|

Başarılı yayıncılığın sesi Londra’dan duyuldu

Bu yıl Londra Kitap Fuarı’nın Mükemmellik Ödüllerinde En İyi Çocuk & Gençlik Yayıncısı Kategorisinde “Shortlist”e giren ilk Türk yayınevi 48 yıldır çocuk yayıncılığı alanında yerli ve milli eserler basan Damla Yayınevi oldu. Damla Yayınevinin sahibi Hüseyin Doğru,” Ülkemizin her alanda gösterdiği gelişmelerin ve başarıların yayıncılık sektöründe de gerçekleşiyor olması işimizi doğru yapmamız açısından bizlerin sorumluluğunu daha da artırıyor” diyerek uluslararası başarının getirdiği sorumluluğa dikkat çekti.

Ayşe Olgun
01:00 - 24/04/2022 الأحد
Güncelleme: 00:02 - 23/04/2022 السبت
Yeni Şafak
Londra Kitap Fuarı
Londra Kitap Fuarı
Türkiye’nin en köklü çocuk yayıncılarından olan Damla Yayınevi geçtiğimiz haftalarda dünyanın sayılı kitap fuarlarından biri olan Londra Kitap Fuarı’nda En İyi Çocuk ve Gençlik Yayıncısı kategorisinde kısa listeye girdi. İlk kez Türk bir yayınevinin bu listeye girmesi sevindiriciydi. Damla YAyınevi’nin sahibi Hüseyin Doğru ile baba mesleği olan çocuk yayıncılığını konuştuk. Yaklaşık yarım asırdır Cağaloğlu’nda yayıncılığı babasından devralarak devam eden Doğru sorularımızı cevapladı.
- Londra’da bu yıl kitap fuarında En İyi Çocuk ve Gençlik Yayıncısı kategorisinde kısa listeye girdiniz. Bu başvuruyu nasıl yaptınız? Listeye girmek sizin ve ülkemiz için için ne anlama geliyor?

Londra Kitap Fuarı otoriteleri 4 Mart 2022’de dört kıtada on altı ülkenin temsil edildiği Uluslararası Mükemmellik Ödülleri 2022’nin kısa listelerini açıkladı. Bu yıl dokuzuncusu verilecek olan Uluslararası Mükemmellik Ödülleri, sekiz kategoride yayıncıların başarılarını ödüllendirerek, dünyanın dört bir yanından tutku, yaratıcılık ve ustalık sergileyen bu kuruluşları ve bireyleri desteklemeye devam ediyor. Her ödül kategorisi için kısa listenin belirlenmesi ise o sektördeki uzmanlardan oluşan bir jüri heyeti tarafından seçiliyor. Biz de ülkemizin 48 yıllık kültür değerlerini taşıyan yayın kuruluşu olarak Damla Yayınevi’nin kuruluş amaçlarını ve yayınlarını tanıtan bir dosya ile bu ödüle müracaat ettik. Bazı kitaplarımızın İngilizce nüshalarını da dosyamıza ekledik. Gerek illüstrasyon gerekse sayfa ve kapak tasarımı olarak kitapların incelendiğini biliyorduk.

Öncelikle başvurular alınmaya başlandığında başvuru yapılacak kategoriyi seçmek gerekiyordu. Biz de en güçlü olduğumuza inandığımız alandan çocuk ve gençlik yayıncılığı alanında başvurmaya karar verdik. Başvuru esnasında sorulan “Neden sizi seçmeliyiz” sorusuna verdiğimiz cevap sizlerin sorusunun da cevabı niteliğinde olacaktır: Çocuk ve Gençlik Yayınlarında edindiğimiz eğitimci, eğlendirici ve geliştirici misyon bizleri üst liglere taşımıştır. Bilim Kurgu ve Bilim Kültür gibi yayın kategorileriyle gençlerimizin hayal gücünü geliştirmek, pandemi sürecinde önemini daha iyi anladığımız hijyen ve kişisel temizliği vurgulamak, modern dünyanın gençlerimize dayattığı tabuları yıkacak düzeyde etkileyici yayınlarımızın olduğuna inanıyoruz. Söz konusu kategorideki eserlerimizin 20’den fazla dile çevrilmesi de bunun en büyük göstergesidir.

48 YILDA 3 BİNDEN FAZLA YAYINA İMZA ATTIK

1974 yılından bu yana çocuk ve gençlik alanında 3000’den fazla yayına imza atan ve hali hazırda 300’den fazla eseri 20’den fazla dile çevrilmiş olan Damla Yayınevi’nin sahip olduğu bu başarının bağımsız uluslararası bir kuruluş tarafından da tasdik edilmesi bizi ayrıca gururlandırmıştır. Ülkemizin her alanda gösterdiği gelişmelerin ve başarıların yayıncılık sektöründe de gerçekleşiyor olması işimizi doğru yapmamız açısından bizlerin sorumluluğunu arttırmaktadır. Kitap endüstrisi denilince dünyada birinci sırada gelen Londra Kitap Fuarı Otoritelerince bir Türk Yayınevi’nin bu ödüle layık görülmesi ülkemiz yayıncılığının dünyaya açılımı açısından çok önemli bir gelişmedir.

YERLİ VE MİLLİ YAZARLARLA YOLA ÇIKTIK

- Çocuk ve gençlik yayıncılığı yapan yayınevinizde ikinci kuşak yayıncısınız. Çocuk yayınlarının çok da önde olmadığı bir dönemde böyle bir yayınevi nasıl bir düşünce ile kuruldu?

Damla Yayınevi “tevazu” anlamına gelen “Damla” ismi verilerek 1974 yılında kuruldu. Çocuk yayıncılığını ana segment olarak belirleyen Türkiye’deki ilk yayınevi oldu. Öncelikle kültür çevrelerinde, okullarda, kitabevlerinde bir anket düzenlendi. Anket neticesinde yayınlanması talep edilen yerli ve milli çocuk kitaplarının yayınına başlandı.

Milli ve manevi değerlerimizi önceleyen ve kültür bakımından yetişmiş gençler yetiştirilmesi hedef alındı. O dönemde bazı yetişkin kültür kitabı çıkaran yayınevlerinin çocuk kitapları da vardı, ama bunlar bir yan alan olarak çocuk kitapları serisi şeklinde yayınlıyorlardı. Peyami Safa’nın Amerika’da bir Türk Çocuğu kitabı ilk yayınladığımız kitap oldu. Daha sonra Kemalettin Tuğcu, Ömer Seyfettin gibi yerli ve milli yazarlar alanında devam etti. O dönemde Teksas - Zagor gibi batı kaynaklı kitaplar yoğunlukla okunuyordu ve bunun bir alternatifi yoktu. Biz buna da bir alternatif olmak üzere Çotakan serisini çıkarttık. Çotakan orta Asya’da bir Türk kahramanı idi ve zorluklarla ve özellikle Çinlilerle mücadele ediyordu. Buna benzer yerli ve milli pek çok esere imza attık. Örneğin Evliya Çelebi’nin seyahatnamesi var ama Evliya Çelebi’nin bir çocuk kitabı yoktu. İlkokul seviyesinde toplam 30 kitap Evliya Çelebi’nin maceraları kitaplarını yayınladık. Ayrıca 10 kitaplık Piri Reis’in Maceraları kitaplarını da yayınladık. O dönemde yayınlanan kitaplarımız arasında Nurettin Gülden’in Gül Baba isimli bir kitabımız da vardı. Geçtiğimiz günlerde Macaristan’da Gül Baba’nın türbesinde yapılan resmi tören esnasında Kütüphaneler Yayımlar Genel Müdürümüz Ali Odabaş bey beni aradı. Türbede sergilenen özel eşyalar arasında “Gül Baba” isimli Damla Yayınevi’nin 1974 yılında bastığı kitabı da görmüş ve fotoğrafını çekip bize göndermişti. Tam 48 yıl sonra gelen bu fotoğraf bizim ne kadar doğru bir yayıncılık kararı verdiğimizin bir göstergesi olarak karşımıza çıktı, iftihar ettik.

- Bugün ülkemizde çocuk yayıncılığı alanında önemli işler yapılıyor. Çocuk yayıncılığı sizce özellikle neden muhafazakar yayınevlerinin çok geç girdiği bir alan oldu?

Çocuk yayıncılığında son yıllarda gerçekten çok önemli işler yapılıyor. Yani hem içerik kalitesinin hem de teknik kalitenin dünya standartlarında olmasını kastediyoruz. Bunun en önemli nedeni 1993 yılından itibaren Türkiye’den Frankfurt’a giden pek çok Türk yayınevinin dünya kalitesini oradan öğrenmesi ve Türkiye’ye getirmesi ile kalite seviyesi yükseldi. Önceleri yalnızca yurt dışından telif ile kitap alıyorduk. Bu çok kolay bir yayıncılıktı. Tercüme et ve bas. Batının kültürel değerlerini transfer etmede sakınca görmeyenler bu kolay yayıncılığı yapıyorlardı. Ancak bizim gibi kültürel değerler konusunda hassasiyeti olanlar için durum zordu. Her kitabın çocuğun gönlünde bir tohum olacağının şuurundayız. Bu nedenle yurt dışında telif alırken hassas davrandık ve ardından kendi içeriğimizi dünya kalitesinde edisyon, illüstrasyon ve baskı teknikleri ile sunmaya başladık.

2006 yılından itibaren Türkiye Basın Yayın Meslek Birliği’nin girişimleri ile başlatılan Frankfurt Kitap Fuarındaki telif hamlesi ve daha sonra İstanbul Publishing Fellowship Programıyla devam eden Türk Edebiyatı’nın teliflerinin yurtdışına satılması hamlesi oldukça güzel meyveler verdi. Kültür Bakanlığı’nın Türk Edebiyatı’nın Dünyaya Açılımı Projesi anlamına gelen TEDA tercüme destekleri sayesinde bugün Türkiye en çok katılımcısı olan Telif programları arasında ilk beşe girmiş durumdadır. Bu yıl 7. Düzenlenen İstanbul Publishing Fellowship Programına 72 ülkeden 555 yabancı yayıncı katıldı.

- Yayıncılıkta Ömer Seyfettin, Peyami Safa, Kemalettin Tuğcu gibi yazarların kitaplarını çocuklar sizin yayınevinizin bastığı kitaplarla okudu. Bu yazarları Türk okurlarına sevdiren bir yayınevi olarak neler söylersiniz?

Yetişkin kitapları ile çocuk kitapları arasında çok önemli bir fark vardır. Yetişkin kitaplarını okuyanlar önceden edindikleri bilgiler ile okudukları kitabı yargılarlar. Doğru ve yanlış ayırımını yapabilirler. Fakat çocuk kitabı öyle değil. Çocuk belki de hayatında ilk kez okuduğu konuları benimser ve ruhunda bir tohum oluşturur. Bu dönemde ne kadar rafine bilgi verilirse o çocuğun kendi öz kültürünü sahiplenmesi ve milli benliğinin oluşması o kadar mümkün olur. Bu nedenle sorumluluğu yüksek hassas bir durumdayız.

Bu nedenle bizler önce Ömer Seyfettin’in milli hissiyatını, Peyami Safa’nın Türkçe dil zevkini ve Kemalettin Tuğcu’nun topluma karşı empatisi yüksek hassas duygularını çocuklarımıza vermek istedik. Onları Prof. Dr. Yaşar Kandemir’in dinimizi çocukların seviyesinde anlatan pedogojisi yüksek “Dinim Serisi” ile tanıştırdık. Bu kitaplar hem Talim Terbiye Kurulu tarafından hem de Diyanet tarafından onaylanınca bütün Türkiye’de okunmaya başlandı.

O dönemde okullara bir kitabın girebilmesi için yalnızca Talim Terbiye Kurulu onayı gerekiyordu. Bu alanda ilk defa talim terbiye kurulu onayı alan çocuk kitapları olduğu için bütün Türkiye’de okundu. Çok çok faydalı olduğunu düşünüyorum o dönemde.

Daha sonra pek çok yayınevi bu alana girmeye teşebbüs etti. Kimisi başarılı oldu kimisi başarılı olamadı. Sebebi aslında çocuk yayıncılığının çok zor bir alan olmasıdır. Çocuk yayıncılığının kolay bir alan olduğu algısı çok yanlıştır. Çünkü çok özel bir alandır. Resminden yazısına fontuna rengine cildine kağıdına kadar çok önem verilmesi gereken özel bir alandır. Bu konuda ihtisas sahibi olan editörlerin elinden titizlikle geçmesi gerekir. Yazarlar, editörler, reaktörler ve pedagojik inceleme bu konuda çok ön plana çıkmaktadır.

Çocuk yayıncılıkta dil çok önemli

- Bir de çocuk kitaplarında dil sorunu var. Bir çocuk kitabında olması gereken Türkçe seviyesi nasıl olmalıdır?

En önemli konulardan biri de “dil” konusudur. Türkçenin bugün çok sığ bir dil hâlinde konuşuluyor olmasında biz yayıncıların da önemli bir eksikliği olduğunu düşünüyorum. Çünkü çoğu çocuk yayıncısı bu kelimeyi çocuk anlamaz diye diye güzel Türkçemizin pek çok kelimesini kitaplardan çıkartarak daha basit ve sığ kelimelerle yer değiştirmişlerdir. Halbuki çocuk yeni kelimeleri ancak kitap okuyarak öğrenebilir. Dolayısıyla onun seviyesine uygun olarak birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü sınıfta belli kelimeler, deyimler ve atasözleri aşama aşama kelime dağarcığına girmeli ve geliştirerek belli bir seviyeye ulaşması gerekir. Bunu da ancak güzel Türkçemizi yansıtan edebiyat eserlerini okuyarak öğrenebilirler. Damla olarak bu alanda tüm editörlerimiz ile özel bir çalışma yürütmekteyiz. Sınıf seviyelerine göre belli kelimeleri mutlaka bulunduruyoruz. Çocukların belki de ilk defa öğrenecekleri kelimeleri daha kolay öğrenebilmeleri için her sayfanın altında kelime ve deyim açıklamalarını veriyoruz. Böylece her bir kitap okunduğu zaman güzel Türkçemizin pek çok kelime, deyim ve atasözlerinin de öğrenmesini amaçlıyoruz.

#Londra Kitap Fuarı
#Damla Yayınevi
#Hüseyin Doğru
#Ömer Seyfettin
#Peyami Safa
#Kemalettin Tuğcu
٪d سنوات قبل