Medya patronu Aydın Doğan'ın Almanya'da Cumhurbaşkanı Johannes Rau ile kurduğu temas Ankara'da rahatsızlık meydana getirdi.. Bazı çevreler, Rau'yla sadece Almanya'daki medya projelerini değil, Türklerin siyasi sorularını da konuştuğu belirtilen Doğan'ın bir siyasi parti lideri gibi davranmasından rahatsız oldu.
Doğan'ın, Türkiye'nin ekonomik krize kilitlendiği bir noktada -yani herkes cambaza bakmaktayken- hangi yetkilendirme ile bir politikacı gibi Türklerin Almanya'daki siyasi durumunu konuştuğu merak konusu oldu. Aydın Doğan'ın Almanya'daki temaslarını, bir Türk siyasetçinin sağladığı, iddiaları Ankara'da rahatsızlık yaratan bir başka etken oldu.
Ayrıca Almanya'dan Ankara'ya ulaşan bazı bilgilere göre Doğan'ın Rau'yla görüşmesinde başka konular da gündeme geldi. Bu durum Ankara'da infiale yol açan en büyük etken oldu. Aydın Doğan, gazetesi Hürriyet'in yazarı Yalçın Bayer'e Almanya Cumhurbaşkanı Rau ile temasını bu konuda bir soru sorulmaksızın açıklamak durumunda kalmıştı. Doğan'ın bu açıklamayı yapmasında "Ankara'nın Rau temasından duyduğu rahatsızlığın" etkili olduğu belirtiliyor.
Aydın Doğan'ın Almanya'da Cumhurbaşkanı Johannes Rau ile teması bir Alman gazetesinde de geniş yer buldu. Alman Sonnabend gazetesinde yer alan bir yazıya göre Doğan, Rau ile olan görüşmesinde Almanya'da yaşayan Türk vatandaşlarının ortak sesi olmak istediklerini ve Türklerin bölgede Almanların sahip olduğu siyasi haklardan yararlanarak yaşamalarını dilediklerini söyledi.
16 Haziran 2001'de Von Ayhan Bakırdöğen imzasıyla Sonnabend gazetesinde yer alan makalede Doğan'ın Almanya'daki temaslarının amacı açıklanıyor ve medya patronunun Türkiye'deki gibi Almanya'da da tekel olma amacını güttüğü belirtiliyor. Makalede şu ifadelere yer veriliyor:
"Aydın Doğan'ın gözü her zaman yükseklerdeydi. Almanya Cumhurbaşkanı'nı ziyarete gelen Türkiye'nin medya patronu daha iktisat öğrencisiyken ilk nakliye ve inşaat şirketini kurdu. Şu anda Almanya'da güçlenmek için ortaklıklar arıyor. Doğan Almanya için hiç de yabancı bir isim değil.
65 yaşındaki medya imparatoru şimdi önemli bir sınav veriyor. En büyük rakibi olarak gösterilen Sabah gazetesi ve ATV'nin sahibi Dinç Bilgin'in çeşitli yolsuzluk suçlamaları nedeniyle cezaevinde bulunması, Show TV ile TGRT'nin ciddi bir ekonomik kriz yaşaması, Doğan'ın daha da büyümesi için önemli bir fırsat. Tüm bunlar bir yana Doğan için artık rota çizildi. İtalyan medya devi Rizzoli, Compaq, Microsoft ve Intel'le ortaklık görüşmeleri sürüyor.
Sürekli olarak Alman Gazeteciler Cemiyeti tarafından Alman siyasetçilere ve gazetecilere yönelik sert üslubu ve kışkırtıcı haberleri nedeniyle uyarı gören Hürriyet gazetesi, Almanya'da yaşayan Türk vatandaşlarının ortak sesi haline gelmek için çaba sarfediyor. Bunu sağlayacak slogan ise, 'Nerede bir Türk yaşıyorsa orada bir Hürriyet' vardır.
Doğan'ı Almanya Cumhurbaşkanı ile biraraya getiren konulardan biri de Almanca yayınlanacak bir gazete. Önce Hürriyet gazetesinde yer alan haber ve röportajların Almanca yayınlanmasıyla başlayacak olan projenin devamında tamamı Almanca basılacak bir günlük gazete var. Doğan'ın temasları burada da sona ermeyecek. Onun bir sonraki durağı yine ortaklık için Alman medya imparatoru Leo Kirch."
Kendiliğinden savunmuştu
Sonnabend gazetesi bu bilgilere yer verirken medya patronu Aydın Doğan, "dürüstlük imajıyla öne çıktığı için özellikle seçtiği" Hürriyet yazarı Yalçın Bayer'e Almanya Cumhurbaşkanı Rau ile temasını bu konuda bir soru sorulmaksızın açıklamak durumunda kalmıştı. Doğan'ın bu açıklamayı yapmasında "Ankara'nın Rau temasından duyduğu rahatsızlığın" etkili olduğu belirtiliyor.
Bayer, patronuna üç gün boyunca hakkındaki iddialarla ilgili sorular yöneltirken Doğan, "başta porno yayıncılık suçlaması olmak üzere bazı suçlamaları doğrulamış, ancak bunların elde olmayan nedenlerden kaynaklandığını" iddia etmişti. Bayer'in 23 Temmuz tarihli Hürriyet gazetesinde yer alan yazısına göre Aydın Doğan, sorular bittikten sonra Bayer'i tekrar arama ihtiyacı hissetti ve Rau'yla olan temasının nedenini açıkladı. Doğan bu teması şu gerekçelerle ilişkilendiriyordu:
"Alman Cumhurbaşkanı Rau ile yaptığımız görüşme hakikaten çok sıcak bir havada geçti. Neler konuştuğumuza gelince: Hemen bütün görüşmelerde ana konu Almanya'da yaşayan Türklerdi. Alman hükümeti orada yaşayan Türklerin Alman toplumuyla uyumlu bir şekilde bütünleşerek, mutlu bir hayat sürmelerini sağlamak istiyordu. Görüştüğümüz hemen hemen bütün Alman yetkililer oradaki Türklerin kültürel, dinsel özelliklerini yok edecek ve anavatanla bağlarını koparacak bir 'asimilasyon' politikasına kesinlikle karşı olduklarını söylediler. Biz de kendilerine buradaki Türklerin Alman vatandaşlarının sahip olduğu haklardan yararlanarak, bu toplumla uyumlu bir şekilde yaşamalarını arzu ettiğimizi söyledik. Yayın politikamızın da bu yolda olduğunu ifade ettik. Sayın Cumhurbaşkanı Rau ile geçen yıl İstanbul'da bir kahvaltıda birlikte olmuştuk. Orada kendisine Hürriyet'in ileride bazı bölümlerini Almanca yayımlamayı düşündüğümüzü söylemiştik. O da bize, 'Böyle yaparsanız bu Hürriyet'in ilk abonesi de ben olacağım' demişti. Biz de Hürriyet'in gelecek yıl başlayacak olan Almanca uygulamasının ilk örneğini sunduk ve kendisini abone yaptık."
