|

Muhammed bin Zayed niçin geliyor?

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed el Nahyan’ın yapacağı Türkiye ziyareti, Orta Doğu’da bölge ülkelerinin bugüne kadar izlediği politikalarda değişiklik olduğunu göstermektedir. Bu değişikliği sadece BAE üzerinden okumak aslında çok anlamlı olmamakla beraber son günlerdeki diğer gelişmelerle bağlantı kurulduğunda oldukça önemli mesajlar vermektedir.

00:00 - 24/11/2021 Çarşamba
Güncelleme: 23:09 - 23/11/2021 Salı
Yeni Şafak
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed el Nahyan
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed el Nahyan
Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe

Gaziantep Üniversitesi Öğretim Üyesi

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed el Nahyan’ın yapacağı Türkiye ziyareti, Orta Doğu’da bölge ülkelerinin bugüne kadar izlediği politikalarda değişiklik olduğunu göstermektedir. Bu değişikliği sadece BAE üzerinden okumak aslında çok anlamlı olmamakla beraber son günlerdeki diğer gelişmelerle bağlantı kurulduğunda oldukça önemli mesajlar vermektedir.

BAE Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed el Nahyan’ın Türkiye ziyareti ve ilişkileri geliştirme isteği, BAE Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed’in geçtiğimiz günlerde yaptığı Suriye ziyareti ve Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşmesi, aynı tarihlerde İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan’ın telefon görüşmesi, Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun İran ve ardından Lübnan ziyareti Orta Doğu’daki ülkelerin politikalarında değişiklik göstergesi olarak kabul edilebilir.

TİCARİ DİPLOMASİ

Suudi Arabistan ve BAE iktidarlarının, petrol ekonomisinin sürdürülebilirliğinin uzun vadede gerçekleşemeyeceğini ve bu tür ekonominin Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) bölgedeki dayatmacı politikalarına yarayacağının farkına varması sonucu iki ülke ekonomilerini çeşitlendirme yoluna gitme kararı almışlardır. Suudi Arabistan hükümeti bu amaçla 2030 yılına kadar 1,3 trilyon dolar yatırım yapmayı planlarken, BAE hükümeti Çin’in “Kuşak Yol Projesi”nin güzergahlarından biri olan Orta Doğu ve Kuzey Afrika güzergahının denize çıkan bölümünde yer alan İran ve Umman limanlarından faydalanmak ve Süveyş Kanalı vasıtasıyla Akdeniz limanlarına 20 gün süren taşıma faaliyetinin süresini kısaltmak amacıyla Mersin Limanı’na yaklaşık olarak bir hafta süren İran-Türkiye güzergahını aktif ve güvenli hale getirmek için Türkiye ve mezhep farklılıklarına rağmen İran ile diplomatik girişimlere başlamıştır.

Diğer taraftan, BAE’nin son günlerdeki Suriye politikası da oldukça dikkate değer bir durumdur. BAE-Suriye diplomasisi Suriye’nin Arap dünyasına yeniden alınması açısından öncü bir girişim olarak değerlendirilebilir. Suriye’nin Arap dünyasından kopuk bir şekilde kalmasının Türkiye ve İran’ın bölge politikalarına yarar sağladığı yönünde değerlendirilmektedir. Suriye’nin tek başına kalmasının, Suriye’yi Türkiye ve İran’ın bölgeye müdahale etme ve nüfuz sağlama açısından duyarlı hale getirmesi ve bunun Arap siyasetinin bölgedeki etkinliğini azalttığı, dolayısıyla bölgede Türk ve Fars etkisinin kırılması üzerine politikaların geliştirilmesine çalışılmaktadır.

Bununla birlikte hem Lübnan’ın enerji krizini çözmek için Suriye üzerinden Ürdün elektriğini taşıyan eski hatların devreye sokulması hem de Mısır doğalgazının bu bölgeden geçerek Türkiye üzerinden Avrupa’ya iletilmesini sağlamak amacıyla bölgedeki doğalgaz boru hatlarının kullanılmasının, deniz yoluyla yapılacak olan transfere göre daha az maliyetli olması bölgedeki diplomasi trafiğini artırmıştır.

KAZAN-KAZAN POLİTİKASI

BAE-Türkiye ilişkileri üzerinden konuyu irdelediğimizde bu ziyaretin her iki ülke açısından da anlamlı olduğu muhakkaktır. Türkiye-BAE ilişkileri birkaç konuda çatışan politikaları sebebiyle bugüne kadar istenilen seviyede olmamıştır. 15 Temmuz 2016 darbe girişiminde BAE’nin dolaylı desteğinin olduğunun düşünülmesi, BAE’nin Filistin ve Libya politikalarının Türkiye’nin politikaları ile örtüşmemesi, İsrail ile yapılan anlaşma bu farklı konular arasında sayılabilir. BAE’nin Libya’da Darbeci Hafter yanlısı politika izlemesi, Kıbrıs Rum Yönetimi ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasında savunma ve askeri iş birliği anlaşması imzalaması, Fransa, Yunanistan ve Mısır ile Akdeniz’de ortak tatbikatlar icra etmesi ve Mısır, Suudi Arabistan, Bahreyn ile beraber İsrail’le “Normalleşme Anlaşması”, (Abraham Accord) imzalaması BAE ve Türkiye arasındaki temel sorunlu alanlardır.

Bu sorunlu alanların aşılabilmesi her iki ülke açısından oldukça önemli kazançlar sağlayacaktır. BAE, petrole dayalı ekonomisini çeşitlendirmek, Kuşak-Yol projesinin nimetlerinden yararlanmak ve Arap dünyasında inisiyatif alarak ön plana çıkmak amacıyla bölgedeki politikalarında değişikliğe gitmek ve yeni ticari anlaşmalar ve ittifaklar kurmak istemektedir. Türkiye’nin tutarlı ve etkili Libya politikası, Doğu Akdeniz’deki etkinliği BAE tarafından dikkate alınmıştır. Suriye özelinde Türkiye ve İran etkisini azaltmak amacıyla politikalar üretse de Akdeniz’deki Türk limanlarından faydalanmak amacıyla İran- Türkiye güzergahını kullanarak bölgedeki ticaretten faydalanmaya yönelik politikalar üretmektedir.

Bununla birlikte gelişen Türk savunma sanayisine olan ilginin birçok ülkede artması ve birinci el silah ve malzeme temin edebilme imkânı BAE için de önemli bir husustur. BAE’nin, 2014-2018 yılları arasında savunma ürünlerini ithal ettiği ilk üç ülke ABD, Fransa ve Türkiye’dir. ABD ve Fransa’dan ikinci el ya da daha pahalı alınacak silahların Türkiye’den uygun fiyatlarla ve ilk el olarak satın alınması BAE için kazançlı bir durumdur.

BAE ile ilişkilerin geliştirilmesi sonucu BAE’nin Yunanistan ve Kıbrıs Rum yönetimi eksenli politikalardan uzaklaşmasının sağlanması son dönemde bölgede geliştirilen ABD-Fransa-Yunanistan ortaklığına dayalı politikalara karşı Türkiye’nin Libya ve Doğu Akdeniz politikalarında elini daha da güçlendirecektir.

Sonuç olarak uluslararası ilişkilerde kalıcı düşmanlık veya dostluğun olmadığı gerçekliğinden hareket ederek BAE ile soğuk olan ilişkilerin her iki ülkenin ortak menfaatlerine göre yeniden düzenlenmesi gayet normal ve olağan bir durumdur. İki ülkenin bölgedeki etkinliğinin devam etmesi, bölge politikaları üzerinde farklı yaklaşım içinde oldukları hususlarda asgari müştereklerde buluşarak, hem ekonomik hem de siyasi konularda karşılıklı kazançlar elde etmesiyle mümkündür.

#​Muhammed bin Zayed
#Birleşik Arap Emirlikleri
#Suriye
#Beşar Esad
#Mevlüt Çavuşoğlu
#Lübnan
2 yıl önce