|

Erdoğan Teziç mason mu?

YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç, basın toplantısında mason olup olmadığı yönündeki bir soruya muhatap oldu.

Aa
00:00 - 6/12/2007 Perşembe
Güncelleme: 17:19 - 6/12/2007 Perşembe
Yeni Şafak
Erdoğan Teziç mason mu?
Erdoğan Teziç mason mu?

YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç, görev süresinin dolması dolayısıyla YÖK'te düzenlediği basın toplantısında mason olup olmadığı yönündeki bir soruya muhatap oldu. Bir gazetecinin, “Sizin mason olduğunuz yönünde iddialar var” demesi üzerine Teziç, “Ben neysem oyum, böyle bir sıfatım olsa bunu hiç çekinmeden söylerim. Yok... Böyle bir sıfat taşıyanları da suçlayıcı biçimde ifade kullanılmasını da ben isabetli bulmam. İnsanların tercihleri vardır şu veya bu dernekte üye olmak gibi. Bunlar olağandır bütün toplumlarda ama benim böyle bir niteliğim yok, olsaydı söylerdim” dedi.


"ERDOĞAN'A GİTMEYECEĞİM"

Teziç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a veda ziyaretinde bulunup bulunmayacağına ilişkin bir soru üzerine, çok sıkışık bir takvim nedeniyle böyle bir ziyaretin gerçekleşmesinden şüphesi olduğunu belirtti. Teziç, “Sayın Cumhurbaşkanı sonuçta devletin bütün birimlerini kucaklayan bir makam olarak, bizi de buraya atayan makam olarak böyle bir ziyareti, onun şahsında bütün diğer hükümet üyelerine yapılmış olarak var saymak, hukuken de mümkündür. O bakımdan da bu yolu kısa zaman dilimi içinde en uygun biçimde Cumhurbaşkanı ile paylaşmak daha isabetli” diye konuştu.

“Görev alanınızla ilgili sizi en çok üzen olay neydi?” sorusunu yanıtlarken Teziç, görev alanında üzüntü kelimesini hiç kullanmadığını belirtti. Sorunların olduğu yerde onları çözme yükümlülüğünün de olduğunu ifade eden Teziç, “Bir kamu görevi üstlenilmişse bundan şikayet edilmemeli ama karşılaştığım sorunları aşmada muhakkak ama muhakkak bir çözüm yolu bulma düşüncesi her zaman yöneticilik aşamalarında, değişik yerlerde de karşıma çıktığında bunları çözmeye çalıştım” diye konuştu.


"SORUNLAR DEVLET ELİYLE ÇÖZÜLMELİ"

Genç öğretim üyelerinin sayısının artırılması gerektiğini, ihtiyaca cevap verecek hale getirilmesinin gerekliliğini belirten Teziç, şunları kaydetti:

“Buradaki sorunları da gene devletin içindeki yapılanmada egemenliği kullanan organlar eli ile çözmek, en isabetli olanıydı. Ben de bu konuda yargı yoluyla bazılarını aşmaya, bazılarını da hükümetin, bakanların bize destek olmalarıyla aşabildik. 'Üzüntü' sözcüğünü kullanmak istemiyorum. Bu devlet hepimizin, bunun sorunlarını çözme konusunda da hepimizin bir sorumluluğu var. Bu sorumluluk üzüntü ile ifade edilmemeli.”

“HİÇBİR ZAMAN KÖTÜMSER OLMADIM”

Teziç “Görevden ayrılırken bir endişe duyuyor musunuz?” sorusu üzerine, “hiçbir zaman kötümser olmadığını, endişe duymak da istemediğini” söyledi. Teziç, “Böyle bir endişeyi dile getirmek, kamu görevi yapmış olanlar için ayrılırken, çözümleriyle birlikte bazı önerileri bırakarak gitmek daha isabetli olur. Endişem, olsa olsa bunların çözülmemesi olabilir” dedi.




Kurum içindeki personelin devamlılığı konusuna değindiğinin hatırlatılması ve özellikle buna vurgu yapmasının nedeninin sorulması üzerine de Teziç, şöyle konuştu:

“Mevcut yapıyı daha ileri götürmezseniz, zenginleştirmezseniz... Meşhur bir söz vardır, 'Bir toplumda yapısal değişiklikler tamamlandığı dendiği zaman muhafazakar bir sürece girmiş olursunuz'. Yenilikler süreklilik kazanabilmeli. Bunun için de o kurumun içinde çalışanların kendilerini yenileyebilmeleri, sayılarının giderek artması... Bunlarda bir tutukluluk yapılması, ertelemeye gidilmesi üniversitelerin de geriye doğru bir ilerleme zaafı yaratması sonucunu doğurur. Eğer bir endişeden söz ediliyorsa bu, sorunların çözümü ile ilgili endişeler olmalıdır.”


YÖK YÜRÜTME KURULU

YÖK Yürütme Kurulunun işletilmediğine ilişkin eleştirilerin anımsatılması üzerine Teziç, bunun nedenlerini anlattı. Yürütme organının 2547 sayılı Kanun'un öngördüğü organlardan biri olduğunu ancak bu organ içinde yer alabilmek için tam gün çalışmak gerektiğini kaydetti. Burada çalışacak kişilerin bu işe gönüllü olması gerektiğini söyleyen Teziç, bu şekilde çalışmak için bir istek gelmediğini, bu nedenle başkanvekilleri ile çalışmak zorunda kaldığını anlattı. Bu nedenle Genel Kurula, çalışmaların Genel Kurulda yapılmasını önerdiğini ifade eden Teziç, böylece işlerin daha kolay yürüdüğünü kaydetti. Teziç, “Daha evvel Yürütme Kurulu ile aldığımız kararları Genel Kurula getirdiğimizde toplantılar biraz gergin havada olabiliyordu. Bu, eşyanın tabiatından kaynaklanan bir şey. Genel Kurulda çalışmaya başlayınca bütün dosyalar, ilgili üyelere gönderiliyordu ve buradaki bürokratik kadro da yoğun bir çalışma temposuna giriyordu” diye konuştu.

Bu çalışma sisteminden dolayı artık diploma denklik belgelerinin de gecikmediğini ifade eden Teziç, “Bu çalışmalardan da hiç kimse şikayetçi olmadı. Dar bir kurulda alınan kararlar mı sizi tatmin eder, yoksa geniş bir kurulda alınan kararlar mı? Aramızdaki birtakım farklı bakış açılarının da Genel Kuruldaki tartışmalarda giderilme şansı arttı” dedi.


“BEN NE İSEM OYUM”

Bir gazetecinin, “Sizin mason olduğunuz yönünde iddialar var” demesi üzerine Teziç, “Ben neysem oyum, böyle bir sıfatım olsa bunu hiç çekinmeden söylerim. Yok... Böyle bir sıfat taşıyanları da suçlayıcı biçimde ifade kullanılmasını da ben isabetli bulmam. İnsanların tercihleri vardır şu veya bu dernekte üye olmak gibi. Bunlar olağandır bütün toplumlarda ama benim böyle bir niteliğim yok, olsaydı söylerdim” dedi.

“Öneriler sunup gitmem daha isabetli olur dediniz. Cumhurbaşkanına mı sunacaksınız bu önerileri, bize de biraz bahsedebilir misiniz?” sorusuna Teziç, “Benim önerim buradaki mevcut nitelikli yapının korunması, bunun daha da genişletilmesi biçiminde olacaktır. Buranın çalışabilmesinin temel koşulu budur” karşılığını verdi. Kurumda çalışan elemanların diğer kamu sektöründe çalışanlardan önemli bir farkı olduğunu ifade eden Teziç, çalışanların hiçbir yan gelirinin bulunmadığını söyledi.

Teziç, şöyle devam etti:

“Buradaki personelin bazen saat 23.00-24.00'e kadar çalışmışlığı olmuştur. Biz elemanlara 'kalın, gece çalışma var' dediğimiz zaman, hiçbir itirazla karşılaşmaksızın bunu yerine getirmişlerdir. Ben onların o özverisi karşısında aciz kalmamdan dolayı çok üzüntü çekmişimdir, dört yıl boyunca niçin bunlara ek bazı olanaklar tanıyamıyoruz diye. Maliye Bakanlığına bunu aksettirdim. Oradan anlayış gördüm ama sonunda bu nihayet bütçe sorunudur. Böyle bir sıcak yaklaşım bütçeleme aşamasında maalesef olamadı. Umarım bundan sonra olur.”

16 yıl önce