|

İcat edilen korku: İslamofobi

İslamofobi, irrasyonel ve çılgınca İslam''ın nefret ve korku objesi olarak kurgulanmasına dayanmaktadır. İslamofobi günümüzde profesyonel bir şekilde üretilmektedir. İslam, insanlığa katkı sunan bir din olarak sunulmamakta, bilakis İslam, insani olan her şeye karşı bir tehdit olarak konumlandırılmaktadır. Bu tehdide karşı nihai çözüm olarak İslam ve Müslümanların ortadan kaldırılması düşüncesi sinsi bir şekilde kolektif bilinçaltına kazınmaktadır.

Doç. Dr. Bilal Sambur
00:00 - 8/04/2013 Pazartesi
Güncelleme: 21:59 - 7/04/2013 Pazar
Yeni Şafak
Gündem
Gündem

Tarihin her döneminde farklı olandan korkmak ve farklı olanı ötekileştirme tutumu hep var olmuştur. Amerika''da Hispanofobi, Avrupa''daki Anti-Semitizm farklı kimliklere duyulan nefret ve düşmanlığın iki önemli örneğini oluşturmaktadır. Son dönemde bunlara uluslar arası düzeyde İslamofobi eklenmektedir. Özellikle Avrupa ve Amerika''da İslamofobi 11 Eylül gerekçe gösterilerek sıradanlaştırılmaya ve normalleştirilmeye çalışılmaktadır. İslamofobik ideoloji, radikal İslam korkusunu sürekli canlı tutarak İslamcı fobisi temelinde İslamofobiyi yaygınlaştırmaktadır. İslamofobiyle, Batı kendisine uygun bir düşman yaratmaktadır. Soğuk savaş döneminde kurgulanan ''Kızıl Korkunun'' yerine ''Yeşil Korku'' icat edilmiştir.

İSLAM''IN NESİ KORKUTUCU?

İslamofobi, irrasyonel ve çılgınca İslam''ın nefret ve korku objesi olarak kurgulanmasına dayanmaktadır. İslam, insanlığa katkı sunan bir din olarak sunulmamakta, bilakis İslam, insani olan her şeye karşı bir tehdit olarak konumlandırılmaktadır. Bu tehdide karşı nihai çözüm olarak İslam ve Müslümanların ortadan kaldırılması düşüncesi sinsi bir şekilde kolektif bilinçaltına kazınmaktadır.

İslamofobi günümüzde profesyonel bir şekilde üretilmektedir. Bilgiyi kontrol etme gücüne sahip küresel güçler, İslam''ı bile ''radikal İslam'' ve ''ılımlı İslam'' şeklinde kurgulayabilmektedirler. Bilgiyi kontrol edemeyen ve kategorize edilen insanlar, konuldukları kategorilendirmenin sonuçlarından köklü bir şekilde etkilenmekte ve objeleştirilmektedirler.

İslam-Batı ilişkileri tarihi boyunca İslamofobi değişik şekillerde var olmuştur. Bugünün İslamofobisinin arkasında köklü bir tarihi miras ve bagaj bulunmaktadır. Tarih, İslamofobi için temel referans ve sembol durumundadır. Haçlı Seferleri''nin arkasında o dönemin İslamofobisi bulunduğu gibi, günümüzün ''terörle savaş'' konseptinin arkasında da İslamofobi bulunmaktadır. Terörle mücadele konsepti, İslamofobiyi küreselleştiren bir yaklaşım iken aynı zamanda bütün Müslümanları şüpheli ve suçlu olarak konumlandırmaktadır.

TARİHTEN GELEN MİRAS

İslamofobi, kökleri tarihin derinliklerinde olan kültürel bir patolojidir. Tarihin değişik dönemlerinde İslamofobi var olmasına rağmen tek tip ve standart bir İslamofobi formundan söz etmek mümkün değildir. Tek bir İslamofobi yoktur, İslamofobiler vardır. Günümüzde var olan İslamofobi, İslam''ın ve Müslümanların durumlarına yönelik bir eleştirel tutum değildir. Modern İslamofobi, ırkçı bir ideoloji olarak karşımıza çıkmaktadır. Batı''da değişik zamanlarda İslam ve Müslümanlarla alay etmek ve küçük düşürmek için yapılan filmler, çizilen karikatürler, basılan kitaplar sağlıklı bir entelektüel tartışma yapmak için değildir. Bütün bunlar, ırkçı İslamofobinin değişik tezahürleridirler. İslam''ı monolitik ve statik olarak gösteren İslamofobizm, kapalı ve otoriter fikirler koleksiyonu olarak İslam''ı ''Batı ve diğeri'' olarak farklılaştırmakta, ondan aşağı ve düşman olarak konumlandırmaktadır.

İslam ve Batı arasında katı duvarlar örmek, üstün nitelikleri Batı''ya, negatif özellikleri İslam''a ve Müslümanlara atfeden İslamofobist ideolojisinin arkasında kurgusal farklılıklar temelinde yüceltilen bir narsizm vardır. İslamofobi ideolojisi ve kavramı, Müslümanlar ve İslam üzerinde hegemonya kurmayı amaçlamaktadır. Terimin hegemonik anlamı, siyasi ve sosyal açılardan Müslüman ve İslam''ı aşağılarken Batı ve Batılılara hegemoni kurma hakkını meşrulaştırmaktadır. İslamofobinin arkasında iktidar ve hegemoni kurma arzusu vardır. Sorun aslında İslam değildir. Esas sorun bu tatmin olmaz hegemonya arzusudur.

İslamofobizmin temel fikirleri bugün filmler, karikatürler, kitaplar ve internet yoluyla yaygınlaştırılmaya çalışılmaktadır. Kitle iletişim araçları, İslamofobizmin temel taşıma aracı haline gelmişlerdir.

NASIL MÜCADELE EDİLMELİ

Kitlelere küresel düzeyde ulaştırılan İslamofobizm sadece sosyal düzeyde değil, aynı zamanda küresel düzeyde temsil ve ifade edilen fikirler haline gelebilmektedir. İslamofobizmin temel amacı Müslümanların bizzat kendilerinin İslamofobizmi destekleyen tavır, davranış ve eylemlerde bulunmaya tahrik etmektir. İslam ve Müslümanlar hakkında negatif bir imaj kurgulayan bir film ve karikatürün amacı dünyanın her tarafında Müslümanları şiddet eylemlerinde bulunmaya tahrik etmektir. Yapılacak her şiddet eylemi, İslamofobizme konulan bir hayat öpücüğüdür. İslamofobizmle mücadelede Müslümanlar İslamofobistlerin ezberlerini ve klişelerini bozacak yeni, yapıcı ve yaratıcı yöntemler bulmalıdırlar.

İslamofobi karşısında Müslümanlar, sağlıklı ve köklü anlayışlar ortaya koymak yerine çoğu zaman kurban psikolojisine sığınmayı tercih etmektedirler. Müslümanların göstermesi gereken temel tutum, kurban psikolojisinden kurtulmaları ve İslamofobik söylemler karşısında geri çekilmemeleridir. Irkçı İslamofobi ideolojisinin etkinliği karşısında Müslümanlar marjinalleşmemeli ve geniş toplum kesimlerinden kopmamalıdırlar. Geniş toplum kesimleriyle her alanda kurulacak yoğun ilişkiler, İslamofobinin etkisinin azaltılmasında en etkili yoldur. İslamofobiyle, hayat içerisinde mücadele edilmelidir.

İslamofobi, sadece Müslümanların sorunu değildir. İslamofobi, Müslüman ve Müslüman olmayan herkes için büyük bir meydan okuma durumundadır. Küresel düzeyde barış kültürünün oluşturulması, önemli ölçüde bu büyük meydan okumaya insanlığın bir bütün olarak nasıl cevap vereceğine bağlıdır.

11 yıl önce