|

Ticaret savaşlarına rekabetle ayar

Rekabet Kurumu Başkanı Prof. Dr. Ömer Torlak, dünyanın ekonomik anlamda hızla değiştiğini söyledi. Torlak, “Değişimin dışında kalmamak ‘rekabetçi’ bir piyasa anlayışıyla mümkün. Etkin ve adil bir ekonomik yapının inşa edilmesi için devlete, özel sektöre, firmalara ve STK'lara önemli roller düşüyor” dedi.

Haber Merkezi
04:00 - 16/09/2018 Pazar
Güncelleme: 02:34 - 16/09/2018 Pazar
Yeni Şafak
Özellikle ABD ile çin arasındaki ticaret savaşları dünya ekonomisini olumsuz etkiliyor.
Özellikle ABD ile çin arasındaki ticaret savaşları dünya ekonomisini olumsuz etkiliyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ilk 100 günlük eylem planında “Rekabet Kurumu’na da yeni hedefler vermesi dikkatleri bu kuruma çekti. Türkiye'nin Uluslar arası tek ekonomi dergisi Derin Ekonomi, Eylül sayısında Rekabet Kurumu Başkanı Prof. Dr. Ömer Torlak'la yapılan röportaja yer verdi. Derginin editörlerinden Mehmet Ali Doğan imzasını taşıyan röportajda Torlak, ticaret savaşlarının tüm dünyada yoğun olarak yaşandığı günümüzde Türk firmalarının tekellere ve otoritelere karşı dünya genelinde kendilerini nasıl koruyacaklarını anlattı. Rekabetin kurallarına dikkat çeken Ömer Torlak, tüketicinin de kişisel korunmaya özen göstermesi gerektiğini söyledi. Torlak, “Bugün artık kişisel veriler para gibi. Bu nedenle parasız gibi görünen sitelerin istediği veriler konusunda tüketici bilinçli olmalı” dedi. İşte rekabet kurumu başkanından dünya ticaret savaşlarında kendinizi korumanın şifreleri...

* Rekabette otorite önemli mi?

Rekabette otorite olmazsa olmazlar arasında. Biz de kurum olarak bu düşünceyle yol alıyoruz. Rekabetçi piyasaların varlığı firmalarımızın küresel rekabet gücünü de arttırmakta. Öte yandan tekellerle ve kartellerle şekillenen piyasaların olduğu bir ekonomide devletin mali disiplini sağlamaya çalışması veya enflasyonu önlemesi tek başına anlamlı ve mümkün değil. Bu bakımdan Rekabet Kurumu da bağımsız bir otorite olarak gerçekleştirdiği piyasa gözetimi fonksiyonu ile makro ekonomi politikalarını tamamlayan önemli bir rol de üstlenmekte; girişim özgürlüğünün ve ekonomik kaynakların etkin kullanılmasının teminatı olduğu gibi makro ekonomik hedeflere de katkı sunmakta. Şüphesiz etkin işleyen piyasaların ve adil bir ekonomik yapının inşa edilmesi için sadece devlete değil, özel sektöre, firmalarımıza ve sivil toplum örgütlerine de önemli roller düşmekte.

* Şikayetler biz ne anlatmalı

Rekabet Kurumu’na yapılan şikâyetler adeta ilgili piyasalardaki aksaklıkların işaret fişeği niteliğinde. Bir piyasada yaşanan sıkıntılar o piyasadan gelen şikâyetlerin artmasına neden olmakta, o sektörü ön plana çıkarmakta. Ancak öne çıkan sektörler dönemler itibariyle değişim gösteriyor. Son bir iki yılı dikkate aldığımızda enerji, bankacılık, tarım ürünleri, inşaat/çimento, telekomünikasyon ve bilgi teknolojileri alanında çok sayıda karar aldık.

  • * Rekabet ihlaline izin var mı?
  • Böyle bir şey mümkün olamaz. Bizim rekabet ihlaline iznimiz yok. Günümüzde modern rekabet hukuku uygulamasının merkezinde tüketici refahı kavramı yer alıyor. Sadece rekabetçi seviyenin üzerindeki yüksek fiyatlar değil, rekabete aykırı davranışlar sonucunda mal ve hizmetin kalitesinin düşmesi ve çeşitliliğin azalması da tüketici zararına yol açtığından bir rekabet hukuku konusu olmakta. Haksız rekabet ile rekabet ihlali iki ayrı kavram. Zararda yetkili merci mahkemeler, rekabet ihlalinde kurumumuz yetkilidir.

* Vergiden muafiyet mümkün mü?

İnternet devrimi yerini mobil devrime bırakıyor. Mobilite, veri ve bu ikisini harmanlayan iş modelleri ve sistemler yeni bir ekonomik düzen oluşturuyor. Yerli veya yabancı UBER gibi platform ekonomilerinin rekabet hukuku uygulamalarından muaf olduğu, firmalarımızın rekabet ihlali karşısında yalnız olduğu anlamına gelmemekte. Nitekim rekabete aykırı uygulamaları tespit edilen Booking.com firmasına idari para cezası uygulamıştır.

* Uluslararası yatırımcılara güvence vermek gerekir mi?

Rekabet hukukunun etkin biçimde işlemesi, uluslararası yatırımlar bakımından her zaman dikkat edilen göstergelerden biri olmuştur. Ülkemizde bir veya birkaç firma tarafından domine edilen piyasaların neredeyse olmadığı görülmekte. Bu nedenle ülkemizin rekabet ortamının iyileştirilmesinde iyi bir konumda olduğunu belirtmek mümkün. Elbette bu, kat edilecek yol olmadığı anlamına da gelmemektedir.

* Bizim en büyük şansımız ne?

Bugün rekabetin dürüst ve iş ahlakına uygun gerçekleştirilebileceğini ve etkin piyasaların oluşturulabileceğini rahatlıkla ifade edebiliriz. Bu bizim en büyük şansımız. Hukuk nihayetinde kuralları ortaya koyar, zararı önlemeye ve telafi etmeye çalışır. İş ve ticaret ahlakıyla bezenmiş piyasalar ise, toplumun önleme ve telafi etme maliyetlerini azaltır. Bu sebeple, ticaret ahlakı ve dürüstlüğün ön planda olduğu rekabetçi piyasalara her zamankinden daha fazla ihtiyacımız olduğunu söyleyebilirim.


KOBİ’lerin rakipleri dünya devleri

Rekabet hukuku oldukça dinamik bir alan. Dünyanın en büyük firmalarının Google, Amazon, Facebook gibi neredeyse 15 yıllık maziye sahip şirketler olduğunu görüyoruz. Bugün Amazon, Alibaba gibi firmalar sadece küçük ölçekli esnaf için değil büyük perakendecilerimiz için de önemli bir rakiptir. Gelişen e-ticarette firmalarımızı nasıl “koruyabileceğimizi” anlayabilmek için değişen dünyayı iyi okumamız gerekiyor.

En akılcı politika rekabet gücünü artırmak

Bu güne kadar en çok ABD tarafından savunulan bir ekonomik modelin dinamitlendiği, ikili/çoklu ticaret anlaşmalarının tarifelerle delindiği ilginç bir süreci gözlemliyoruz. Bu durumun ticaret ve kur savaşlarını tetiklediği ve dünya ekonomisi üzerinde daha fazla olumsuz etkiye yol açabileceği ekonomistlerce ortaya konuluyor. Orta ve uzun vadede korumacılık modasının geçeceği bilinci ile piyasalarımızın rekabetçi yapısını güçlendirmek ve rekabet gücümüzü arttırmaya devam etmek bu dönemde izlenecek en akıllı politika gibi görünüyor.


Kişisel veriler yeni dönemde ‘para’ gibi

Tamamı ücretsiz olarak kullanıcılara sunulan sosyal ağ sitelerinin “girdi” olarak kullanıcıların verisini kullandığı artık bir sır değil. Her ne kadar kullanıcılar parasal bir bedel ödemiyor gibi görünse de belki kendileri için daha kıymetli bir şeyi, kişisel verilerini firmalarla paylaşıyorlar. Bu nedenle yeni ekonominin “parası” kişisel veriler haline geldiğinden, tüketici zararına yol açan uygulamalar da rekabet ihlali olarak nitelenebileceği bir döneme giriyoruz.

#ABD
#Çin
#Ticaret savaşları
6 yıl önce