|

"Sadece 'biz' varız şu çivisi çıkmış dünyada"

Yeni Şafak yazarlarının Türkiye ve dünyadaki gündeme dair analizlerini sizler için özetledik... Yusuf Kaplan köşesinde 'eğer İslâm’ı kaybedersek, sadece biz değil, bütün insanlık kaybeder' uyarısında bulundu. Hayrettin Karaman, Hasan Öztürk, Merve Şebnem Oruç ve Abdullah Muradoğlu da gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Yeni Şafak
09:24 - 6/08/2017 Pazar
Güncelleme: 09:39 - 6/08/2017 Pazar
Yeni Şafak
Merve Şebnem Oruç, Hayrettin Karaman, Yusuf Kaplan, Abdullah Muradoğlu, Hasan Öztürk
Merve Şebnem Oruç, Hayrettin Karaman, Yusuf Kaplan, Abdullah Muradoğlu, Hasan Öztürk

Yusuf Kaplan, Hayrettin Karaman, Hasan Öztürk, Merve Şebnem Oruç ve Abdullah Muradoğlu'nun yazılarının en dikkati çeken bölümleri:

Kaba güçle ayakta duruyor

Bu ülkede Müslümanlar iktidarda ama İslâm’ın hayatımızdan hızla çekildiği, ayağımızın altından kayıp gittiği gözleniyor…Ürpertici bu… Bunu, bu ürpertici gerçeği iktidardaki insanlar da -en azından bazıları da- görüyor, endişeleniyor ve nereye sürükleniyoruz böyle, diye soruyor… Eğer İslâm’ı kaybedersek, hiç bir şeyi kazanamayız… Eğer İslâm’ı kaybedersek, hiç bir şeyi koruyamaz ve insanlığın önünü açacak yeni bir dünya sunamayız insanlığa. Eğer İslâm’ı kaybedersek, bir Gazâlî, bir İbn Arabî, bir Yunus, bir Mevlânâ, bir Sinan, bir Itrî, bir Fatih veya Yavuz çıkaramayız… Eğer İslâm’ı kaybedersek, sadece biz kaybetmiş olmayız, bütün insanlık kaybeder… BATI ÇÖKERKEN…

Hayret ettim çünkü...

Perşembe günü çıkan 
 başını örten bayanların sigara içmelerinin edebe aykırılığını yazmıştım. Bu arada sigara içmenin erkek kadın herkese zararlı ve haram olduğunu da ifade etmiştim.Dini gerekçe ile başını örten bir hanımın herkesin gördüğü yerde sigara içtiğini görünce şöyle bir intibaa kapılıyorum da demiştim: “Sanki farklı olanlara şunu diyor: Siz benim başımı örttüğüme bakmayın, benden ümidinizi kesmeyin, sizinle paylaşacağım daha çok şeyim var”. Bu cümlenin aklımdan asla geçmeyen bir manaya (iffet gevşekliği manasına) çekildiğini yakınlarım bana söyleyince hem çok hayret ettim hem de çok üzüldüm. Üzüldüm çünkü istemeden birçok kimseyi üzmüşüm, onlardan helallik diliyorum. Hayret ettim çünkü: Dil ve mantık bu cümlenin öyle bir manaya çekilmesine engel olduğu halde niçin yazının bütünü bırakılıyor da kast etmediğim bir mana ele alınarak gürültü koparılıyor! Acaba maksat da bu mu; yani yazının asıl amacını gölgelemek mi?

Artık bunu yadırgamıyor

Yüksek Askeri Şura (YAŞ) toplantısı çarşamba günü 4 saat sürdü ve bitti. Eski teamüller yerle bir oldu. Artık yeni teamüllerden söz ediyoruz.Türkiye 15 yıllık Ak Parti iktidarında çok büyük tabuları yıktı. Ve o tabular yıkıldığında gördük ki “korkular” üzerine inşa edilmiş nice zamanları yaşamak zorunda kalmışız. Ak Parti iktidarı dedimse burada Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın liderliğinin altını çizmekte de yarar var. Çünkü, bazen test etti, bazen sabretti, bazen “isteseler de istemeseler de alışacaklar” diyerek direndi. Nihayetinde “normalleşme” olağanüstülükler bir bir aşılarak gerçekleşti. Bakın, başörtülü bakan var, milletvekili var, asker var, polis var… Ve kimse artık bunu yadırgamıyor.

Gülen’e bağlayan yegane kişi değildi

15 Temmuz darbe girişiminin ardında FETÖ’nün olduğuna dair Türkiye kamuoyunda hemen hiçbir şüphe yok. Son dönemde ‘kontrollü darbe’ iddiasına savrulan CHP cephesinde dahi bu konuda bir kabul var. Fakat bu gerçeği yurt dışına anlatmada ciddi bir sorunumuz var. Halihazırda FETÖ’ye kol kanat germede birbiriyle yarışan, yurt dışındaki faaliyetlerinin ve yapılanmalarının önünü açan, FETÖ liderini iade etme noktasında hiçbir adım atmayan Batı cephesine 15 Temmuz gerçeğini anlatmak, ispat etmek, zaten tam da bu nedenlerle önem arz ediyor. Nitekim tek meselemiz FETÖ tehdidini yurt içinde bertaraf etmek değil; dışarıdaki gücünü de kırmamız, Türkiye’ye karşı oluşturduğu mevcut tehdidi engellememiz ve yeni tehditler üretmesinin önüne geçmemiz gerekiyor.Darbenin Türk Silahlı Kuvvetleri içinde planlanıp uygulamaya alınmadığının, bizzat FETÖ lideri Fethullah Gülen’in emirleri ve organizasyonuyla gerçekleştiğinin en belirgin delilleri Sincan’da devam etmekte olan “Akıncı Üssü davası”nda yer alıyor. 

Priebus en sonunda istifa etti

Bir önceki yazımda ABD Başkanı Donald Trump’ı etkilemek amacıyla 
. Tekrar hatırlatalım, “Globalistler” NATO, Avrupa Birliğive Dünya Ticaret Örgütü gibi uluslar üstü birlik ve kurumlarla ABD’nin uluslararası ilişkilerini güçlendirmeyi savunurlarken,  “Ulusalcılar” ise ABD’nin dış ilişkilerini “Önce Amerika” söylemiyle değiştirip yeniden şekillendirmek istiyorlar.‘Globalistler’ ve ‘Ulusalcılar’ arasındaki amansız savaş, Beyaz Saray’ın bütün birimlerine sirayet etti. Trump Temmuz ayında İletişim Direktörlüğü'ne “Wall Street” finansçılarından Anthony Scramucci’yi getirdi. Kayıtlı bir “Demokrat Parti” bağışçısı olan Scramucci kısa süre öncesine kadar Trump aleyhinde çok sert tweetler kaleme alıyordu. Aniden Trump’çı olan Scramucci’nin atamasına Ulusalcı kanattan Baş Stratejist Steve Bannon, Beyaz Saray Genel Sekreteri Reince Priebus ve Basın Sözcüsü Sean Spicer itiraz ettiler. Spicer Basın sözcülüğü görevinden ayrıldı, arkasından kıdemli yardımcısı Michael Short da gitti.
#​Yusuf Kaplan
#Hayrettin Karaman
#Hasan Öztürk
#Merve Şebnem Oruç
#Abdullah Muradoğlu
7 yıl önce