|

Mali krizden sonra sahtekârlık zorlaştı

Finansal krizden önce bankalarda 'sahtecilik kurumun içinde olmaz' görüşünün hakim olduğunu belirten SAS Orta Doğu Bölgesi Risk Bölüm Başkanı Klaus Kristensen, kriz sonrasında şirketlerin, iç denetimlerini arttıracak çözümler ürettiğini belirtti

00:00 - 23/11/2009 Pazartesi
Güncelleme: 21:48 - 22/11/2009 Pazar
Yeni Şafak
Mali krizden sonra sahtekârlık zorlaştı
Mali krizden sonra sahtekârlık zorlaştı

Kurumsal iş zekası ve analitik yazılımlar alanında faaliyet gösteren SAS'ın Orta Doğu Bölgesi Risk Bölüm Başkanı Klaus Kristensen, finansal krizden önce bankalarda 'sahtecilik kurumun içinde olmaz' görüşünün hakim olduğunu ancak, finansal kriz sonrasında bankaların ve şirketlerin, iç denetimlerini artıracak SAS çözümlerinin satışında artışlar olduğunu kaydetti. Kristensen, bankacılık, sigortacılık, telekomünikasyon, sağlık, ilaç, taşımacılık gibi çok farklı sektörlere çözümler sunduklarını belirterek, bankacılığın bunlar arasında en geniş yeri tuttuğuna dikkat çekti.

CİDDİYET VE TİTİZLİK ARTTI

2006 yılından bu yana risk pazarında bir hareketlenme izlediklerini ve bunun ivmesinin artarak devam edeceğini düşündüklerini vurgulayan Kristensen, Türkiye'de 'Basel II' uyumluluğu için hareketliliğin artacağını düşündüklerini ifade etti. Kriz dönemlerinde her türlü kaybı minimize etmek gerektiği için özellikle bankalarda kara para aklama ve sahtecilik konularında daha fazla ciddiyet ve titizlik gördüklerini belirten Kristensen, şu anda ABD'de sahteciliğe karşı başkanlık düzeyinde önlemler alındığına dikkati çekti.

PARA HAREKETİ İZLENİYOR

Klaus Kristensen, her şey iyi giderken insanların sahteciliğin farkına varmadığını, ancak krizin olduğu dönemlerde sahteciliğin, suistimalin ve kara para aklamanın daha çok izinin sürüldüğünü ve su yüzüne çıkartıldığını bildirdi. Kristensen, SAS ürünlerinin bir bankadaki milyonlarca hesap sahibinin para hareketlerini izlemeyi sağladığını ve hesaplarda anormal bir durum, çok büyük bir para çıkışı ya da çok sık tekrarlanan küçük transferler olup olmadığını takip ettiklerini bildirdi.

HİLELER HALEN GEÇERLİ

Kristensen, özellikle Amerika'da, kurumsal sahtekarlıkta ve sahtekarlık amacıyla açılan hesaplarda artış trendi gördüklerini dile getirerek, günümüzün yaygın dolandırıcılık yollarını şöyle anlattı: 'Kurum içi saldırılar ve ATM, market, restoran gibi kredi kartı kullanılan yerlerde kartın kendisini kopyalayan veya kart bilgilerini alan dolandırıcıların sayısı da her geçen gün artıyor.'


Finans kurumları şeffaflığa önem vermek zorunda

Klaus Kristensen, en etkin biçimde önlem alınabilmesi için finans kurumlarının şeffaflığa önem veren ve çeşitli gözetim seviyeleri olan sistemler yaratmaları gerektiğini belirterek, riski en aza indirmenin yolunun, müşteriyi aşamalı bir süreçle korumak olduğunu bildirdi. İlk aşamanın, hesap açılışı olduğunun altını çizen Kristensen, hesabın sahtekarlık için açılmış bir hesap olma ihtimalini analiz etmek için dış kaynaklardan gelen bilgi ve banka içindeki bilgiyi birlikte kullanmak gerektiğini kaydetti. Kristensen, ikinci aşamanın, risk ya da potansiyel sahtekârlık için işlemleri fonlar duyurulmadan derecelendirmek ve fonların bankayı onaysız terk etmesini önleyen sistemler kurmak olduğunu söyledi. Üçüncü aşamanın ise, genellikle iç sahtekarlık ya da para aklama olarak da bilinen, süregelen, az ve yavaş sahtekarlığı ortaya çıkarmak olduğunu dile getiren Klaus Kristensen, bankaların geriye dönük detaylı bilgi içeren ve çeşitli iş birimlerini entegre eden bir sisteme sahip olmasının, süregelen sahtekarlığı ortaya çıkarmak açısından kritik önem taşıdığına dikkati çekti. Kristensen, 'Kriz, birçok şirkete doğru Risk Yönetimi ve Risk Denetimi sistemlerine ihtiyaçlarının olduğunu açıkça gösterdi” dedi.



14 yıl önce