DUA ETMEKTEN BAŞKA HİÇBİR ŞEY YAPAMIYORDUK
Çok şiddetli bir şekilde yağmurun yağdığını ancak ilk başlarda endişelenmediklerini anlatan Neslihan Özkan, “Yağmur çok yağdı, gece yağdı, gündüz yağdı. Islanan balkonumu temizledim. Hiç şüphelenmedim, böyle bir felaket olacağını aklımızın ucundan geçmezdi ki, çayın o kadar yükselmesi bizi korkuttu ama endişelenmedik. Torunumu ve eşim çayın videosunu çektiler, çayın çok yükseldiğini, taşımak üzere olduğunu söyledi. Selin ilk manzarası bile insanın aklını durduracak şekildeydi. Ben çığlık attım herkes kaostaydı. Üst kata çıktık ve evimizi su almaya başlamıştı. Üst kattaki kadın bizi sakinleştirdi ama onlar çıkamadılar. Herkes can derdindeydi, dua etmekten başka hiçbir şey yapamıyorduk. Üst katlarda iki saat durduk ama görünen manzara bize bunu söyledi. Köprüyü, kaldırımları, evin önünü kağıt gibi söküp söküp götürüyordu” dedi.
Emekli Astsubay tarafından kurulan halatla kurtulduklarını belirten Ahmet Özkan, “Binadan ayrıldıktan sonra 15 dakika içinde bina göçtü. Resmen gördük canlı canlı. Binayı göçerken gördük biz. Torun bağırıyor dede dede, beni kurtarın. Hanım bağırıyor bizi kurtarın. Ama kimse yok, arkada insanlar var ama resim çekiyorlar. Öbür gün sabah saatlerinde AKUT’un yanına gittik, bizi Tosya’dan Abana’ya oradan Bozkurt’a getirdi. Bozkurt’ta hiç durmadık. Otobüse bindik geldik İstanbul’a, o şekilde bırakıp geldik” şeklinde konuştu.
BİNANIN 1 METRE TEMELİ YOKTU