28 Şubat postmodern darbesinden sonra başörtülü vatandaşların yaşadığı hak kayıpları giderilmeye devam ediyor. Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) Başkanı Süleyman Arslan, devletin kamu kurum ve kuruluşlarından başörtüsü taktığı gerekçesiyle çıkarılan memurların hak kayıplarının giderilmesi ve onlarla helâlleşilmesi yolunda ciddi adımlar atıldığını söyledi. 28 Şubat sürecinde pek çok vatandaşın başörtüsü mağduriyeti yaşadığını hatırlatan Arslan, Yeni Şafak'a özel açıklamalarda bulundu.
28 ŞUBAT’IN İLK MANEVİ TAZMİNATI
28 Şubat mağduru öğretmen Melek Sima Yılmaz'ın Türkiye tarihinde ilk maddi ve manevi tazminat kazanan başörtüsü mağduru olduğunu anlatan Arslan, "Erzurum Anadolu İmam Hatip Lisesi'nde Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenliği yaparken, başörtüsü taktığı için hakkında disiplin soruşturmaları başlatıldı. 'İdeolojik ve siyasi amaçlarla çalıştığı kurumların huzur, sükun ve çalışma düzenini bozmak' isnadıyla devlet memurluğundan çıkarıldı" diye konuştu.
KARAR AİHM'DEN DÖNDÜ
O dönemdeki kararların Batı Çalışma Grubu talimatlarıyla verildiğini anlatan Arslan, "9. Kolordu Komutanlığı talimatıyla tüm kamu kurumlarında fişlemeler yapılarak o dönem müvekkilim olan Yılmaz hakkında da Erzurum Valiliğince disiplin soruşturması başlatılmıştı" dedi. Danıştay'ın onadığı meslekten çıkarma kararını 2005 yılında AİHM'e götürdüklerini belirten Arslan, "AİHM, yapılan yargılamanın adil olmadığına, silahların eşitliği ve çekişmeli yargı ilkelerinin ihlal edildiğine 2008 yılında hükmetti. Böylece yeniden yargılamanın önü açılmış oldu. Yerel mahkeme bu yapılan başvuruya yeniden olumsuz yanıt verse de Danıştay kararı doğru bulmadı. Danıştay'ın bozma kararı doğrultusunda idare mahkemesi de başörtüsünün memurluktan çıkarılma nedeni olamayacağına hükmetti.
25 BİN TL TAHSİL ETTİ
Görevinden uzaklaştırıldığı yıllara ilişkin yoksun kaldığı mali ve özlük haklarını ilk davanın açıldığı tarihten itibaren işletilecek yasal faizi ile tazmin ettirdi. Dava açarak 25 bin TL manevi tazminat kazandı ve tahsil etti" dedi.
Bu din ve vicdan hürriyeti ihlâliydi
Arslan, “Devlet mağdur vatandaşlarla helâlleşmeli. Çok hak kayıpları var. Devlet bunları sicil affıyla geri aldı ama kişiler disiplin suçu işlemişler ama devlet affetmiş gibi bir fiili durum oluştu. Hayır öyle değil, dini inançları dolayısıyla başını örttüğü için kimse görevinden uzaklaştırıl-mamalıydı. Bu bir din ve vicdan hürriyeti ihlâliydi. Devlet hak kayıplarını tamamıyla ödemeliydi. Mağdurları yeniden göreve başlattığı gibi, yoksun kaldığı hakları tazmin etmeli ve manevi tazminat da vermeliydi” dedi. Arslan bu karardan sonra Anayasa Mahkemesi’nin de bir hak ihlalini sona erdirdiğini belirterek, “Bireysel olarak Anayasa Mahkemesi’ne başvuran B.S. isimli bir vatandaş 20 bin TL tazminat almaya hak kazandı. Bu gelişme hak kayıplarının giderilmesi açısından çok önemli” ifadelerini kullandı.
Disiplin kılıfıyla ihraç
Hem çalışma hem de okuma hakkı elinden alınan insanların son dönemde haklarının geri alabilmesinin çok önemli bir gelişme olduğunu söyleyen 28 Şubat Kadın Platformu Başkanı Mine İpek, “2023 vizyonuna sahip irade, mağduriyet yaşadığı düşünülen her kesime hakların iadesi için büyük çaba gösteriyor. Bu anlamda gelişmeler elbette çok sevindirici fakat, hala hakların iadesi tam olarak mümkün olmadı. 28 Şubat döneminde başörtülü kızların bir kısmı bizzat başörtüsü sebep gösterilerek, bir kısmı da disiplinsizlik, devamsızlık kılıflarıyla okullarından uzaklaştırılıp atıldılar. Kendi dönemlerinde mezun olmaları engellenen kızlarımız, o dönem elde edebilecekleri tüm haklardan mahrum kaldı. Dönemin başörtüsü mağdurları olarak hiçbir zaman ayrıcalık talep etmedik. Biz kazanılmış haklarımızın iadesini talep ediyoruz” dedi.
