|

15 Temmuz-‘Türkiye Yüzyılı’ ilişkisi…

Doğu Akdeniz’den Avrupa’ya uzanan tüm enerji yollarının hâkimi olmak”…Yunan söylüyor diye, ‘yalan’ diyecek değiliz. Doğru ama eksik. Tüm yolları istiyor Türkiye. Ayrıca haritayı da Doğu Akdeniz’den başlatmıyor. Basra’dan, Kafkaslar’dan, Karadeniz’den bile başlatmıyor. Orta Asya’nın, Batı Asya’nın doğu sınırlarından başlatıyor.

Nedret Ersanel
04:00 - 15/07/2023 Cumartesi
Güncelleme: 12:43 - 15/07/2023 Cumartesi
Yeni Şafak
Arşiv.
Arşiv.

‘Müstevli’nin bildik anlamından başka ikincil tarifi daha olduğunu bilir misiniz?..

“Salgın” anlamına da gelir. ‘Yayılmak suretiyle her tarafı kaplayan’ diye… Epidemiktir yani…

***

Ne NATO üyeliği ne İncirlik ortada yokken, ikinci büyük savaşın dumanları tüterken, 1947’de Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Türk ordusunun
üst komuta kademesinin de bulunduğu
ortamda, ‘Amerikan İnceleme Heyeti’ni kabulünde şunları söylüyor…
“Türk ordusu hakkında
hiç kimseye verilmeyen mahrem bilgiler Amerikalılara verilmiştir”…

***

Öykü buralardan başlıyor…

Temmuz 2016’ya oralardan geliyor…

Şükür 2023’teyiz… Ezerek aşmış, ‘Türkiye Yüzyılı’na geçmiş bulunuyoruz…

***

Yunanlı Türkiye uzmanları diyorlar ki: “Türkiye’nin vizyonu/hedefi büyük. Örneğin Doğu Akdeniz’deki varlığının temel sebebi,

Doğu Akdeniz’den Avrupa’ya uzanan tüm enerji yollarının hâkimi olmak”…

Yunan söylüyor diye, ‘yalan’ diyecek değiliz. Doğru ama eksik.
Tüm yolları istiyor Türkiye.
Ayrıca haritayı da Doğu Akdeniz’den başlatmıyor. Basra’dan, Kafkaslar’dan, Karadeniz’den bile başlatmıyor. Orta Asya’nın, Batı Asya’nın doğu sınırlarından başlatıyor.

Bunları şunun için söylüyorum…

15 Temmuz ihaneti, Allah korusun ve şükür korudu,
Türkiye’nin şimdi/bugün üzerine bastığı harita ile o halde basacağı harita kıyasını düşünelim diye…

***

Bir
, Türkiye’nin Libya veya Kuzey Afrika’daki ağırlığı/varlığı olması bir yana, hiç başlamayacaktı.
İki
, Suriye ve Irak’a yönelik gerçekleştirilen, terör koridorunu parçalayan operasyonları hiç olmayacaktı.
Üç
, hoş, Irak ve Suriye zaten olmayacaktı! Parçalanmış olacaklardı. En az üçer bölgeye.
Dört
, İran parçalanmış olacaktı. En az iki bölgeye.
Beş
, Kürdistan kurulmuş olacaktı.
Altı
, evet, Türkiye parçalanmış olacaktı. En az iki bölgeye.
Yedi
, Azerbaycan-Ermenistan savaşı hiç yaşanmamış, buradan ortaya çıkan yeni jeopolitik gerçeklik hakkında fikrimiz bile olmayacaktı.
Sekiz
, Rusya da bizim peşimizden yuvarlanacaktı. Altını/zeminini tamamen kaybedecek, Gürcistan-Karadeniz-Ukrayna çizgisi bozulacak, Türkiye ile ilişkilerinde bugün yaşanan ne varsa, tam tersi yaşanıyor olacaktı.
Dokuz
, ‘Türk Devletleri Teşkilatı’nı (TDT) ancak hayallerimizde görecektik.
On
, Bizimle birlikte Ortadoğu’nun ‘şimdiki halinden’ eser kalmayacaktı…

Türkiye’nin bugün güç gösterdiği alanların tamamında, Ege, Akdeniz, Kıbrıs’ta tüm dengeler değişecekti. Hepsi başka domino taşlarını devireceği için Ortadoğu, Sahel, Kafkas, Balkanlar, Orta Asya haritaları da güç bozumuna uğrayacaktı.

Bu tablo sayısız yeni gelişme anlatılarak uzatılabilir. Ama Türkiye olmayacaktı, o kesin. Daha doğrusu ismi olacaktı ama biz Türkiye olmayacaktık.

Nihayet; “bunların olması kimin işine yarardı” diye sorduğunuzda vereceğiniz cevaplar, FETÖ’nün arkasında kim/kimler var sorusunun da açık yanıtıdır. Zerre şüphe yoktur…

***

Şimdi Türkiye’nin ihanet sonrası geldiği birkaç yıl içindeki ilerlemeye bakalım…

Hem ‘düşmanlarını’ tam teşhis etmenin hem safralardan kurtulmanın rahatlığı her alanda hissediliyor…

‘Türkiye Yüzyılı’ denilen hedef aslında, 15 Temmuz’u ezmenin/atlatmanın fonksiyonlarından biri. Ulusal güvenlik ve dış politika açısından düşünün ki, devasa ‘Mavi Vatan’ doktrini bile ‘Türkiye Yüzyılı’nın alt başlıklarından biridir.

Yine TDT küresel değişimin ivmelerini hakkınca kullanırsa, küresel dinamiklerin büyük çarklarından, ana kümelerinden biri olabilir. Çünkü
tuttuğu mevzi, sadece büyük çark olmaya değil, diğer çarkları döndürüp-durdurma gücüne imkân veriyor.

***

15 Temmuz sadece iktidarı devirme ihaneti değildi. Türkiye’yi devirme hareketiydi. Hâlâ artıklarını temizlemekle uğraşıyoruz…

Güvenlik güçlerinin ve adliyelerin mücadelesi ile hükümetin bu konudaki mesaisi devam ediyor mu, ediyor. Bundan sonra kim gelirse gelsin, iktidarının bu mücadele için olduğunun da unutulmaması, unutana hatırlatılması gerekiyor. Bu da tamam mı, tamam…

Geriye
kötü tohum
ile onu sulayanlar kalıyor. İşte bunlarda ilerleme ya hiç yok ya pek az. ‘Kötü tohum’; Türkiye’nin eğitim-kültür-beşeri-ekonomi-güvenlik alanlarında Batı eğilimli, dahası Batı eğiliminin farkında olmayan, bu yüzden kendini tartmayı, “nerede duruyorum ben” sorusunu hiç sormayan, ‘ithali olduğu gibi kabul eden’ zihniyettir…
Hangi kitapları okuması gerektiğini bilmeyen kuşaklardan, ‘kitap ne’ ‘jenerasyonlarına’, oradan da, LBGT gibi ‘de-jenerasyonlara’ yuvarlanıyoruz.

Hep yazdım, kalemi tutabildikçe de tekrarlayacağım; dünyada ABD ve Batı etkisinin bu denli nüfuz ettiği başka ülke yoktur. Yoktur, çünkü seve-bayıla kabul ettik…

Bu yüzden -Doğu’ya da eğilimli değil- ‘kendine eğilimli’ ya da ‘kendinden eğilimli’ millet inşası, ‘Türkiye Yüzyılı’nın en büyük hedefi ve maalesef en zorlu hedefi olacaktır.

15 Temmuz’dan çıkarılacak en büyük ders budur!

***

‘Türkiye Yüzyılı’nın organizasyon şemasını ve doktrinini bunun üzerine inşa etmeden, alt başlıklarındaki ilerlemelerin bile gün gelir silinmesi ihtimali vardır…

Çünkü Türkiye bu donanıma, kök bilincine sahip akademisyen, gazeteci, entelektüel, siyasi kadrolara yeterince sahip değil. Hatta kıyasla çok az!

Derdimiz ve dertlenmemiz budur, bu olmalıdır. 15 Temmuz’dan, Türkiye Yüzyılı’ndan gelen, “yerli ve milli”den anladığınız nedir? Ürünlerinizi, “made in Turkey” yerine “made in Türkiye” diye etiketlemek mi? Bu başlangıçtır/iyidir, ancak insanımız, çocuklarımız hangisi? “Made in Turkey” mi yoksa “Türk yapımı” mı?..

Türkiye Yüzyılı’nın açılış hamleleri 15 Temmuz’dan çıkarılan dersler ve doğru düşman tarifleri ile çok iyi yapıldı. Üstelik küresel şartların sıklıkla tuzaklamasına rağmen, ama genelde/büyük resimle de uyumlu gelişmesi avantajıyla.

15 Temmuz’un mirası bize
Türkiye Yüzyılı’nın işlerini ilk çeyrekte tamamlamamızı vazediyor.

Ki, sonra ülkemizin, bölgenin şartlarını biz belirleyelim, dünyanın şartlarını etkileyelim. O zaman ‘Türkiye’nin Yüzyılı’ olur.


#Milli İrade
#15 Temmuz
#FETÖ
#Nedret Ersanel
10 ay önce