nın sonuna - Cumhuriyet’in kuruluşuna şahit olan devlet adamı ve aydınların yaşadığı Göztepe’de geçti. Liseden sonra hukuk eğitimi aldı, öğretmenlik ve gazetecilik yaptı. Milli Eğitim Bakanlığı özel kalem müdürlüğü ve Türkiye Odalar Birliği Basın Müşavirliği gibi bürokrasinin üst düzeyinde sorumluluk aldı.

Fakat asıl önemlisi, ömrü boyunca Türk kültür hayatını canlandırmaya çalıştı. Siyasi kariyer arzusu hiç olmadı, milli meselelerin takipçisi oldu ve ülke çapında sahip çıkılması için uğraş verdi. 1950’de Kıbrıs’ı Koruma Cemiyeti’nin kurucusu ve genel sekreteri oldu. 1951’de Türk Milliyetçiler Derneği ve 1970’de Aydınlar Ocağı gibi sayısız dernek ve vakıfın kuruluşunda öncü olarak yer aldı. Türkiye’de vakıf kültürünü yeniden başlatanlar içindeydi. 1926 yılından itibaren Türk Medeni Kanunu’nda vakıf yerine tesis kavramı kullanılırdı fakat 1967 yılında ilgili kanun yeniden düzenlenip vakıf kavramı tekrar kullanılmaya başladığında, Gemuhluoğlu bizzat bu süreçle ilgilendi. 1969 yılında İstanbul’da Türk Petrol Vakfı’nın kuruluşuna öncülük etti. Bu vakıf, Türkiye’de maarif alanında yeni bir çığır açtı. Vakfın hedef kitlesi Anadolu’dan gelen zeki ve fakir üniversite gençliği idi.

GENÇLERİN REHBERİ YETENEKLERİN KAŞİFİ

Anadolu’dan büyük şehirlere gelen üniversiteli gençlere dostluk anlayışıyla rehberlik etti. Gençler arasında herhangi bir ayrım yapmadan her birinin ihtiyacına göre âdil bir şekilde burslar verdi. Yetenekli gençlerin hem derslerinde başarılı olmaları, hem de kent hayatına uyum sağlamaları için uğraştı. Gençlerin şehirde yabancılık çekmeden kültürel ve sosyal çevrede yer edinmelerini sağlayacak faaliyetlere katılmalarını sağladı. Böylece, gençlerin, büyük şehirlerde sosyal ve kültürel açıdan tutunmalarına yardım etti. Çevresini özenle seçti ve onların Türkçeye hâkim, kültürünü ve tarihini bilen ve medeniyet bilincine sahip bireyler olmalarını teşvik ederek toplumda seçkin şahsiyetler olarak yükselmeleri için gayret etti.

Türk milletinin her bakımdan gelişmesi ve kalkınması için gençlerin seçtikleri mesleklerde en iyilerden biri olmalarını sağlamaya çalıştı. Devrin aydınlarıyla sıkı bir irtibat kurarak onları yetenekli gençlerle buluşturdu. Vatan sathında yaptığı çalışmalar ve çeşitli vesilelerle gençlerle tanışarak yetenekli olanlarını keşfetmeye önem verdi. Doktor, öğretmen, mühendis, sanatçı, müzisyen, sinemacı olmaya aday gençleri yetenekleri doğrultusunda yönlendirerek, maddi ve manevi destek sağlamaya çalıştı.

Türkiye’deki yazar, çizer, fikir adamı ve şair ne kadar kültür ve sanat insanı varsa onlarla dostluk ilişkisi kurdu, onların yetenekli gençlere rehberlik etmelerini sağlayacak girişimlerde bulundu. Burs vereceği öğrencileri bazen hocaları ile görüşerek tespit ediyordu. Temel gayesi gerçekten yetenekli ve ihtiyaç sahibi olanları arayıp bulmaktı. Merhum tarihçi Mehmet Genç onun bu yönünü şöyle dile getirmiştir: “Fethi Gemuhluoğlu Ağabey, Osmanlı’dan sonra, kabiliyetli insanları daha da yükseltmek için çalışan tek kişiydi.”

Gençlerin üniversite derslerini takip etmek ve yüksek notlarla geçmek yanında konser, sinema ve tiyatro gibi kültür ve sanat faaliyetlerinde de bulunmalarını tavsiye etti. Öyle ki “Cebinizdeki son simit paranızı bile vererek bu tür etkinliklere katılacaksınız” diye gençleri yönlendirmeye çalıştı.

ARİFLER SİLSİLESİNİN TEMSİLCİSİ

Gemuhluoğlu idealist bir insan olarak yaşadı. Onun insan anlayışının merkezinde “dostluk” kavramı vardır. “Tabiata, toprağa, kurda, kuşa, insana ve kâinata dost olmak” şeklinde ifade ettiği dostluk anlayışı maddi ve manevi değerleri kapsayan bir perspektife sahipti. Türk milletinin topyekûn olarak kalkınmasını arzu ediyordu. Milletin maddi ve manevi kalkınmasının kendi değerlerine sahip çıkan yetenek, zekâ ve gayret sahibi bireylerden oluşacak elitlerin öncülüğünde gerçekleşeceğine inanıyordu. Bu yüzden kırsal kesimden gelen fakir ve şehir yaşamı tecrübesi az gençleri, kâmil insana dönüştürme idealini yaşattı.

Gemuhluoğlu, Türk toplumunu kültürel ve manevi değerlerine bağlı kalarak dinamikleştirmeye çalışan bir aydındır. Aynı zamanda Anadolu arifler silsilesinin mensuplarından biri olarak milli ve manevi değerleri yaşayan bir aydındır. Gençleri kendisinin adamı yapmayıp, mesleklerini en iyi icra eden, milletin adamı olmalarını sağlamak için özen gösterdi. Siyasi çevrelerde sözü dinlenen ve saygın bir kişiliği olmasına rağmen, kişisel makam ve mevki hırsı hiç olmadı. Gençlerin milli ve manevi değerler doğrultusunda yetişmelerine katkı verirken siyasi telkinlerde bulunmaktan kaçındı. Siyaset üstü pozisyonda kalmaya özen gösterip Anadolu’nun ilim ve irfan ehlinin yolunu diriltmeye çalıştı. Mevlana Celaleddin-i Rumi, Hacı Bektaş Veli, Hacı Bayram Veli, Şeyh Şabanı Veli ve Yunus Emre gibi ariflerin yolunu canlandırarak Anadolu insanını yeniden mayalamaya gayret etti.

Ülkenin gelişip büyümesi doğrultusunda gençlere kendi inancına, kültürüne, insanına, coğrafyasına ve tarihine dostça bakışı tavsiye etti. Ona göre, ülkenin kalkınması ve gelişmesini engelleyen temel unsurlardan biri de kuru tenkitçilik idi. Tenkit dili yıkıcıdır oysa tebliğ dili dostluk ve birlik dilidir. Herhangi bir meselede çözüme yönelik öneri yapmadan sadece tenkit dili kullanmak dostça bakış eksikliğinden kaynaklanıyordu.

MİLLİ MESELELERDE AKSİYONER

Fethi Gemuhluoğlu, iç siyasetten uzak ama milli meselelerde öncü olmaktan kaçınmayan aksiyoner bir gönül adamıydı. 10 Nisan 1950’de vefat eden Mareşal Fevzi Çakmak için Cumhurbaşkanı İsmet İnönü sessiz sedasız bir cenaze töreni planlamış iken Gemuhluoğlu mareşale yakışan ve halkın yoğun katılımıyla tarihe geçen cenaze törenini düzenleyenler arasındaydı. Türkiye’de ilk siyasi Kıbrıs Derneği’nin kurucusu olarak ülke çapında Kıbrıs mitinglerini düzenleyenlerin öncülerindendi. Türkiye ve dünyadaki gelişmeleri yerli ve milli perspektife sahip bir aydın sorumluluğu ile konuşur ve yazılarında değerlendirirdi. Batı emperyalizminin karşısında yiğitçe durdu. Afrika, Asya ve Ortadoğu’da bağımsızlık mücadelesi veren ve hürriyetini kazanan milletleri destekleyerek onların sesini dünyaya duyurmaya çalıştı.

Anadolu’yu irfan geleneğinin modern bir temsilcisi olarak yeniden mayalamaya çalıştı. Anadolu’daki her kesimin ve her kişinin dostu olarak gençlere rehber, çevresine örnek ve milletine kandil oldu. Türk toplumunun hızlı değişim ve dönüşümler geçirdiği bir devirde kısa ama yoğun bir yaşam sürdü. Milletine ve milletinin değerlerine kendisini adayan Gemuhluoğlu, 5 Ekim 1977 tarihinde vefat edene kadar bir vakıf insanı olarak yaşadı. Ruhu şad olsun…

#Fethi Gemuhluoğlu
#Yunus Emre
#Hacı Bayram Veli
#Fevzi Çakmak
2 yıl önce