|

Küresel sistem sorun üretiyor: Yolculuk böyle devam edemez

Antalya Diplomasi Forumu’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM Güvenlik Konseyi başta olmak üzere küresel sistemin üzerine inşa edildiği ana yapıların mevcut halleriyle çözümün değil sorunun bir parçası olduğunu söyledi. Erdoğan şu mesajı verdi: İki kutuplu dünya tasavvurunun bize dayattığı bu kurumsal yapılarla 21. yüzyıldaki yolculuğumuzu devam ettiremeyiz. Türkiye olarak ‘Dünya beşten büyüktür’ sancağı altında yürüttüğümüz mücadelenin gayesi eskinin yüklerinden kurtularak yeniyi kucaklamak.

00:00 - 19/06/2021 Cumartesi
Güncelleme: 02:31 - 19/06/2021 Cumartesi
Yeni Şafak
Cumhurbaşkanı Erdoğan
Cumhurbaşkanı Erdoğan

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Antalya Diplomasi Forumu’nda yaptığı konuşmada salgın, aşı çalışmaları ve terörle mücadeleye ilişkin önemli mesajlar verdi:

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi başta olmak üzere küresel sistemin üzerine inşa edildiği ana yapılar mevcut halleriyle çözümün değil sorunun bir parçası oldu. İki kutuplu dünya tasavvurunun bize dayattığı bu kurumsal yapılarla 21. yüzyıldaki yolculuğumuzu devam ettiremeyiz.
Türkiye olarak ‘Dünya beşten büyüktür’ sancağı altında yürüttüğümüz mücadelenin gayesi eskinin yüklerinden kurtularak yeniyi kucaklamaktır.

5 ÜLKENİN İNSAFINA BIRAKILAMAZ

  • Yaklaşık 8 milyar insanın kaderinin BMGK daimi üyesi 5 ülkenin insafına bırakılamaz.
    190 ülkeye kaderleriyle ilgili söz hakkı tanımayan bir sistem adalet üretemez. Reform taleplerini dile getiren ülkeleri dışlamaya, susturmaya yönelik gizli-açık baskılar da oluyor.
    Türkiye ile ilgili son dönemde sık sık tedavüle konulan eksen tartışmaları, bu hazımsızlığın işaretidir.

İLK ÜLKE BİZ OLDUK

Komşumuz Suriye’de halkın iradesini yansıtacak bir siyasi çözümün bulunması için var gücümüzle çalıştık.
Yaklaşık 10 yıldır 4 milyona yakın Suriyeli kardeşimizi ülkemizde misafir ediyoruz. Sınırımızın hemen ötesinde, zor şartlarda hayata tutunmaya çalışan 5 milyonu aşkın mazluma da yardım elini uzatıyoruz.
Suriye’de faaliyet gösteren PKK, PYD, YPG ve DEAŞ gibi terör örgütlerine karşı sahada varlık gösteren ilk ülke biz olduk.

DESTEK GÖREMEDİK

  • Suriye’nin yabancı terörist savaşçılar için bir eğitim ve barınma kampına dönüşmesine müsaade etmedik.
    DEAŞ’ın Suriye’deki varlığına büyük ölçüde son vererek ülkemizde birlikte Avrupa ve dünyanın güvenliğine de katkı sağladık. Şu an itibarıyla DEAŞ’ın 4 bin 500 mensubunu etkisiz hale getirdik.
    Gerek terör örgütleriyle mücadelede gerekse Suriye’yi istikrarlılaştırma çabalarında uluslararası toplumdan beklediğimiz desteği alamadık.

TERÖRLE MÜCADELE HERKESİN GÖREVİDİR

Türkiye’de sivilleri katleden caniler, siyasi sığınmacı statüsü verilerek yıllarca korunup kollanıp himaye edildi. DEAŞ ile mücadele kılıfı altında güney sınırımız boyunca bir terör devleti kurulmaya çalışıldı.
PKK’nın her yıl on milyonlarca avro haraç toplamasını engelleyecek birkaç göstermelik operasyon dışında hiçbir kararlı adım ne yazık ki atılmadı. Oysa terörün her türlüsüyle mücadele, dünyaya demokrasi ve hukuk dersi verenler başta olmak üzere herkesin görevidir.
Suriye’de barış ve istikrarın sağlanması sadece Türkiye’nin değil hepimizin sorumluluğudur.

Pergelin ayağı Türkiye’ye sabitlenecek

Türkiye’nin salgınla beraber vahim bir hal alan İslam düşmanlığı, yabancı karşıtlığı ve kültürel ırkçılıkla mücadelede en ön saflarda yer aldığını anımsatan Erdoğan şunları kaydetti:

  • “Yeniden Asya Girişimi’mizle Türk diplomasisinin ufkunu genişletirken kadim bağlarımızın olduğu Afrika ile iş birliğimizi her alanda ileriye taşıyoruz.
    Geçmişinde sömürgecilik utancı bulunmayan Türkiye, Afrika’nın zengin kültüründen ve birikimden istifade etmek istiyor. Salgın sebebiyle ertelemek zorunda kaldığımız 3. Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi’ne inşallah eylül ayında Türkiye’de ev sahipliği yapmayı arzu ediyoruz.
    Önümüzdeki dönemde, pergelin bir ayağını Türkiye’ye sabitleyip diğeri ile Afrika’dan Latin Amerika’ya Pasifik’ten Asya’ya kadar tüm coğrafyalara uzanarak iş birliğimizi her alanda daha da artırmayı ümit ediyoruz.”

Aşı milliyetçiliğine fırsat verilmemeli

Karşı karşıya olunan tehditlerin büyüklüğünün uluslararası planda dayanışma ve işbirliğini zaruri kıldığını belirten Erdoğan,
“Tropik adalardan Sibirya’ya kadar dünyanın en ücra yerlerini dahi etkileyen salgın karşısında iş birliği, yerini korumacı ve rekabetçi politikalara bıraktı. Milyarlarca insanın yükü sadece dayanışmayla hafifleyecekken, Afrikalı kardeşlerimiz, Asyalı, Latin Amerikalı dostlarımız, kaderlerine terk edildi. Salgının dünya ölçeğinde adaletsizlikleri keskinleştirdiğini, zenginle fakir arasındaki uçurumu daha da derinleştirdiğini görüyoruz. Bu süreçte Türkiye olarak ‘dost kötü günde çağrılmadan gidendir’ inancıyla dünyanın dört bir yanındaki dostlarımızın imdadına koşmaya çalıştık”
dedi. “Salgın döneminde yapılan hataların tekrar etmemesi için aşı milliyetçiliğine fırsat verilmemesi önemlidir” diyen Erdoğan, yıl sonundan önce bitirmeyi planladıkları yerli aşı çalışmalarını, insan odaklı evrensel bir yaklaşımla yürüttüklerine dikkati çekerek “Kullanıma hazır hale gelince yerli aşımızı inşallah tüm insanlıkla paylaşacağız” diye konuştu.

Teklifimiz hala geçerli

  • Erdoğan, birçok bölgede çözümsüzlüğün getirdiği sıkıntıların yaşandığını belirterek, “Bu yükü Kıbrıs meselesi bağlamında biz zaten yıllardır taşıyoruz.
    Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Cenevre’de sunduğu egemen eşitliğe dayalı, iki devletli çözüm önerisini destekliyoruz. Akdeniz’in bir barış, refah ve iş birliği alanı olmasını arzu ediyoruz. Tüm paydaşların katılacağı Doğu Akdeniz Konferansı önerimiz halen masadadır.
    Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarının cepheleşme yerine iş birliğine vesile olması bizlerin elindedir. Komşumuz Yunanistan’la son dönemde yakaladığımız ivmeden memnuniyet duyuyoruz. Müttefikimiz ABD ve Avrupa Birliği ile de olumlu çerçevesinde iş birliğimizi güçlendirmek istiyoruz” dedi.

Belirsizliklerin en fazla olduğu dönemi yaşıyoruz

  • Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Antalya Diplomasi Forumu’nun (ADF) açılışında yaptığı konuşmada, dünyanın ilk meclisi Patara’nın ev sahibi Antalya’da, önemli bir forumu gerçekleştirdiklerini söyledi. Bugün dünya siyasetinin yeni bir düşünce ekosistemine kavuştuğunu dile getiren Çavuşoğlu,
    “2019’da temelini attığımız forum, gözlerini zorlu ama umutlu bir dünyaya açıyor. Zor ile umut arasındaki köprüyü ise ortak düşünce ve ortak hareket oluşturacak”
    dedi. Çavuşoğlu devletler, milletler arası ilişkilerin en akışkan, en belirsiz dönemlerinden birinin yaşandığını belirterek,
    “Güç dengelerinde sürekli bir değişim var. Devletler iş birliği yanında bir rekabet hatta mücadele halinde. Güçlü bir türbülansta ayakta durmaya çalışan bir uluslararası sistemin çığlıklarını duyuyoruz”
    diye konuştu.

Emine Hanım’dan kahve ikramı

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Antalya Diplomasi Forumu’nda katılan liderlerin eşleriyle bir araya geldi. Türkiye’nin bütün çabasının Akdeniz’i bir barış denizi haline getirmek, bölgede istikrarı sağlamak olduğunu dile getiren Emine Erdoğan
, “Tüm dünyada ön yargılar kuvvetlenip ırkçılık yükselirken biz, sevginin dilini hakim kılmak istiyoruz. Dünyanın bu huzur iklimine ihtiyacı var. Bu da ancak etkin bir diplomasi ile mümkündür”
dedi. Teknolojinin yeni iletişim imkanları sunduğu bir çağın yaşandığını ancak bu çağa “gerçeklik ötesi” çağ da denildiğini aktaran Emine Erdoğan,
“Yalanın hızlı şekilde dolaşıma girdiği, algıları şekillendirdiği bu dönemde, hakikatin sözcüsü olmak en temel meselemiz olmalıdır”
değerlendirmesinde bulundu. Emine Erdoğan, lider eşlerine közde pişirilen geleneksel Türk kahvesi ikram etti. Programda Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun eşi Hülya Çavuşoğlu ile Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un eşi Pervin Ersoy da Emine Erdoğan’a eşlik etti.
#Antalya Diplomasi Forumu
#Recep Tayyip Erdoğan
#BM Güvenlik Konseyi
3 yıl önce