|

Beyaz adamın kurallarını yıkan direnişçi Rosa Parks

Zencilerin ayrı, beyazların ayrı yerde oturduğu bir otobüste bir beyazın yer kalmadığı için kaldırmak istediği Rosa Parks, beyaz adama karşı çıkmanın sonucu tutuklanmış, ancak bu başkaldırış siyah insanların direnişinin ilk adımı olmuştu.

Yeni Şafak
01:00 - 31/10/2005 Pazartesi
Güncelleme: 12:55 - 5/06/2017 Pazartesi
Yeni Şafak
Arşiv
Arşiv
---------------------------------- manset -------------------------------------------
---------------------- manset ---------------------

DIŞ HABERLER SERVİSİ

Siyah hareketin en önemli temsilcilerinden olan Rosa Parks, Amerika'da sadece zencilerin değil tüm ırkların eşit bir şekilde temsil edilmesini sağlayacak kanunların çıkmasına ön ayak oldu.

Geçen hafta 92 yaşında hayata veda eden Rosa Parks, Martin Luther King gibi ABD'de sivil haklar hareketinin en tanınmış simgelerindendi. 1955'te, terzilik yapan Parks'ın adı, Montgomery kentinde bir otobüs yolculuğu sırasında koltuğunu beyaz bir erkeğe vermeyi reddetmesiyle duyulmuştu.

O tarihlerde, ABD'nin güney eyâletlerinde, meselâ otobüslere, zenciler beyazlarla ayrı kapıdan ancak binebiliyordu, beyazlarla zenciler farklı koltuklarda oturuyordu. Parks, otobüste siyahlara ayrılan bölümde otururken, beyaz bir erkek beyazlar için ayrılan bölümde boş koltuk olmaması üzerine, Parks'tan kalkmasını istemiş, Parks da yerini vermemişti. Otobüs şoförünün polisi araması ardından 42 yaşındaki Parks, kamu düzenine aykırı davranmaktan suçlu bulunmuştu. Tutuklanan Parks'a 14 dolar para cezası verilmişti.

Yine aynı tarihlerde Alabama valisi, zencileri üniversiteye sokmama gayreti içindeydi. Böylelikle büyük olaylar patlak verdi. Ama bu mütevazı kadının otobüs yolculuğundaki bu kararlı tutumu, bir tarihi dönemin de başlangıcı oldu. Parks böylece Amerikan toplumunun beyaz kurallarına karşı ilk direnişin sembolü oldu. Bu çok çalışkan, saygılı ve inançlı kadın büyük sempati topladı.

Martin Luther King'in doğuşu

Rosa Park olayının ardından, siyah nüfusun ileri gelenlerinden 50 kişi, ne yapılacağını tartışmak üzere o zamanlar az tanınan Baptist rahip Martin Luther King'in öncülüğünde toplanmış ve Montgomery Otobüs Boykotu eylemini başlatmışlardı. Siyahlar 381 gün boyunca, -otobüslerdeki ayrım yasası kaldırılana kadar- otobüsleri boykot etmişti. Bir yıl boyunca otobüslere binmeyen zenciler her yere yürüyerek, yaya gittiler.

Zencilerin düzenlediği protestolar bir yol sonra meyvasını verdi. Parks davası, 1956'da, otobüslerdeki ayrımın Anayasa'ya aykırı olduğunun kabul edilmesiyle sonuçlandı. Bu dava, emsal bir karar olarak, yalnızca eyaletler arası ticaret hukukuna değil, bütün ırk temelli ayrı tutma yasalarına karşı uygulandı. Bu eylem, ABD'de mekan ayrımına karşı birçok başka protestonun da başlamasını sağlamıştı. Eylem nedeniyle King'e daha sonra Nobel Barış Ödülü verilmişti. Martin Luther King, 1958 tarihli kitabı Stride Toward Freedom'da (Özgürlüğe Doğru Uzun Adımlar) Parks için şöyle diyordu: "Bayan Parks'ın tutuklanması, protestonun nedeni olmaktan çok, hızlandırıcı etkeni oldu. Neden, benzer adaletsizlikler dizisinin derinlerinde yatıyordu... Bardağın eninde sonunda taşacağını ve insan kişiliğimizin 'Yeter, buna daha fazla dayanamam' diyeceğinin ayırdına varmayan biri, Bayan Parks'ın edimini anlayamaz." Martin Luther King'in başlattığı barış yanlısı protesto eylemleri, 1964 Sivil Haklar Yasası'nı getirdi. Yasayla ABD'de ilk kez ırk ayrımcılığı yasaklandı. 1957 yılında Rosa Parks ve eşi işlerini kaybettiler, ırkçıların ölüm tehditleri, tacizler ve Parks'ların destekçilerine yönelik bombalı saldırılar sürüp gitti. Ve sonuçta Parks, Detroit'e taşınmak zorunda kaldı. 1965-1988 arasında, Demokrat partili Temsilciler Meclisi üyesi John Conyers'ın bürosunda çalışmaya başlayana dek yoksulluk içinde yaşadı.

Ayrımcılığa karşı sembol oldu

Parks 1980'li yılların sonunda genç siyah Amerikalılara daha iyi eğitim almalarında yardım etmeyi amaçlayan bir enstitü kurdu. Parks o günleri şöyle anlatıyordu: "Şimdi herşey bir rüya gibi geliyor. Beni kızdıransa, protesto etmek için bu kadar beklemiş olmamız."

Siyah hareketin en önemli temsilcilerinden biri olan Rosa Parks, 1996 yılında Başkan Bill Clinton tarafından Amerika'da sivillere verilen en yüksek ödül olan Başkanlık Özgürlük Madalyası'na layık görüldü.

1999 yılında da Kongre tarafından Altın Madalya ile ödüllendirildi. 1992'de olayla ilgili olarak yaptığı başka bir konuşmada Parks,"Tepki göstermemin nedeni, diğer insanlara nasıl davranılıyorsa aynısını hakettiğime inanmamdı" demişti. Bundan bir kaç yıl önce bunama (dementia) teşhisi konan Parks, son birkaç yıldır bir huzurevinde yaşıyordu. 25 Ekim'de hayata gözlerini kapayan Rosa Parks, bugün dünyada sadece siyahlara karşı ayrımcılığın değil, her türlü ayrımcılığın sembolü/ikonu durumda.


----------------- imza------------------

----------------- imza------------------



#Arşiv
#Yeni Şafak Arşiv
18 yıl önce