Güney Afrika Cumhuriyeti adli makamlarınca yürütülen ve İsrailli 4 komutana tutuklama kararının çıkarıldığı Mavi Marmara davasının avukatı Ziyaad Patel, dava süreciyle ilgili Yeni Şafak'a özel açıklamalar yaptı. Avukat Patel, İsrail Genelkurmay Başkanı Korgeneral Gabriel Ashkenazi, Deniz Kuvvetleri Komutanı Koramiral Eliezer Marom, Hava Kuvvetleri İstihbarat Sorumlusu Tuğgeneral Avishai Levi ve İsrail İstihbarat Başkanı Tümgeneral Amos Yadlin Güney Afrika Cumhuriyeti sınırlarına girdikleri anda yakalanmasına neden olan sürecin Marmara yolcularından Güney Afrika vatandaşı Hatice David'in açtığı davayla başladığını söyledi.
atel, “Bu dava, Roma Statüsü'nün bir sonucu olarak Türkiye'de açılan dava ile iş birliği halinde yürütülmesi, Güney Afrika yetkililerinin evrensel yargının yazılı ilkelerden kaynaklanan yaptırımsal davaları yüklendiği ülkemizde ilklerden biri olması bakımından çok büyük öneme sahiptir" değerlendirmesini yaptı. Davanın Türkiye'deki Mavi Marmara dosyalarıyla ortaklaşa yürütüldüğünü söyleyen Patel, “İsrailli komutanlar Güney Afrika sınırlarında yakalandıkları taktirde Türkiye'ye teslim edilecek. Mahkemenin aldığı karar sadece Güney Afrika sınırları içerisinde geçerli. Eğer sınırlarda görülürlerse gözaltına alınacaklar. Buradaki en önemli şey, Güney Afrika İnterpol'ünün başlattığı bu süreç, Türkiye ile birlikte yürütülecek olması" diye konuştu.
Güney Afrika'da İsrail lobisinin çok güçlü olduğunu kaydeden Patel, İsrail lobilerine karşı bu kararın çıkmasının büyük bir başarı olduğunu ifade etti. Patel, “İsrail Başbakanı Binyamin Netenyahu, kararın değiştirilmesi için Güney Afrika'daki elçisine aracı olması talimatını verdi. Kararı değiştirmek için ellerinden geleni yapacaklar" dedi. İsrail lobilerinin ciddi bir politik baskı uyguladığını söyleyen Patel, “Karar polis sistemine girdi. Sınır birliklerine gönderildi. Ama bundan sonrasının ne olacağı bilinmiyor. İsrail lobisinin gelecekte neler yapabileceğini bilemiyoruz. En büyük engel gelecekte" ifadelerini kullandı.
Türkiye'de görülen Mavi Marmara davasına müşteki olarak gelen Ürdünlü Mavi Marmara yolcularından Hasan Abu Hamra (55), “Ürdün'deki sivil toplum kuruluşları Mavi Marmara'ya katılma kararı aldılar. Biz de bu kararla birlikte katıldık. Saldırıda uçakla ve gemilerle bize saldırdılar. Ateş açtılar, göz yaşartıcı bomba attılar. Bize saldırdılar ellerimizi ters kelepçe ile bağladılar. Bizi yere yatırıp, ayaklarıyla üzerimize bastılar. Tutuklanmalarını istiyoruz sorumluların. Çünkü onlar katiller, arkadaşlarımızı şehit ettiler. Bize işkence yaptılar. Biz sivil olarak gitmiştik. Elimizde silah yoktu ama onlar canice bize saldırdılar" şeklinde konuştu. Ürdün'den bir diğer katılımcı Kifah Amayreh (52), İsrail'İn saldırılarında elindeki damarların yırtıldığını ve 9 ay tedavi gördüğünü söyledi. Amayreh, “Bizim buradaki amacımız Gazze'deki ablukayı kırmaktı. Asıl hedefimiz buydu. Bu davalar ablukayı kırmazsa bir anlamı kalmaz. Kudüs'ü korumak, İslam davasını taşıyan tüm ülkelerin sorumluluğundadır" dedi.
