Avrupa Parlamentosu'nda alınan karar, Türkiye-AB ilişkilerinde yeni adımların atılmasına da kapı aralayabilir.
Karar, 15 Temmuz FETÖ darbe girişiminin ardından alınan önlemlere karşı Türkiye'nin yanında değil karşısında tavır alan AB'nin ilginç yaptırımlarıyla birlikte değerlendirildiğinde Türkiye-AB ilişkilerine olumsuz yansıması kaçınılmaz görülüyor. Halen Ekim ayında vize muafiyeti sağlanmasına yönelik sözünü yerine getirmediği de düşünüldüğünde gözler, Türkiye'nin bu karar karşısında atacağı adımlara çevrilmiş durumda.
Türkiye'nin, bu kararın ardından, AB'nin vize sözünü tutmaması üzerine sık sık gündeme getirdiği Geri Kabul Anlaşmasının feshedilmesi söylemini hayata geçirebileceği belirtiliyor. Hatta mülteci yükünü şu ana kadar neredeyse tek başına karşılayan Türkiye'nin kapıları açabileceği de belirtiliyor. Vize serbestisi ve Geri Kabul Anlaşmasında Türkiye'nin AB'ye kaçak giren Suriyeli göçmenleri geri kabul etmesi ve kabul edilen her sığınmacı için AB'ye bir Suriyeli mülteci gönderilmesi, masraflarının AB tarafından karşılanmasını kapsıyor.
Türk vatandaşlarına Ekim ayında vizesiz seyahat sağlanması, AB'nin yeni müzakere başlıklarının açılması için karar almaya hazırlanması gibi hususların yer aldığı Geri Kabul Anlaşması, geçen Mart ayında yürürlüğe girdi ve süreç işlemeye başladı. Ancak AB gerek taahhüt edilen kaynak gerekse vize serbestisi konusunda verdiği sözü tutmadığı gibi, Türkiye'de FETÖ ile mücadelede alınan tedbirlere yönelik üyelik müzakerelerini etkileyen sert eleştiriler ve tedbirler gündeme getirdi.
Türkiye, vize serbestisi zamanının geldiğini hatırlatmakla birlikte, AB'ye Aralık ayı sonuna kadar süre tanımıştı. Geri Kabul Anlaşması uyarınca, Türkiye'nin anlaşmayı fesih hakkı var. Buna göre, vize muafiyeti anlaşılan sürede sağlanmadığı taktirde Türkiye'nin 6 aylık deneme süreci içinde anlaşmayı fesih hakkı bulunuyor. Türkiye, anlaşma uyarınca Ekim 2014'ten itibaren hazırlıkları başlatmış, “Sınır güvenliğini arttırmak için elektronik koruma ve gözetim sistemlerinin oluşturulması, gelen göçmenlerin kaynak ülkelerinin belirleneceği dil merkezlerinin oluşturulması, göçmen barındırma, geri kabul ve gönderme merkezleri kurulması” konularında önemli çalışmalar yapmıştı.
