|

'Menderes gözlerimin içine bakarak iç çekti'

İmralı Cezaevi'nin eski Müdürü Ahmet Ziyaettin Acarol, Yeni Şafak'a konuştu: "Menderes'in yakasına orada bulunma sebebini taktım. 'Ölüm' yazıyordu. Gözlerime baktı ve derin bir iç çekti. Yüzü bitkin ve solgundu."

Yeni Şafak
01:00 - 24/02/2005 Thursday
Güncelleme: 14:51 - 27/05/2017 Saturday
Yeni Şafak
Arşiv
Arşiv
---------------------------------- manset -------------------------------------------
---------------------- manset ---------------------
  • MURAT PALAVAR, İSTANBUL


    İmralı Cezaevi'nin eski müdürü Ahmet Ziyaettin Acarol, 44 yıl sonra kamuoyunun bilmediği gerçekleri Yeni Şafak'a açıklarken "Bir tarih yeniden yazılacak" dedi. Başbakan Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan'ın infazlarında da bulunan Acarol, infaz anlarıyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Acarol, Menderes'le karşılaşmasını hiç unutmuyor:

    "Hücresine girdim, yakasına orada bulunma sebebini taktım. Bulunma sebebinde ölüm yazıyordu. Gözlerime baktı ve derin bir iç çekti. Bitkin ve solgundu."

    "Yüreğim parçalanıyordu"

    Acarol, Türk tarihine kara bir leke olarak geçen İmralı infazlarının bilinmeyenlerini bir bir sıraladı:

    "İnfaz kararını duyduğum zaman üzüldüm. Bir kere başından beri radyolardan davayı takip ettim. Devletimin bir görevdir, diye düşündüm. Üzüldüm, yüreğim parçalandı ama görevimi yaptım. Zamanında oy vermişim Menderes'e. O olayların yaşanması ve infazının benim müdürü olduğum cezaevinde olması daha da üzdü beni."

    "Fidanlık diye mezar kazdık"

    "İstanbul Savcılığı'ndan telsizle emir geldi. İnfazların İmralı'da yapılacağı ve bir heyetin geleceği bildirildi. O emri bir ben bir de cezaevi savcısı biliyorduk. Dava devam ediyordu 1,5 ay önce mezarları kazmaya başladık. O yıl zeytin fidanları çukurları adı altında aslında mezar kazdık. Zeytin fidanı çukuru kazıyoruz diye mezar kazdık. Heyet-i Askeriye'ye cephane sandığı adı altında günlerce tabut yaptık. Hükümlü de cephane sandığı yapıyorum zannediyordu. Futbol sahasını düzenleyeceğiz de kale direği yapacağız diye, cep halay yaptık. Marangozhanede onlar gendirildi. Mobilyacı da para kazandı."

    İmamlar "münazaraya" geldiklerini zannetti

    "Ardından infazda görevli hocalar İmralı'ya geldiler. Adamcağızlar niçin geldiklerini dahi bilmiyorlardı. Hocalara diyorlardı ki, Pakistan'dan bir heyet gelecek din konusunda münazara yapılacak orada görevlendirildiniz. Duruşma devam ederken Milli Birlik Komitesi'nden seçilmiş kişiler gelip İmralı'da denetim yaptı. Nereye ne yapabiliriz, nereyi emniyet muhafaza altına alabiliriz; hükümlüyü nasıl çıkartırız. Her şey planlandı. İmralı seçildi."

    İnfazın kurbanları İmralı'da

    "Dosya geldi. Ankara'ya özel uçakla gidildi. Milli Birlik Komitesi, kararın çıkmış şeklini değiştirmek suretiyle 3'ünü idam olarak onayladı. Gerisini de müebbede çevirdi. İnfaz yapıldı 15 gün-20 gün bizde kaldılar. Bir gece vakti yine geldikleri gibi geri kalan bakiye Kayseri Cezaevi'ne nakledilmek üzere dağıtıldılar."

    Acarol, Ordu Hava Foto Film Merkezi tarafından çekilen infaza ilişkin bütün fotoğrafların Milliyet gazetesine bin lira veya 5 bin liraya satıldığını söyledi.

    "Mezar yerlerini karıştırdılar"

    Acarol, Menderes'in Fatin Rüştü Zorlu'nun mezarında yattığını açıkladı. Acarol iddiasını, şu sözlerle açıkladı:

    "Resmi törenle cenazeler İmralı'dan Topkapı'ya getirildi. Mezarlar getirildi; Ama iddia ediyorum yanlış yere gömüldüler. Menderes orada gösterilen yerde yatmıyor. Fatin Rüştü yazan mezarda yatıyor. Fatin Rüştü'de Menderes yazan mezarda yatıyor. Nakil yapılırken İstanbul'daydım. Bir kere gelip benim görüşümü almadılar."

    "YAFTALAR HÂLÂ BENDE"

    Menderes ve arkadaşlarının "Ölüm Yaftaları" (İdamın gerekçesini anlatan ve idam sırasında merhumların boynuna takılan belge) hâlâ İmralı Müdürü Ahmet Ziyaettin Acarol'un evinde bulunuyor. Acarol'da öldüklerine, asıldıklarına, mezarın yerine götürüldüğüne dair tutulan zabıtlar da bulunuyor.

    Menderes, "siz ayaktayken nasıl oturabilirim" dedi

    Ziyaettin Acarol, Menderes'in İmralı'ya gelişini şöyle anlatıyor: "17 Eylül'de saat 12 sularında cezaevimize geldi. Kapısında jandarma nöbet tutuyor, doktorlar muayene ediyorlardı. Hücresine girdim; hemen ayağa kalktı. O zaman düşündüm, koskoca bir başbakan, vatanın bağrına mührünü basmış bir insan içeri girdiğimde nasıl ayağa kalkar, diye. İmralı Cezaevi'nin müdürüyüm; 63 lira maaşım var. Başbakan ayağa kalkıyor. 'Niye kalkıyorsunuz lütfen oturun', dedim. 'Siz ayaktayken nasıl oturabilirim', dedi. Sonra oturdu ve yakasına ilk orada bulunma sebebini taktım. Bulunma sebebinde ölüm yazıyordu. Gözlerime baktı ve derin bir iç çekti. Yüzü bitkin ve solgundu. Hasta olduğu ve acı çektiği açıkça görülebiliyordu."

    Acarol infaza giden süreci ise şöyle anlattı:

    "İnfaz için Menderes'in hücresine gittim. Hastalıktan yeni kalkmış, halsizdi. Gözlerinde korkuyu görebiliyordum. Zorlu içlerinde en metanetli olanıydı. Sanki ölüme gitmiyordu, seyahate gider gibiydi. Onun ölüm kartını yapıştırırken neşeliydi sanki ikinci bir hayata merhaba demek için davetiye almış gibiydi. Namazını kıldı. Kızına mektup yazdı. Sonra da infaza gitti. İnfaz sonrası cezaları müebbede çevrilen Menderes'in diğer arkadaşlarından 2 kişi Kur'an okumuş. Mani olmak isteyenler olmuş. 'Kimse karışmasın' diye uyarı yaptık. İdamdan sonra sehpaları kaldırdık. Cellat ve imamlar o gece gittiler. C-15- C-16 iki tane muhrip vardı; Kısa bir zamanda İmralı'yı boşalttılar."

    Celladı meyhaneden almışlar körkütük sarhoştu

    "Celladı getirdiler; celladın nasıl geldiği belli değil, nereye gittiği belli değil. Sarhoş bir şekilde almış getirmişler bana. Adam körkütük; meyhaneden kaldırmışlar onu. Kahve yaptırıyorum adamı ayıltmaya çalışıyoruz. Sonra adam farkına varıyor ve "burası neresi, ne oldu," demeye başlıyor. Cellat, gece yarısı askeriyenin kendisini alması ile şaşırmış. Vallahi günahsızım, belediye emir verdi onun için köpekleri zehirledim, demeye başlıyor. Meğerse o gün çalıştığı belediyeden aldığı emirle köpekleri zehirlemiş. Asker de bunu alınca İmralı'ya getirince,'Ben askeriyenin köpeklerini zehirlemişim demek ki', deyip kıvranıyordu. 'Alın götürün', dedim başgardiyana; O da gardiyana, 'sakın bizi Adnan Menderes'i asmak için getirmiş olmasınlar buraya', demiş. Gardiyan geldi; 'ayıldı ağabey böyle böyle söylüyor', dedi. Celladı yanıma çağırdım ve infazda görevli olduğunu söyledim. Urgan ve zeytinyağı gerektiğini söyledi temin ettik. Beşiktaş'ın meşhur bir cinayeti vardı. Faili Börekçi Ali, onu asan adam bu. Eski cellâtlardan. İşi biliyor yani."

    "Halk, yalnızca Adnan Menderes ve arkadaşlarının değil tümünün idam edileceğini zannediyordu. 3'ünün infazı olup diğerlerininki müebbede çevrilince; o gece sabaha kadar ve ertesi gün infazın yapıldığı saatlerden sonra hava kuvvetlerine ait jetler, İmralı'ya dalış yapıp uçtular. Protesto gösterisi yaptılar, niye bunlar müebbede çevrildi; idam edilmedi, diye. Çok korktuk".


    ----------------- imza------------------

    ----------------- imza------------------



  • #Arşiv
    #Yeni Şafak Arşiv
    19 years ago