|

'Arkadaşlar ölüm var'

Yeni Şafak yazarlarının Türkiye ve dünyadaki gündeme dair analizlerini sizler için özetledik... Hayrettin Karaman köşesinde 'arkadaşlar ölüm var' uyarısını kaleme aldı. Yusuf Kaplan, Kemal Öztürk, Fatma Barbarosoğlu ve Hasan Öztürk da gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Yeni Şafak
09:20 - 30/12/2016 Cuma
Güncelleme: 09:33 - 30/12/2016 Cuma
Yeni Şafak

Hayrettin Karaman, Yusuf Kaplan, Kemal Öztürk, Fatma Barbarosoğlu ve Hasan Öztürk'ün yazılarının en dikkati çeken bölümleri:






Bu nasıl Müslümanlıktır!?

"Olaylar ve müminlere yakışmayan davranışlar içinde ruhum sıkıldıkça “Arkadaşlar ölüm var!” başlıklı bir yazı yazsam diyordum, bugün aynı mealde farklı başlıkla onu yazmaya çalışacağım.




Niçin “arkadaşlar” diyorum; çünkü müminleri, Müslüman sıfatı taşıyanları, dış görünüşleri ile bunu ilan edenleri kastediyorum.




Hep şunu söyleyegeldik: İman ile ahlak arasında sıkı bir ilişki vardır; Allah'a ve ahirete imanı olmayanların içinde de mahiyeti ve sınırları kendilerince belirlenmiş bir ahlak anlayış ve uygulamasına sahip olanlar bulunabilir, ancak Allah'a ve ahirete iman edenler ve O'nun, ahlakını beğendiği bir elçisinin örnekliğini bilenler ve görenlerde güzel ahlakın daha ziyade bulunması tabiidir, böyle olmalıdır."





Bu hamleler Batılıları ürküttü

Tarihin yeniden yapıldığı bir süreçte, insanlığa yeniden adaletin, hakkaniyetin, merhametin hükümfermâ olacağı bir çıkış yolu sunacak bizden başka bir aktörün olmadığı hem Batılılar hem de mazlum halklar tarafından gün gibi anlaşıldı.




Henüz yolun başındayız...




Ama medeniyet coğrafyamızda gerçekleştirdiğimiz hamleler, Somali'den Suriye'yedeki mazlumlara kadar uzattığımız kardeşlik eli, bizim yeniden mazlumların umudu olmamıza yetti.




Bu hamleler, Batılıları ürküttü. Biz gelince onlar gidecekti ve insanlığın yüzü gülecekti çünkü. Bunu en iyi Batılılar biliyordu.




O yüzden Batı ittifakının üyesi olmasına rağmen Türkiye, hedef tahtasına yatırıldı; içerden ve dışardan hem kuşatıldı hem de karıştırıldı...




'Post Truth' kavramı 2016'nın kelimesi seçildi

Michelle Obama, hakkında çıkan haberleri gördüğünde, beyninden vurulmuşa döndü. Gördükleri onu artık isyan ettiriyordu.




Çıkan haberlerde Bayan Obama'nın aslında erkek doğduğu, sonradan kadın olduğunu yazıyordu. Haklı bir isyandı yani.




Amerikan seçimleri boyunca, Trump'ın uzaydan geldiğini, Hillary Clinton'un eşcinsel olduğunu, Başkan Obama'nın gerçekte Rus olduğunu yazan haberler çıktı.




Bu akıl almaz bilgiler, internet üzerinde yayın yapan haber sitelerinden yayınlanıyor, oradan Facebook, Youtube'a yükleniyor, Twitter aracılığı ile yayılıyor ve yüzbinlerce kişi tarafından okunuyor ve paylaşılıyordu.

Cumhurbaşkanımız mimari eserler üzerinden andı

Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Ödülleri her yıl 29 Ekim'de açıklanıyor, yılın sonunda sahiplerine bir tören ile takdim ediliyor. Bu yıl ödül alan şahsiyetlerin isimlerini biliyorsunuz: Edebiyat dalında Mustafa Kutlu, sosyal bilimler dalında Prof. Dr. Kemal Haşim Karpat, müzik dalında Prof. Dr. Erol Parlak, klasik sanatlar dalında Ferudun Özgören, vefa dalında merhum Prof. Dr. Süheyl Ünver.




Kamuoyu genellikle ödül alan isimleri merkeze alır. Bendeniz için daima jürinin ödül verirken belirlemiş olduğu ortak frekans merak konusudur. 2016 yılının ödül sahiplerini bir arada düşündüğümüzde, ödül sahiplerinin ortak duruşunun, kader ve keder temasından muazzam eserler inşa etmek olduğunu, bu eserleri inşa ederken yaslandıkları enerjininse, metafizik ürpertiden metafizik bir neşveye geçen bir yönünün olduğunu fark edersiniz. Merhum Süheyl Ünver'in ailesi adına ödülü alan Prof. Dr. Ahmet Güneri Sayar'ın konuşması bunu çok çarpıcı bir şekilde ortaya koydu. Merhum Süheyl Ünver, işgal güçlerinin toplarını Dolmabahçe Sarayı'na çevirdiği zamanlara tanık olmuş bir şahsiyet olarak o an yaşadığı keder ve kederinden çıkardığı sorumluluk ahlakı ile abidevi eserler ortaya koydu.





'El Bab'da ne işim var'

Rus Büyükelçisi Karlov'u öldüren suikastçının arkasında kim var” sorusuna “iyi niyetli” ve doğru cevap arayanlarla, bu işi dallandırıp budaklandırıp ortada öylece kalakalması için çaba sarf edenlerin giriştikleri muazzam mücadeleye şahit oluyoruz.




Ne hikmetse suikastı “radikal terör örgütleri” üzerinden “devlete”mal etmeye çalışanların başında Aydın Doğan'ın amiral gemisi geliyor.




Geçtiğimiz hafta suikastçının ablası ile “ilginç” bir röportajı manşetine çeken gazete, ablanın ağızından suikastçı için “Önceden içki de içerdi, denize de girerdi. Polis okuluna gittikten sonra denize de girmez oldu” dedi.




Ve suikastçıdaki değişimi “devlet”in eline düşmekle izaha kalkıştı!




#Hayrettin Karaman
#Yusuf Kaplan
#Kemal Öztürk
#Fatma Barbarosoğlu
#Hasan Öztürk
7 yıl önce