Son yıllarda aldığı göçlerle nüfus olarak dünyanın sayılı büyük kentleri arasına giren İstanbul, Afrika'nın çeşitli ülkelerinden gelen gençler için yeni ekmek kapısı haline geldi. Kendi ülkelerinde iş imkanları bulamayan Afrikalı gençler, yurtdışına çıkarak geçimlerini sağlamaya çalışıyorlar. Bütün semtlerde ama özellikle Aksaray, Eminönü ve Beyoğlu civarında onlara rastlamak mümkün.Yaşları 20 ile 25 arasında değişiyor. Kendi ulusal kahramanları Kunta Kinte'yi sembolize ettiğine inandıkları el yapımı heykelcikleri satıyorlar yere serdikleri tezgahlarda. Karşılığında ise tekstil malları alarak ülkelerine dönüyorlar.
Modou Chium 25 yaşında. Üç ay önce gelmiş İstanbul'a. Kendi ülkesinde büyük bir otelde çalışıyormuş daha önce. Bir arkadaşından duymuş İstanbul'u. Sadece İstanbul'a değil birçok ülkeye gidiyor Modou. ABD, İtalya, İspanya ve birçok Avrupa ülkesine... Aksaray'da arkadaşları ile birlikte bir otelde kalıyor. Ailesi hâlâ Gambia'da. İki arkadaş Ömer ile Muhammed tezgahlarını Eminönü'nde yol kenarında bir yere kurmuşlar. Onlar da Gambialı. İkisinin köyleri birbirine 40 km uzaklıkta. Burada bir rastlantı sonucu karşılaşarak, arkadaş olmuşlar. Arkadaşının önerisi üzerine Türkiye'ye gelen Muhammed'in sattığı heykelleri ülkelerinde kendileri imal ediyorlar.
Pazarlık yaparken sadece fiyatları söylüyorlarmış. "Bir de zabıtalar var" diyor Ömer. "Ama onlara kızmıyorum çünkü onlar da ekmeklerinin peşinde" diye sözlerini sürdürüyor. Heykelleri gösterip "Bunlar bizim kendi el emeğimiz" diyor gururla. Ve heykellerin hikayesini anlatmaya başlıyor: "Gambia'da küçük bir ada vardır. Kunta Kinte o adadandır. 17. yüzyılda yaşamış. Köle ticaretine karşı ilk isyanı başlatmış. Bu yüzden de Afrikalılar arasında değer verilen biridir. Bu heykellerin hepsi o adada bulunan canlıların tasviridir. Bu yüzden Kunta Kinte ailesinin birer üyesi olarak kabul edilir" ------- Geri OKU ------------------
