Türkiye ekonomisinin en büyük sorunu olan işsizlikte büyük mesafe aldıklarını söyleyen Sanayi Bakanı Ali Coşkun, bu konuda hükümete yöneltilen eleştirilerin haksız olduğunu söyledi. Sanayi Bakanı Ali Coşkun ile ekonomi ve siyaset gündemine ilişkin söyleşi yaptık. Coşkun, Cumhurbaşkanlığı siçimlerine ilişkin olarak geçmişte ANAP ya da DYP'nin yaşadığı sorunları AK Parti'nin yaşamayacağını kaydetti. Coşkun, “AK Parti sağlamdır. Eğer buna rağmen diğer partiler bizde bir şey olacağını zannediyorlarsa sevinsinler, daha iyi. Ama boşuna beklerler” dedi.
Bakan Coşkun'la sorularımıza şu cevapları verdi:
Fevkalede olumlu bir noktada görüyorum. Hele işbaşına geldiğimiz 2002'deki şartlarla karşılaştırıldığında Türk ekonomisi bugün o kötü tabloyla mukayese bile edilemeyecek bir başarı çizgisini yakaladı. Artık geleceğe güvenle bakabilen bir durumdayız.
Bunu yalnızca IMF politikalarına bağlamak gerçekleri gözardı etmektir. Seçimler öncesi ülkenin çözüm bekleyen sorumlarına yönelik projelerimizi hazırlamıştık. Acil eylem planımız zaten hazırdı ve hızla icraata başladık. Başarıyı başka bir adrese havale etmek bence siyasi kıskançlık ve gerçekleri gizleme çabasından başka bir şey değil.
Ben bu görüşe katılmıyorum. Çünkü bence bu konuda da epey mesafe aldık ve işsizliğin belini kırdık. İşsizlik oranı yüzde 10,3'lerden 9,1'e indi. Son dört yıl içinde 2 milyon 800 binin üzerinde vatandaşımız kayıtlı iş sahibi oldu. 1,5 milyon vatandaşımız da kayıt dışı iş sahibi oldu, dolayısıyla işsizliğin beli kırıldı. Örneğin sadece sanayide 2003-2006 arasında çalışanların sayısı 641 bin kişi arttı. İstihdamın daha da artırılması ve gelir dağılımındaki adaletsizliği önlemek için 54 ile teşvik getirdik. Ve buralarda üretime geçen tesislerde 17 bin kişi istihdam edildi. Bunları herkesin görmesi lazım.
Zaten bakanlığımı en fazla başarılı bulduğum alanlardan birisi de OSB konusunda sergilediğimiz performanstır. Burada adeta sessiz bir devrim gerçekleştirdik ve bütün Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdık. 1962-2002 döneminde 65 OSB faaliyete geçmişken sadece 2003-2006 arasında faaliyete geçen OSB'lerin sayısı 29'dur. 2007'de ise 13 OSB daha geliyor.
Bu işletmeler adeta mikro holdinglerdir. Bulunduklara şehirlerde istihdamı ve yatırımı artırdıkları gibi büyük şehirlere göçü de engellemede büyük bir önemleri var. Çarpık yapılaşmamın da önlenmesi yolunda ayrı bir fonksiyonları var. Oralarda kalkınmayı sağlamadan Türk ekonomisini gelişmiş batı ülkelerindeki standartlara ulaştıramazsınız. Kalkınma topyekün bütün ülkede gerçekleşmeli. Sadece sanayi şehirlerinde kalkınarak gelir adaletini sağlayamazsınız. Zaten işsizliğin kırılmasın da büyük bir fonksiyon üstlendiler.
Olmaz mı! Tabi var. Ama aslında talepleri diğer sanayicilerden farklı değil. Üzerlerindeki vergi yükü, zorunlu istihdam, kreş açma ve hukukçu bulundurma zorunluluğu, işçilerin SSK primleri ve kıdem tazminatlarının yüksekliği gibi sorunlar. Yani devletin sosyal güvenliği sağlama konusunun özel sektörü yüklediği problemler. Bence de bunlar sanayiciye büyük bir yük getiriyor. Bunları arındırmadan küçük ve orta ölçekli işletmeleri büyütemeyiz.
Bakanlık olarak ilgili çalışmayı yaptık, Başbakan da ilgili bakanlıkları uyardı. Onlar da kendi görev alanlarıyla ilgili çalışmaları yürütüyor. Çalışma Bakanlığı heralde 15 gün içinde yürütülen çalışmaları bize getirir gerekli düzenmeleri yaparız.