Küresel ekonomi içinde göçmen ve mültecilere yönelik sosyal etki odaklı girişimler dikkat çekiyor. Nedenine gelince, cinsiyet ayrımcılığı, yoksulluk, eşitsizlik ve çevre gibi sorunların belki de en hayati olanı göçmenler. 'Global dünyanın hayaletleri' durumundaki mültecilerin ‘normal’ ve ‘herkes gibi’ bir hayata sahip olmaları için sürdürülen çabalarda sosyal girişimciler ön plana çıkmaya başladı. Bunların başında iş dünyasındaki zorlukların ve ön yargıların aşılması konusu geliyor.
Onpartu isimli sivil toplum örgütünün Kurucusu Paulina Polak, Avrupa’da bu konuda gelişen toplumsal bilincin somut ve başarılı örneklerinden biri. Polak, göçmen kadınların daha iyi koşullarda iş bulması için kendilerini anlatmaları gerektiği düşüncesiyle yola çıkarak Onpartu platformunu kurmuş. Girişimin küresel başarısıyla dikkat çeken Paulina Polak ile IMECE toplantılarında biraraya gelerek, göçmenlik ve kadın meselesini konuştuk. Paulina ve ekibi göçmen kadınların eğitim aldıkları alanda kariyerlerine devam etmeleri ve ayrımcılığa maruz kalmamaları için çalışıyor. Kendi ülkesi dışında yaşamanın ne demek olduğunu iyi bilenlerden. Çünkü o da bir göçmen. Ülkesi Polonya’dan 16 yaşında Almanya’ya göç etmiş. Eğitim ve kariyer açısından kendini şanslı olarak tanımlıyor. Londra Üniversitesi’nde işsizlik, eşitsizlik ve yoksulluk gibi konulara ilgi duyduğunu anlatıyor. Geçimini sağlamak yarı zamanlı işlerde çalışırken göçmenlerin günlük hayatına şahit olduğunu paylaşıyor. Malumunuz Batılı ülkelerde, hizmet sektöründe birçok ucuz ve ağır iş göçmenlere verilir.
Yetenekli bireylerin tecrübe ve aldıkları eğitimle uyuşmayan işlerde çalıştırıldıklarını gören Polak, yatırım bankacılığı alanında çalışırken yolunun rotasını bu yöne çevirdiğini söylüyor. Göçmenler ve mülteciler gibi toplumda ‘Öteki’ olmuşların kariyerini doğru planlamalarına vesile olacak girişimlerde yer aldığını vurguluyor. Onpartu sayesinde 5 yılda 500 kadına bu amaçla eğitim verilmesi için çalışıyor. 40 kişilik eğitmen kadrosu çalıştığını belirten Polak, Avrupalı genç kuşakta artan oranda duyarlılık ve toplumsal bilinç oluştuğunu anlatıyor.
Avrupa Birliği (AB) bürokrasisi içinde göçmenlerin iş bulmalarının zor olduğunu paylaşan Polak, "Tüm zorluklara ve kurallara rağmen sivil toplumun çabasıyla olumlu bir süreç yürüyor" diyor. Mülteci meselesinin daha fazla bir arada çalışarak ve farklılıkları benimseyerek çözüleceğini aktarıyor. Türkiye örneğinde olduğu gibi duyarlılık ve yardımlaşma kültürünün AB ülkelerinde yerleşmesinin önemini vurguluyor. Avrupalı devletlerin, kendi toplumlarının gerisinden geldiğini paylaşan Polak, ağır bürokrasinin halkların vizyonunu yakalayamadığını söylüyor. Sosyal girişimcilik modelinin, şirketlerin kurumsal sosyal sorumluluk desteklerinin katkısıyla da geliştiğinin altını çiziyor.
Paulina Polak, Atölye ve Zorlu Holding’in ortaklığı sürdürülen sosyal yenilikçilik platformu İMECE’de Türkiye’deki sosyal girişimcilerle buluştu. İstanbul'daki konferansı öncesinde bir araya geldiğimiz Polak, kadınlara fırsat eşitliği konusunun şirketlerin sosyal sorumluluk ajandasına kalıcı olarak eklendiğini vurguluyor. İMECE ekibi ve Polak'ın yolları da bu amaç için kesişmiş. Çünkü her iki taraf da şirketlerin kaynaklarını STK'lar ve hükümetlerle birleştirerek, iş yaşamında fırsat eşitliği adına kullanması için çalışıyor.
- Türkiye’deki Paulina’lara mesaj:CESUR OLUN
- Paulina Polak, Türkiye’nin mülteci politikasının, küresel bir soruna dikkat çekilmesi adına önemli olduğunu anlatıyor. Eğitim aldıkları sektörlerde yer alamayan binlerce doktor, mühendis, ekonomist ve benzeri göçmenin ucuz ücretlerle çalıştığını aktarıyor. Göçmen meselesinin önemli bir boyutunun ekonomik yaşamda onlara fırsat eşitliği tanınmamasıyla ilgili olduğunu söylüyor. Polak, 3,5 milyon Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapan Türkiye’de kendi gibi düşünen ve birer ‘Paulina’ olmak isteyenlere ‘Cesur olun’ mesajını veriyor.
