|

"Ben insanların öyküsünü anlatmak istedim"

İngiliz yönetmen Sean McAllister, Suriye'de bir aile ile birlikte yaşayarak çektiği belgeselle 2015 Avrupa Film Ödülleri'nde 'En İyi Belgesel' ödülünü aldı. Arap coğrafyasındaki insan hayatını ve savaşı 'A Syrian Love Story' belgeseli ile gözler önüne serdi.

Yeni Şafak
14:03 - 22/01/2016 Friday
Güncelleme: 14:04 - 22/01/2016 Friday
AA

Suriye'de çektiği 'A Syrian Love Story' belgeseli, 2015 Avrupa Film Ödülleri'nde 'En İyi Belgesel' ödülü alan ve bu sene de İngiliz Oscar'ı olarak bilinen BAFTA'da 'En İyi Çıkış Yapan' yönetmen dalında aday gösterilen İngiliz yönetmen Sean McAllister, 20 yıldır Arap coğrafyasında belgesel çalışmaları yaptığını ifade etti.



McAllister, çalışmalarında Batılı izleyicilere Arap coğrafyasından gerçek insan hikayelerini sunmaya çalıştığına dikkati çekerek, "Suriye'ye giderken de, olabildiğince samimi bir ortamda, orada yaşayan bir aile ile birlikte çalışmak istedim. Standart olmayanı, belli bir formalite dışında olanı, yani gerçek olanı çekmeye çalıştım" dedi.





Dünyanın birçok yerinde savaşların yaşandığını belirten McAllister, "Haberler, olayları, vuku bulan şeyleri belgelerler, ancak hiçbir zaman özelleştirmesi mümkün değil" diyerek, konuşmasına şöyle devam etti:



"Televizyonlarda gösterilen olayları izlediğiniz zaman onlardan uzaklaşır, olayları yaşayan insanların gerçek bir insan olduğunu bir süre sonra anlayamazsınız. Çünkü her gün gördüğünüz insanları anlayamazsınız. Ben de Suriye'deki aileyle beraber yaşayıp bu belgeseli çektim ve onların ağladığı, güldüğü, nefes aldığı her anı kaydettim."





McAllister, belgeselde kullandığı yöntemin, insanların her gün haberlerde gördüğü "Suriyeli mülteci" görüntülerinden daha büyük bir etkisi olduğunu, birçok festivalde gösterilen belgeselin Suriye'de yaşananların farklı bir açıdan anlaşılmasını sağladığını kaydetti.



Belgesellerde genellikle bir meselenin sıradan bir şekilde anlatıldığına vurgu yapan McAllister, şöyle konuştu:



"Ben insanların öyküsünü anlatmak istedim. Suriye'ye devrimden önce gitmiştim ve ben oradayken kahrolası savaş başladı. Oraya giderken çalıştığım televizyondan destek alarak gitmiştim, sonra sinema anlamında destek aldım ve bütün hikayeyi arka planda devrimi içine alan, güçlü bir insan deneyimi, hayat öyküsü üzerine kurdum."



McAllister, "İki kişinin arkada devrim olup biterken, ülke yerle bir olurken evlerindeki aile hayatları daha evrensel bir konu gibi geldi bana" diyerek, başta devrim üzerine yüzde 90 görüntünün yer aldığı çalışmasında devrim görüntülerini yüzde 20'ye düşürdüğünü, ailenin hikayesinin güçlü yanının evrensel bir kitleye ulaşacağını inandığı için bunu yaptığını söyledi.





"İzleyici her gün Suriye'de yaşananların girdisini, çıktısını duymaktan bıkmış ve sıkılmıştı" diyen McAllister, belgeselin yayınlanış süreciyle ilgili şu bilgileri verdi:



"BBC ile anlaşmamız ve filmi almayı kabul etmeleri üç yıl sürdü. Belgeseli çok küçük bir azınlığa hitap eden, az kişinin izlediği BBC 4 kanalındaki dört yöneticinin izleyerek onay vermesi gerekiyordu. Üç yılın sonunda, BBC ana kanalı filmi günün en önemli saatinde yayınlanmaya karar verdi. Bu onlar için bir ilkti, çünkü ilk kez İngiltere dışında çekilmiş bir filmi önemli bir saate koydular. Yani kendi kazanlarında kaynattıklarının dışında bir hikayenin günün en önemli saatinde yayınlaması benim için önemli bir başarı oldu."



Film çekilirken aile tam 16 kez taşındı


McAllister, konuşmasında belgeselde yer alan Amer ve Raghda çiftinin, Suriye'deki çekimlerde görülen aşk hikayesinin, Fransa'ya gitmeleriyle başka bir boyut kazandığına değinerek, "Film yapımcısı olarak Suriye'deyken onlarda gözlemlediğim şeylere bir müdahalem olmadı. Fakat Fransa'ya gittikleri dönemde her şey beklediğimiz gibi olmadı" dedi.



"Özgürlük düşü kuran iki kişi, kendilerini bir özgürlük ortamında buldu ama düşündüğümüz gibi olmadı" yorumunu yapan McAllister, Fransa'ya mülteci olarak giden çiftin bir süre sonra iç çatışmalar yaşadıklarını, öykülerini bilen biri olarak kendisinden yardım istediklerini dile getirdi.



McAllister, bir yönetmen olarak dahil olduğu ailenin Fransa'da yaşadıkları sıkıntılar sırasında bir hakim ya da jüri gibi katılmaktan çok, filmindeki samimiyete odaklandığının altını çizdi.



Ailenin çocukları Şadi, Kaka ve Bob'un çiftin yaşadıkları karşısında farklı tepkiler verdiğini söyleyen McAllister, şu gözlemini paylaştı:



"Onlar çocuk ve her çocuk gibi yaşamlarını sürdürmek, hayatlarını devam ettirmek istiyorlar. Film çekilirken aile tam 16 kez taşındı. Batı'da 'bir kere taşınmak, dünya taşımak' derler, bu insanlar üstelik bir savaş bölgesinden bir başka savaş bölgesine taşındılar. Çocuklar böyle durumlarda çok büyük bir boşluk içinde kalıyorlar, anne ve babaları da olanları onlara anlatmakta zorlanıyorlar doğal olarak."



McAllister, belgeselin büyük ilgi gördüğüne vurgu yaparak, "Artık sürekli telefonlarım çalıyor ve belgeselle ilgili konuşmalara davet ediliyorum. Çok meşgulüm ve bu sıralar maalesef başka film çekmeye vaktim olmuyor" dedi.



İzleyicilerin en çok Suriye'de savaşın ortasında bir aşk hikayesi ile başlayan ve ayrılıkla sona eren belgeselin devamının çekilip, çekilmeyeceğini sorduklarını belirten McAllister, sözlerini "Bu soruya cevabım hem evet, hem hayır. Ailenin gelecekteki halini belki izleyeceğiz, belki izlemeyeceğiz" diyerek tamamladı.

#A Syrian Love Story belgeseli
#İngiliz Yönetmen Sean McAllister
8 years ago