Yeryüzü İslam'la ilk kez şereflendiğinde, Mekke'de zenginlerin üst akıl olduğu oligarşik bir düzen ve bu düzen içerisinde kaybolan bir “toplum düzeni” ya da düzensizliği vardı… Geldiği ilk andan itibaren, İslam bu düzensizliği yani kaosu bertaraf edecek yasaları, ilkeleri ortaya koydu. Gelen ilk emirlerde, Müslüman toplumlarının nasıl bir ahlaki zemine dayanacaklarına dair sosyal hayat kuralları vardı. Bu yasaların uygulayıcısı olan İslam peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v)'in de söz konusu bu ilkeler doğrultusunda, tedrici bir toplumsal eğitim modeli uyguladığını görüyoruz. Özellikle kamu hukuku ve kardeşlik hukukunun merkezde yer aldığı bu pratikte, birliktelik ahlâkının zirve yaptığını, Müslümanlığın bireysel bir ibadet modelinden daha çok, adaletin gerektirdiği bir toplumsal yaşam modeli olduğunu fark edebiliyoruz.
Hicrî İlk asırdan sonraki dönemlerde, bilhassa sultanlık monarşisiyle siyasal ayrışmaların yaşandığı dönemlerde bu konuyla ilgili yazılan eserlerin neredeyse bitme noktasına geldiğini söyleyebiliriz. Daha çok bireysel ibadeti ihtiva eden fıkhi eserlerin öne çıktığı bu dönemlerde, sosyal hayat ilişkilerine dair Müslümanların en yakınındakinden başlayarak diğer komşularıyla nasıl bir ilişki içerisinde bulunması gerektiği gibi eserlere pek rastlanmaz. Nefes Yayınevi'nin yayımlamış olduğu İmam-ı Zehebî'nin “Komşuluk Hakkı” eseri bu yönde Müslümanların bıraktıkları boşlukları doldurmaya niyetli, oldukça pratik hazırlanmış nadide bir eser… Zaman zaman ahlakın bir anlam ifade etmediği, fikrî ve itikadî vurgu ve tonlamaların adeta sloganik bir dile indirgendiği bir ortamda, bu tür eserlerin azlığını bir kenara not olarak düşelim. Özellikle Müslümanların yaşadığı yerlerin dirlik ve düzen açısından ne anlam ifade ettiğini bir kenara koyarsak, Müslümanların dünya adalet terazisine son birkaç yüzyılda neden bir şeyler sunamadıklarının nedenlerini sanırım buralarda aramak gerek.
Komşuluk kavramının, günümüzdeki tartışılan pek çok “gündem maddesine” bakarak sıradan bir başlık olduğu düşünülebilir. Ancak kitabın içini açıp sayfaları karıştırmaya başladığınızda, gerek İslam peygamberinin derin sözleri, akabinde Kur'an ayetlerinin bu yöndeki telkinlerini görünce kendinizi şöyle bir sorguluyorsunuz. Çünkü bazı durumlar vardır ki, o durumları birkaç kelamla, birkaç sözle geçiştiremezsiniz. İslam dünyasının bunca keşmekeşi, bunca dağınıklığı arasında insanlara sadece namazı, orucu anlatamazsınız. Dağılan bir bedenin parçalarını bir araya getirmek varken, parçalara ayrı ayrı abdest aldıramazsınız. Ayrılıktan ve acıdan dili ve üslubu bozulmuş, materyalizmin tek vücut olduğu bir ortamda tek başına direnmeye çalışan insanlara orucu anlatamazsınız. Dolayısıyla Nefes Yayınevi'nin bu eserle ciddi bir boşluğu doldurduğunu söyleyebiliriz. Günümüzde komşusunu görmekten çok “kendisini göstermeye çalışan” bir tür “bireysel tip” modeli yaygınlaşıyor. Gençler ve çocuklar bir deneyin kobayları gibi adeta… Milli Eğitim Sistemi de bu yönde bir pedagoji belirleyemiyor. Bu kitap ve bunun gibi daha birçok kitap, yazılı ve görsel doküman çocukların ve gençlerin gündemine bir an evvel konulması gerek… Vakit daralıyor çünkü…
Komşuluk Hakkı
İmam-ı Zehebi
Nefes Yayınları
2015
176 sayfa