|

Mağrip’te statüko karşısında ilkelerden taviz

Mağrip’te 2021 yılı yaz aylarında önemli siyasi gelişmeler yaşandı. Hirak gösterileri neticesinde 20 yıllık Buteflika yönetiminin sona erdiği Cezayir’de aşamalı bir şekilde devam eden geçiş sürecinin ardından 12 Haziran’da meclis seçimleri düzenlendi, yeni hükümet kuruldu. 25 Temmuz’da Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, “darbe” girişimiyle hükümeti feshetti, meclisi dondurdu. İktidar yetkilerini kendinde toplayan Said, 22 Eylül’de yayınladığı kararnamelerle artık “yasama metinleri” çıkarma yetkisine de sahip oldu. Cezayir ve Tunus’ta bu gelişmeler yaşanırken Fas’taki 8 Eylül seçimlerinde de 2011’den beri koalisyon hükümetlerine liderlik eden Adalet ve Kalkınma Partisi (PJD), 125 milletvekiline sahip olduğu mecliste 13 milletvekili çıkararak hezimete uğradı.

Haber Merkezi
02:15 - 4/10/2021 Pazartesi
Güncelleme: 17:50 - 5/10/2021 Salı
Yeni Şafak
Mağrip’te statüko karşısında ilkelerden taviz
Mağrip’te statüko karşısında ilkelerden taviz
MUSAB YILMAZ ARAŞTIRMACI / ORSAM KUZEY AFRİKA ÇALIŞMALARI

Mağrip’te 2021 yılı yaz aylarında önemli siyasi gelişmeler yaşandı. Hirak gösterileri neticesinde 20 yıllık Buteflika yönetiminin sona erdiği Cezayir’de aşamalı bir şekilde devam eden geçiş sürecinin ardından 12 Haziran’da meclis seçimleri düzenlendi, yeni hükümet kuruldu. 25 Temmuz’da Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, “darbe” girişimiyle hükümeti feshetti, meclisi dondurdu. İktidar yetkilerini kendinde toplayan Said, 22 Eylül’de yayınladığı kararnamelerle artık “yasama metinleri” çıkarma yetkisine de sahip oldu. Cezayir ve Tunus’ta bu gelişmeler yaşanırken Fas’taki 8 Eylül seçimlerinde de 2011’den beri koalisyon hükümetlerine liderlik eden Adalet ve Kalkınma Partisi (PJD), 125 milletvekiline sahip olduğu mecliste 13 milletvekili çıkararak hezimete uğradı.

Mağrip ülkelerinin iç siyasetinde yaşanan gelişmelerde dikkat çeken ortak nokta, Arap Baharı ile başlayan bölgesel değişim sürecinde statükoya karşı alternatif olarak toplumsal kabul gören İslamcı partilerin güç kaybettiği ve toplumsal desteklerini yitirmesidir. Cezayir’de Barış Toplumu Hareketi (MSP), Tunus’ta Nahda Hareketi, Fas’ta PJD on yıllık süreçte ülkelerindeki en aktif siyasi aktörlerdi. Ancak son aylarda yaşanan gelişmelerle birlikte gelinen noktada üç partinin de eski popülaritesini kaybettiği ve yıprandığı gözlemlenmektedir.

CEZAYİR

12 Haziran seçimlerinde MSP, mecliste en çok sandalyeye sahip ikinci parti oldu. 2019’da Buteflika rejiminin Hirak gösterileri neticesinde yıkılması ve rejim yanlısı partilerin halk nezdinde ciddi itibar kaybetmesi, MSP’nın seçimleri kazanması için büyük bir fırsattı. Ancak seçimlerde rejim yanlısı partiler karşısında beklediği sonuçları alamayan MSP’nin de halk tarafından diğer rejim partileri gibi algılandığı yorumlarına sebep oldu. 1990 yılında Mahfud Nahnah tarafından kurulan MSP, Cezayir’de çok partili hayata geçiş sürecinde İslami Selamet Cephesi’nin (FIS) gölgesinde kalmıştı. Buteflika döneminde iç savaşın sona ermesiyle siyasi faaliyetlerini arttıran parti, seçimlerin hepsinde meclisteki ilk dört partiden biri olmayı başarmıştır.

Cezayir’de yeni bir sürecin başlaması ile rejim partileri karşısında alternatif olarak öne çıkan MSP, önceki seçimlere göre sandalye sayısını arttırmasına rağmen hükümeti kuracak çoğunluğa erişemedi. Buna sebep olarak MSP’nin Buteflika rejiminde bakanlık elde etmek için uğraşması gösterilebilir. Böylece günübirlik siyasi amaçlar için halk nezdinde itibarını kaybederek Buteflika sonrası siyasette güçlü pozisyon elde etme fırsatını kaçırdığı ifade edilmektedir.

TUNUS

Tunus’un, kurumsal yapısı ve halkın desteğiyle güçlü, siyasi aktörlerinden Nahda Hareketi, on yıllık süreçte Raşid el Gannuşi liderliğinde, Tunus siyasetini etkileyen ve yönlendiren bir pozisyondaydı. 2019 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde anayasa profesörü Kays Said’i destekleyerek seçilmesini sağladı. Ancak Tunus’ta istikrarlı hükümetlerin kurulamaması neticesinde siyasi istikrarsızlığın derinleşmesi, Kays Said’in meclisi ve hükümeti feshederek iktidar yetkilerini ele geçirmesine yol açtı. Nahda’nın, Said’in darbesine karşı büyük tepki göstermesine rağmen mücadelede aktif bir politika izleyememesi Hareket’in ve Gannuşi’nin liderliğinin sorgulanmasına neden oldu.

Nihayetinde Nahda’da milletvekilleri ve eski bakanların da yer aldığı istifalar yaşandı. İstifa edenlerin yeni bir siyasi oluşuma gitmesi bekleniyor. Öte yandan Arap Baharı sonrası Tunus’taki yerleşik düzene karşı halkın teveccüh gösterdiği Nahda’nın siyasi konumunu koruma endişesiyle parti içinde dahi ciddi tepkilere sebep olan tavizler vererek ilerlemesi parti tabanının güvensizliğine neden olmaktadır. Her ne kadar Gannuşi’nin öne çıkardığı uzlaşma kültürünün sürdürülmesi hedeflense de verilen tavizler, Said yönetiminin zayıfladığına inandığı Nahda’ya baskı yapmasına ve Hareket’in zayıflamasına yol açtığı şeklinde değerlendirilebilir.

FAS

Fas’ta Arap Baharı sürecinden beri yapılan bütün seçimlerde kraliyet partileri karşısında birinci parti olarak öne çıkan PJD, 8 Eylül’de yapılan seçimlerde 125 milletvekiline sahip olduğu mecliste sadece 13 milletvekili çıkararak büyük bir kayıp yaşadı. PJD’nin böylesi bir başarısızlığının iki yönü bulunmaktadır. Birincisi Mart 2021’de seçim yasasının değiştirilerek kırsaldaki seçmenin ağırlığının artması, ikincisi PJD’nin tepkilere yol açan tercihleridir. PJD’nin, Kraliyet’in İsrail ile normalleşme anlaşmasına karşı net bir duruş sergileyememesi, hatta Aralık 2020’deki normalleşme anlaşmasına PJD lideri Başbakan Sadeddin Osmani’nin imza atması tepkilerin bir sebebidir. Ayrıca kırsaldaki seçmeni etkilemek için esrar üretimini yasallaştırması da partinin kendi tabanından ciddi tepki görmesine yol açtı. Böylece mecliste ilk üç partiden biri olma potansiyelini taşımasına rağmen seçimlerde son sıralarda kalmıştır.

Sonuç olarak Batı Akdeniz sahillerindeki üç Mağrip ülkesindeki statükoya karşı alternatif olarak görülen ve ciddi halk desteğine sahip olan üç siyasi aktörün halktan teveccüh gördüğü ilkeli duruşlarından taviz vermesi ve bunu fırsat olarak gören statükonun baskı için harekete geçmesi zayıflamalarına neden oldu. Mevcut durumda üç ülkedeki rejimler, iktidarlarına tehdit olarak algıladıkları partileri devre dışı bırakmayı başarmış gözükmektedir. Eğer MSP, Nahda ve PJD statükoyla çatışmadan ama duruşlarından da taviz vermeden siyasetlerini sürdürebilseydi, süreç içerisinde iç dinamikler doğrultusunda statükoyu kalıcı değişime zorlayabilen siyasi aktörler haline gelebilirdi. Çünkü üç parti de eğer taban desteğiyle duruşlarını muhafaza edebilseydi, ülkelerindeki yerleşik düzenin aktörleri onları baskılamaya cesaret edemezdi. Bundan dolayı, Mağrip bölgesindeki siyasi sistemlerin değişip dönüşebilmesinin, bu hareketlerin yenilenerek yola devam etmesine ve statüko karşısında halkın desteğini yeniden kazanarak ilkesel siyasetleri sürdürmelerine bağlı olduğu değerlendirilebilir.

#Cezayir
#Tunus
#Fas
#Mağrip
#Musab Yılmaz
3 yıl önce