|

'Erdoğan 1000 gün ayrılıktan sonra AK Parti'ye dönüyor'

Yeni Şafak yazarlarının Türkiye ve dünyadaki gündeme dair analizlerini sizler için özetledik... Hasan Öztürk köşesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın AK Parti'ye üyeliğini değerlendirdi. İsmail Kılıçarslan, Leyla İpekçi, Akif Emre ve Abdullah Muradoğlu da gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Yeni Şafak
08:42 - 2/05/2017 Salı
Güncelleme: 09:06 - 2/05/2017 Salı
Yeni Şafak
İsmail Kılıçarslan, Hasan Öztürk,  Abdullah Muradoğlu, Akif Emre ve Leyla İpekçi.
İsmail Kılıçarslan, Hasan Öztürk, Abdullah Muradoğlu, Akif Emre ve Leyla İpekçi.

Hasan Öztürk, İsmail Kılıçarslan, Leyla İpekçi, Akif Emre ve Abdullah Muradoğlu'nun yazılarının en dikkati çeken bölümleri:

Şimdi yeni bir süreç başlıyor


AK Parti'de tasfiye mi revizyon mu mutabakat mı konusuna devam edelim.Dışarıda ve içeride “Cumhurbaşkanımız Erdoğan üzerinden yürütülen kara propaganda Ak Parti'ye nasıl sirayet etti”sorusunun peşine düşeli epeyce oldu.Siyasi rakiplerinin Erdoğan düşmanlığını anlayabiliriz. Uluslararası arenada Türkiye'nin kendi başına karar almasını yani “bağımsızlaşması”nı istemeyenlerin Erdoğan düşmanlığı üzerindenTürkiye karşıtlığı yapmasını da...Lakin anlayamadığımız husus, Ak Parti kurucusu ve son 15 yılın Türkiye siyasetine damgasını vurmuş bir “lider”e yanında durup en hafifinden “muhalefet” etmek nasıl bir düşüncenin ürünüdür?En hafifinden “muhalefet” dedim. Düşmanlık da diyebilirdim. Şimdilik demiyorum.


Köprüyü geçene kadar ABD'ye patron demek


1 Mayıs gününün resmi tatil olmasını da fırsat bilerek dört günlük bir Bosna gezisindeyim. Yazacak çok şey var ve yazacak hiçbir şey yok. Böyle hissediyorum. Dolayısıyla bugün istiyorum ki bazı değinilerle çıkayım okur karşısına. Buyurun o halde.Sıra Yaşar Taşkın Koç'a geldiyse... Korkum şudur. FETÖ ile mücadele işi sonunda o kadar sulandırılacak ki ortada mücadele edilecek bir FETÖ kalmayacak. Ya da şöyle: Bir gün herkes birileri için 15 dakikalığına FETÖ olacak. Baksanıza, sıra şimdilerde TRT Haber Dairesi Başkanlığı yapan Yaşar Taşkın Koç'a da gelmiş. O meşum 'birileri' Taşkın Koç'a FETÖ diyor. Tutmayınca 'FETÖ'yü korudun' diyor, o da tutmazsa 'vaktiyle sen bu FETÖ'cülere selam verdiydin' diyecekler. Ama o 'birileri'nin olmaz olası iştahları hiç bitmeyecek. Hızlarını alamayıp Numan Kurtulmuş'a, Süleyman Soylu'ya, Metin Külünk'e, Binali Yıldırım'a falan da FETÖ diyecekler yakında. Hatta belki de kapalı kapılar ardında diyorlardır da biz henüz bilmiyoruzdur. İnsanda izan kaybolup yamyamlık geçer akçe olunca... İnsan etinin tadı diğer etlere galebe çalınca... Allah sonumuzu hayretsin.


'Ben dosta örtü olmalıyım'


Mecnun yerde bir yaprak gördü. Baktı vefakâr bir kalem yaprağın üzerine Leylâ Mecnun isimlerini yan yana yazmış. Tırnağıyla Leylâ ismini kazıdı. Yalnız kendi ismi kaldı. Görenler bunu anlayamadılar.“Niçin birini kazıdın” dediler. Mecnun: “Böyle iyidir, bir isim ikimiz için kâfidir” dedi. “Birisi aşığı kazırsa sevgilisi oradan fışkırır.”“Peki niçin Leylâ'nın ismini kazıdın da kendi ismini bıraktın” diye sordular. Mecnun: “Onun kabuk benim iç olmamı doğru bulmuyorum” dedi. “Ben dosta örtü olmalıyım. Ben kabuk olmalıyım, o iç” (Nizami / Meb yayınları).Sevenler neye örtü olduklarını biliyor mu? Neredesin ey aşık? İçi var, içi var, içi... Biz evet hayırlarla senlik benlik davalarıyla vakit tüketirken, aşk işçileri bir mayıslarda değil, bin yıllarda bin bir asırlarda mesai yapıyor. Kesintisiz zikir misali. “Dünyanın bütün işçileri birleşin” demez aşık. İşçiyi ayırt etmez işverenden. Misafir de sensin der, ev sahibi de. İşçi de sensin, işveren de, patron da sensin köle de. Mülk senin der. Ayırmaz, içine dahil eder zerreden küreye ne varsa.


Hindu milliyetçiliğinin gittikçe kronikleştirdiği...


Müslümanların taraf olduğu kriz alanlarında sorunların çözümü için bazen eldeki imkânların yeterince kullanılmadığı, bu nedenle de bir yalnızlaşmanın yaşandığı gerçek. Toprakları işgal edilen, temel insani hakları elinden alınan Müslüman azınlıkların taleplerinin çözümsüzlüğe kurban edilmesi bizzat şiddetin kaynağı olmaktadır.Askeri ve siyasi olarak devlet gücü karşısında ezilen, terörize edilen, ötekileştirilen Müslümanlara 'azınlık olarak yaşamasını öğrenmeleri' tavsiyesi de hayli konformist bir yaklaşım. Oysa fiili durum ne olursa olsun Müslüman azınlıkların genelde temel sorunu insani ve İslami taleplerinin karşılanmaması sebebiyle (çoğunlukla) bir zamanlar hakim oldukları topraklarda ikinci sınıf insan muamelesi görmeleridir. Yaşanan isyan duygusunun temel kaynağı da budur. Çaresizliğin bu noktaya geldiği durumlarda da yer yer fiili direniş hareketleri devreye girebilmekte. Hatta kimin kim adına savaştığının bile belli olmadığı ortamlarda en büyük zararı yine Müslüman azınlıklar görebilmektedir. Üstelik bölgesel hesaplar, rakip devletler arası çekişmeler bu silahlı çatışmaları manipüle edebilmektedir.


Bizim için sadece 'Mücahitler' ve 'İşgalci Ruslar' vardı


BM Afganistan'ın eski mücahit liderlerinden Gülbeddin Hikmetyâr'a yönelik yaptırımları kaldırdı ve 'terörist' listesinden çıkardı. Karar Hikmetyâr ile Afganistan Cumhurbaşkanı Eşref Ganiarasında gerçekleşen uzlaşma sonucunda alınmış. Uzun bir aradan sonra ortaya çıkan Hikmetyâr hükümete karşı savaşan güçlere “silah bırakın” çağrısı yapmış. Geçmişte mücahitler arasında yaşanan rekabetin yıkıcı sonuçlar getirdiğini vurgulayan Hikmetyâr halen devam eden iç savaşın sonu belli olmayan, anlamsız ve kutsal sayılamayacak bir mücadele olduğunu da kaydetmiş. Çok geç de olsa bu 'öz eleştiri' yine de umut verici bir gelişme.Benim kuşağım için Afganistan çok özel bir yer tutuyor. Afganistan'ın 1979'da Sovyet Rus ordusunun işgalinin ardından ülkemizde gerçekleşen coşkulu protesto gösterilerine katılanlar arasındaydım ben de. İlk gençlik yıllarıma denk gelen bu gösterilerde atılan “Afganistan, Pakistan, sıra sende Müslüman” sloganı hâlâ hafızamda. Bu slogan “sıcak denizler”e inmek isteyen Rusların Afganistan'dan sonra Pakistan'ı işgal edeceklerini, ardından da sıranın muhakkak Türkiye'ye geleceğine dair bir çağrışımı ihtiva ediyordu. Afganistan'ın işgalinin kanlı bir iç savaşa doğru evrilen ülkemizdeki ideolojik çatışmayı kızıştırdığını söylemeliyim.


#​Hasan Öztürk
#İsmail Kılıçarslan
#Leyla İpekçi
#Akif Emre
#Abdullah Muradoğlu
7 yıl önce