|

Kudüs’e Osmanlı mührünü vuran padişah Kanuni Sultan Süleyman

Kudüs’te Kanuni Sultan Süleyman’a ait kitabelerden iki tanesinde şehri ilk defa imar eden Hz. Süleyman’a atıfla kendisinden “İkinci Süleyman” olarak bahsedilmektedir. Bu yönüyle bugün Kudüs’teki Osmanlı varlığının büyük çoğunluğu, Kanuni Sultan Süleyman zamanında yapılan imar çalışmalarına dayanmaktadır.

00:00 - 28/03/2022 Pazartesi
Güncelleme: 22:34 - 27/03/2022 Pazar
Yeni Şafak
 İLLUSTRASYON: CEMİLE AĞAÇ YILDIRIM
İLLUSTRASYON: CEMİLE AĞAÇ YILDIRIM
Dr. Abdullah Çakmak
/ Afyon Kocatepe Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Öğretim Üyesi

Yavuz Sultan Selim, Osmanlı tahtına çıktıktan sonra ilk olarak Safeviler üzerine Çaldıran seferini düzenlemişti. Ancak bundan sonra seferin rotasını Mısır’a çevirerek Memlükler üzerine vardı. Memlüklerle yaptığı Mercidabık ve Ridaniye seferlerinin ardından Biladü’ş-Şam ve Mısır topraklarının tamamını ilhak etti. Bu iki sefer arasında 31 Aralık 1516 tarihinde ilhak edilen yerlerden biri de kadim şehir Kudüs’tü. Yavuz, şehre girdiğinde Mescid-i Aksâ’yı ziyaret etmeyi ve şehrin âlimleri ile fakirlerine bolca ihsanda bulunmayı ihmal etmedi. Ancak Yavuz’un 1520’de fani dünyadan baki âleme göçmesiyle Kudüs’te geniş çaplı bir imar faaliyeti gerçekleştirmesi mümkün olmadı. Kendisinden sonra Osmanlı tahtına oturan Kanuni Sultan Süleyman ise Kudüs’teki imar faaliyetlerini başlatarak bu kutsal şehre âdeta Osmanlı mührünü vurdu.

KUDÜS’E BİR SÜLEYMAN DAHA GELDİ

Müslümanların ilk kıblesi, Kudüs’te bulunan Mescid-i Aksâ idi. Ayrıca burada Hz. Peygamber’in miraç hadisesinin gerçekleşmesi ve birçok peygamberin hatıralarının bulunması gibi sebepler Kudüs’ü, Müslümanlar tarafından kutsal kılıyordu. Bu yönüyle Müslümanlara göre Kudüs, Haremeyn olarak bilinen Mekke ve Medine’den sonra üçüncü kutsal mekân konumundadır. Haremeyn bölgesi Osmanlı yönetimine geçtiğinde nasıl ki Osmanlı padişahları “hâdimü’l-Haremeyni’ş-şerîfeyn” sıfatıyla bu kutsal beldelerde bulunan Müslümanlara özel bir ilgi göstermişse Kudüs de “sâlis-i Haremeyni’ş-şerîfeyn” yani Müslümanların üçüncü kutsal beldesi olması hasebiyle bu ilgiden payına düşeni almıştır. Yavuz’un vefatıyla Osmanlı tahtına geçen oğlu Kanuni Sultan Süleyman, uzun süren saltanatı döneminde Osmanlı hâkimiyeti altındaki diğer bölgelerde olduğu gibi Kudüs’te de önemli imar faaliyetleri gerçekleştirmiştir. Öyle ki Kudüs’te Kanuni Sultan Süleyman’a ait kitabelerden iki tanesinde şehri ilk defa imar eden Hz. Süleyman’a atıfla kendisinden “İkinci Süleyman” olarak bahsedilmektedir. Bu yönüyle bugün Kudüs’teki Osmanlı varlığının büyük çoğunluğu, Kanuni Sultan Süleyman zamanında yapılan imar çalışmalarına dayanmaktadır. Kanuni tarafından Kudüs’te gerçekleştirilen ilk imar faaliyeti, Hz. Davud’un makamının da yer aldığı Nebi Davud Külliyesi’nin bir bölümünün camiye tahvil edilmesidir. Külliyenin camiye tahvil edilen bu kısmı, aynı zamanda Hz. İsa’nın havarileriyle birlikte son akşam yemeğini yediği salondur. Caminin 8 Ocak 1524 tarihli Arapça kitabesinin tercümesi şöyledir:

Bu kutsal mekânın temizlenmesi, müşriklerden arındırılması ve buraya Allah’ın adının anıldığı bir cami yapılması insanlığın sultanı, İslam dininin koruyucusu ve Kâbe’nin hizmetçisi ve dünyada adalet ve güvenin koruyucusu, Osmanlı soyundan sultan oğlu Sultan Süleyman tarafından emredilmiştir. Bu işlemi gerçekleştiren efendimiz ve önderimiz Şeyhlerin Şeyhi Şemseddin Acemi’dir. Allah onun yaptığı hayratın mükâfatını versin ve anne ve babasına rahmet etsin. Rebiulevvel ayının ilk Perşembe günü 930 senesinde. Hamd tek olan Allah’adır.. (M. Tütüncü, Kudüs ve Sultan I. Süleyman, Düşünce ve Tarih, Ağustos 2016)

KUBBETÜSSAHRE’YE İZNİK ÇİNİLERİ

Bunun yanı sıra Kanuni Sultan Süleyman, Kudüs surlarını yeniden yaptırmış ve biten her parçasına kitabe koyarak hâkimiyetini bu taşlara kazımıştır. Beş kilometre uzunluğundaki Kudüs surları bugün hâlâ tüm ihtişamıyla ayaktadır. Kudüs Kalesi’nin yeniden inşası, Kubbetüssahre ile Kıble Camii’nin tamiri, Kubbetüssahre’nin İznik üslubu çinilerle süslenmesi ve Beytüllahim’den su getirtilerek şehirde altı çeşme yapılması yine Kudüs’teki Kanuni’ye ait diğer imar faaliyetleridir.

Bugün Yahudilerin Ağlama Duvarı olarak isimlendirdikleri ve önünde sürekli ayin yaptıkları duvar da Kanuni’nin el attığı yapılardandır. Bu duvar, Müslümanlar tarafından Hz. Muhammed’in (sas) miraç hadisesi esnasında bineğini bağladığına inanıldığı için Burak Duvarı olarak isimlendirilmektedir. Yahudiler bu duvar önünde yaptıkları ayinlerini de Kanuni’ye borçludur. Nitekim yıkılmaya yüz tutmuş harabe haldeki bu duvarı yükselten ve tamir eden yine Osmanlı sultanı Kanuni’dir.

YAFA KAPISI’NDAKİ KİTABE

Yavuz Sultan Selim’in Kudüs’ü ilhakıyla burada yaşayan Hıristiyanlara verdiği ferman, onların Kudüs’teki inanç ve ibadet özgürlüklerini teminat altına almıştır. Kanuni tarafından Mescid-i Aksâ’nın Yafa Kapısı üzerine nakşedilen kitabe ise babası Yavuz’un bu fermanlarının âdeta özünü yansıtmaktadır. Kitabede “Lâ ilâhe illallâh İbrahim Halîlullah” yazılıdır. Hâlbuki Kanuni, Yafa Kapısı’na, bu kutsal şehrin Müslümanlara ait olduğunu gösteren “Lâ ilâhe illallah Muhammedün Rasûlullah” kelime-i tevhidini pekâlâ nakş edebilirdi. Ancak burada Osmanlı Sultanı, Kudüs’te yaşayan gayrimüslimleri incitmemek için her üç semavi dinin ortak peygamberi olan Hz. İbrahim’in ismini yazdırmayı tercih etmiştir. Böylelikle hem tevhid inancına vurgu yapılmış hem de Müslümanların yanı sıra Kudüs’te yaşayan gayrimüslimlerin toplum içindeki varlıklarına değer verildiği gösterilmiştir.

Çünkü Müslüman, Hıristiyan ve Yahudilerce Kudüs’ün kutsal sayılması, Osmanlı döneminde Kudüs yerel halkının bu dine mensup kişilerden oluşmasına zemin hazırlamıştır. Şehrin surlarla çevrili eski yerleşim bölgesindeki mahalleler, nüfus yoğunluklarına göre Müslüman Mahallesi, Hristiyan Mahallesi ve Yahudi Mahallesi olarak isimlendirilmiştir. Ancak bu isimlendirme bu üç din mensubunun birbirlerinden tecrit edilmiş şekilde yaşadıkları anlamına gelmemektedir. Kadim şehirde yerleşim planları her ne kadar birbirinden ayrılmış olsa bile sosyal ve ekonomik hayatta bu üç etnik gurup birbirleriyle sürekli temas halinde yaşamışlardır. Kanuni, bu kitabesinde Kudüs’teki Müslüman, Hıristiyan ve Yahudilerin Osmanlı sancağı altında huzurlu ve güvenli bir şekilde yaşayabileceklerini göstermiştir.

#Kudüs
#Kanuni Sultan Süleyman
#Yavuz Sultan Selim
#Osmanlı
#Mescid-i Aksâ
#Yafa
2 yıl önce