|

Balkan müziğinin gönüllü elçisi

Hasan Sevil, TRT Müzik’te hazırlayıp sunduğu 'Balkan Müziği' programıyla Balkanların bize kadar ulaşamayan müziklerine yer veriyor. Hem Balkanlar hem de diğer coğrafyalarla ilgili birçok projesi olan Balkan müziğinin gönüllü elçisi Sevil, kültürü aktarmanın tek yolunun anlatmaktan geçtiğini söylüyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 26/07/2015 Pazar
Güncelleme: 19:21 - 25/07/2015 Cumartesi
Yeni Şafak

Ciguli, Esma Redzepova, Kadriye Latifova, Kolektif İstanbul, Shantel, Dubioza Kolektiv… Ha bir de unutmadan İmam Baildi var. Bu isimler Balkan müziğini bize dinleten, sevdiren müzisyenlerin ve grupların isimleri. Bir de Balkanlar'dan buraya kadar gelemeyen, adını çok duymadığımız müzik türleri, müzisyenler var. O müzisyenleri ve müzikleri de bize Hasan Sevil TRT Müzik'te hazırlayıp sunduğu Balkan Müziği programıyla tanıştırıyor. Balkan ülkelerine ve kültürüne eskiden beri aşina olan Sevil, ilk seyahatini 2000 yılında yapıyor. Aradan geçen onca seneden sonra Balkan müziklerini bir televizyon programıyla insanlara sunan Sevil, “Türk televizyonlarında bu kültürle ilgili yapılan çok fazla program var. Benim kanaatim bunların derinleştirilmesi lazım. Bosna denince bir köprü, bir çeşme aklımıza gelmemeli. Çok daha yakından birbirimizi tanımalıyız. Çünkü kültürün bir tek yolu var anlatmak” diyor. Balkan müziğinin gönüllü elçisi Sevil'in hem Balkanlar hem de diğer coğrafyalarla ilgili birçok projesi var.



TEKKELERDE NEVRUZ


Sevil'in Balkan müziğine olan ilgisi tekkelerden ileri geliyor. Yıllar önce Nevruz'la alakalı bir programın seslendirmesini yapan Sevil, Nevruz'un oralarda tekkelerde kutlanan dini bir ritüel olduğunu söylüyor. Tekkelerle kurulan diyalog müziğe de yansımış. Farklı dillerde ilahiler dinleyen Sevil, bu vesileyle kendini Balkan müziklerinin içinde bulmuş. Bulgaristan, Yunanistan, Arnavutluk, Makedonya, Kosova, Sırbistan, Hırvatistan, Romanya, Moldovya gibi farklı coğrafyalarda müzisyenlerle bir araya gelip çekimler yapmış.



BALKAN MÜZİĞİ DENİNCE


Balkan müziği denince aklımıza Boşnaklar ve Arnavutlar geliyor. Bir de oralarda yaşayan Osmanlı bakiyesi insanlar var. Türkçe konuşanlar da var. Sevil, “Madem Balkan müziği programı yapıyoruz sadece Rumeli'de söylenen bizim müziğimizden ibaret olmasın dedik. Boşnakların, Sırpların, Makedonların kendilerine has bir müziği var. Bu millet neyi nasıl okuyor onu araştırdık. Balkan müziği sadece bir tek yerden alınmış bir örnekleme değil” diyor. Bu programın önemli özelliklerinden biri de bir yörenin müziğini o müziği en iyi şekilde icra eden kişilerle kaydediliyor olması.



TÜRLER FARKLI


Boşnakların kendilerine özgü 'sevdalinka' dedikleri şarkılar var. Fevkalade güzel bir müzik türü. Programda 'sevdalinka'lar Bosna'nın değerli sanatçıları Alma Subasic ve Mahir Latif gibi isimlere okutuluyor. Bunun dışında Bulgaristan, Makedonya ve Sırbistan'da icra edilen bir müzik türü daha var. Buna da Stari Gradski (eski şehir müzikleri) deniliyor. 100 yıllık bir ömrü var. Hala bu geleneği devam ettiren insanlar var. Programın en önemli özelliklerinden biri de kayıt yapılan mekanların tarihi yapısı. Kayıtlar stüdyolar yerine doğal ortamlarda, açık alanlarda, dini tarihi mekanlarda, yollarda yapılıyor.



KOSOVA'DA TÜRK MUSİKİSİ


Kosova'daki Türk musikisi oradaki çok iyi iki dernek tarafından devam ettiriliyor. Buraya TİKA yardımları var ve bu yardımlar sadece oradaki tarihi yapılarımızı yaşatmakla kalmıyor var olan kültürü de yaşatıyor. Sevil, buralarda Türk musikisinin profesyonelce icra edildiğini büyük bir sevinçle söylüyor. Anadolu'ya ait şarkılar, türküler icra ederken genelde dili güncel dile uyarlarız. Ancak Sevil, kayıt yapacakları zaman müzisyenlerden özellikle rica etmiş, orada okunduğu şekliyle okusunlar diye. Yerel okunuş tarzıyla seçtikleri müziklerin tamamının bestesi de güftesi de orada yapılmış. Bunların bir kısmının da derleme olduğunu kaydeden Sevil, “Oradaki musiki kültürümüzün bir parçası, yok olup gitmesin” diyor. Balkan Müziği programı her Cumartesi saat 16.45'te TRT Müzik'te yayınlanıyor



Beni en çok Goralılar şaşırttı


Balkanlar'da Sevil'e çok ilginç gelen yer Gora olmuş. “Goralı diye bir millet var. Sadece Cem Yılmaz'ın esprili filminden veya sandviçten aklımızda kalmasın” diyor Sevil. Goralılar, Kosova'nın dağlık bölgelerinde yaşıyor, Goran dili diye kendilerine ait bir dil konuşuyorlar. Müslüman bir topluluk ve bunların müzikleri de var. Bu müzikler de kayıt altına alınmış. Kayıt bittikten sonra topluluk kendilerince bir şeyler çalmaya başlamış. Hatta Çanakkale Türküsü'nü çalmışlar. Siyasi sınırlar kültürel sınırları etkilemiyor. Müzik tamamen insanların beğeni ve duyguları ile alakalı olduğu için dışarıdan müdahaleyi de kabul etmiyor. İşte Çanakkale Türküsü aradan yüzyıl geçmiş ama orada üçüncü bir dilde söyleniyor. Bu kültürel birlikteliği gösteriyor.



Bize daha yakın


Balkanlar'da icra edilen müziklerin bizim kültürümüzle nasıl bir bağı vardı acaba? Benzerlikler mi daha fazlaydı yoksa ayrılıklar mı? Sevil de bu soruları kendisine ve tanıştığı müzisyenlere sıklıkla sorduğunu itiraf ediyor. Sevil gözlemlerini bizlere şöyle anlatıyor: “Türk musikisine oldukça yakın bir noktada duruyorlar. Tabii kendi nevi şahsına münhasır tarafları da var. Yüzyıllarca birlikte yaşamış bir coğrafyadan bahsediyoruz. Ud, klarnet, kanun, tambur, keman, ney bütün bunların olduğu yerde müziğin başka olması düşünülemez. Bir Macar müziğinde de Türk müziğinden bir şey var. Kültür hem etkileyicidir hem etkilenendir. Ama en yakın durduğu yer bizim taraf.”


#Hasan Sevil
#Balkan Müziği
#Bosna
#Kolektif İstanbul
#Shantel
#Dubioza Kolektiv
9 yıl önce