|

Bize düşen ‘Türk Arpı’nı hatırlatmak

Dünyaca ünlü arp sanatçımız Şirin Pancaroğlu, 11-14.yüzyıl arasında kullanılan ve arpın atası sayılan Türk müziği aletlerinden çengi önemli bir projeyle yeniden gündeme getiriyor. Pancaroğlu, “Çeng, arpın Türk müziği ile zaten buluşmuş olduğunu ve aralarındaki uyumu gösteriyor bizlere. Bu bağlamda bize onları kavuşturmak kalıyor” diyor.

Seray Şahinler Demir
04:00 - 4/10/2020 Pazar
Güncelleme: 14:11 - 3/10/2020 Cumartesi
Yeni Şafak
Şirin Pancaroğlu
Şirin Pancaroğlu

Bugün dünyanın birçok yerinde kullanılan arpın kaynağının Türk müziğinde kullanılan çeng olduğunu biliyor muydunuz? 11-14.yüzyıl arasında varlık gösteren çeng kültürümüzde sıklıkla kullanılmış. Fakat zamanla unutularak müzik icrasındaki yerini kanuna bırakmış. Bugün ise “arp” enstrümanı olarak karışımıza çıkıyor. Dünyaca ünlü arp sanatçımız Şirin Pancaroğlu, çengi ait olduğu topraklarda yeniden filizlendirmek için harekete geçti. Pancaroğlu Arp Sanatı Derneği çatısı altında çengi dünya müzik gündemine taşıyacak “Türk Arpı” projesini hayata geçiriyor.

Proje kapsamında Türk müziğinde çeng ile icra edilen birçok eser bugün Arp ile yeniden yorumlanacak. Aynı zamanda Türk müziğinin unutulmuş eserleri de günyüzüne çıkarılacak. Şu sıralar 134 eserden oluşan nota koleksiyonun dijitale aktarımına başlandı. Aynı amanda 74 icra videosu ve 65 eğitim videosu da ilgililerine sunulacak. Türk Arpı’nın detayları Şirin Pancaroğlu ile konuştuk..

Öncelikle Türk Arpı projesinin yola çıkış serüveninden bahsedebilir misiniz?

Bir süredir uluslararası platformlarda verdiğimiz konserlerde Türk müziği eserlerini icra ediyorduk. Yani aslında projeye fiilen başlamadan önce bile bu kültürü yaşamak ve yaşatmak adına bir nevi mesleki bir refleks geliştirmiştik. Yurtdışından bazı meslektaşlarımız bu eserlere çok büyük ilgi gösterdi ve bazıları bu eserleri seslendirmek istediler. Aslında bu noktada başladı her şey. Çünkü klasik Türk müziğinde süregelen meşk kültürünün içerisinde, yazılı kaynaklar olmaksızın icra ediyorduk. Dolayısıyla bu güzellikleri paylaşma noktasında çözümsüz olduğumuzu hissettik. Üstelik bu eksikliği gidermek, kültürel bir bellek oluşturmak açısından bizler için de elzemdi. Neticede Uluslararası Nota Yayın Projesi olarak 2016 yılında başladığımız çalışmayı, Türk Arpı Projesi ile geliştirdik ve halen de geliştirmekteyiz.


EVLİYA ÇELEBİ SEYAHATNAMEDE BAHSETMİŞ
Çeng’le başlayan süreç nasıl evrilmiş? Tarihsel bağlamda 11-14.yüzyıl arasına baktığımızda nasıl bir tablo çıkıyor karşımıza?

Ortadoğu coğrafyası ve müzik kültüründe 17. yüzyıla kadar varlık göstermiş bir kucak arpı çeng. Ortaçağ ve erken dönem İran minyatürlerinde nakkaşların sıklıkla resmettiği bu çalgı, siyasi güç ile birlikte tasavvufi açıdan da bir simge olmuş. 11.-14. yüzyıllar arasında çalışılmış minyatürler, dönemin müzik aletleri ve müzik pratikleri hakkında kaleme alınmış çalışmalar, geçmişten günümüze ışık tutan önemli belgeler niteliğinde. Bunlardan yola çıkarak söyleyebiliriz ki; minyatürlerde sıkça boy göstermiş bu çalgı musiki geleneğimiz içerisinde oldukça sevilmiş. Çeng çalgısına dair kaleme alınmış ve referans olarak gösterilen tanıklık, Evliya Çelebi'nin “Seyahatname” eserinde yer alıyor. 1660 yılında İstanbul'da tek tip bir çeng ve çeng çalan 10 çengiden bahsediliyor. Belki dahası da vardır, ve yol üzerinden keşfedeceğiz.

Zamanla müzik icrasındaki işlevini neden kanuna bırakıyor peki?

Her alanda olduğu gibi müzik alanında da gelişmeler ve yeni yaklaşımlar her dönemde mevcut. Çeng, teknik yapısının narinliği, akort, perdeler gibi unsurlar sebebiyle bu gelişmelere maalesef uyum sağlayamamış ve musiki icrasında hafızalardan silinmiş. Büyük olasılıkla onun işlevini zamanla farklı bir çalgı üstlenmiş olabilir diye düşünüyoruz.

Çengin yerini alan modern arpı tekrar Türk müziği ile buluşturma noktasında nasıl bir çalışma yapıyorsunuz?

Çeng, arpın Türk müziği ile zaten buluşmuş olduğunu ve aralarındaki uyumu gösteriyor bizlere. Bu bağlamda bize onları kavuşturmak kalıyor diyelim. Müzikal açıdan dokular arasındaki bu uyumu yakalamak, projenin müzik ekibini motive ediyor esasında. Çünkü bu eserleri arp için uyarlayarak kaleme almak, ciddi bir emek istiyor. Kültürler arası bu kavuşumu sağlamak, bir anlamda çevirmenlik işine benziyor. Önce eserleri mevcut şekilleriyle çok iyi kavramak, sonrasında da arp diline aktarmak gerekiyor.

Arp bugünün Türk müziğine nasıl bir çeşni katacak?

Bugün kullandığımız arp, müzik kültürümüzde arp ile icrası mümkün olabilen makamlarda bestelenmiş pek çok eser dahilinde varlık gösterebilecek. Arp, mevcut pek çok çalgıya göre çok geniş bir ses sahası olan ve icracının eserle hemhâl olurken hayal gücünü büyük oranda besleyebilen, bünyesinde muazzam bir ses yelpazesi taşıyan bir çalgı. Dolayısıyla bu çalgının Türk müziğine yeni bir lezzet, bir çeşni olarak katkı sunabileceğini düşünüyoruz.

TÜRK MÜZİĞİNİ DÜNYAYA TANITACAĞIZ
Proje kapsamında ciddi bir nota koleksiyonu çalışmanız da var. Ondan da bahsedebilir misiniz?

Türk Arpı Projesi’nde çalıştığımız nota koleksiyonu kapsamında Abdülkadir Meragi, Gazi Giray Han, Ali Ufkî, Kantemiroğlu, Neyzen Tevfik, Bora Uymaz gibi 14. yüzyıldan günümüze, değerli bestekâr ve müzik bilginlerinin eserlerine yer veriyoruz. Bu eserleri arp çalgısına uyarlıyor, bestekarların el yazması notalarını arp çalgısı ile icra edilebilecek bir yapıya dönüştürüyoruz. Burada niyetimiz, Türk Müziği alanında ortaya konulmuş eserleri dünyanın dört bir yanında müzik kültürümüze ilgi ve sevgi duyan arpistlerle, arp eğitimcileriyle paylaşabilmek; yayınlanacak nota kitapları ve çevrimiçi eğitimlerle onların Türk müziğini tanıma ve icra etme niyetlerine destek olmak.

Türk-Osmanlı müzik dağarcığına baktığımızda neler çıkıyor karşımıza? Hangi müzisyenlere rastlıyoruz, döneminde nasıl bir üretim söz konusu? Bugüne ulaşmayan ciddi bir hazine olsa gerek.

Bir önceki soruda da değindiğimiz gibi, yaklaşık 600 yıllık bir zaman diliminden bahsediyoruz. Yaşamları boyunca müziğin içinde yer almış, araştırmış, üretmiş, müzisyen yetiştirmiş kıymetli müzisyenler ve bestekarlarla içiçeyiz bu projede. Sizin de söylediğiniz gibi geçmişten günümüze ulaşmış, bugün yaşayan ve geçmişinden ilhamla evrilip gelişen, kendini yenileyen bir hazine bu. Kültürel müzik mirasımıza baktığımızda, Dimitri Kantemiroğlu ve Ali Ufkî gibi isimlerin çalışmalarına rastlıyoruz örneğin. Dimitri Kantemiroğlu, Kantemiroğlu Edvarı ismiyle gerek kuram, gerek kendine has nota yazım yöntemleriyle 16. ve 17. yüzyılda kaleme alınmış besteleri kaydederek yazılı bir arşiv çalışması oluşturmuş. Yine aynı dönemde yaşayan Ali Ufkî ise Türk Müziği’nin saz ve sözlü eserlerini notaya alarak bir Osmanlı-Türk Müziği külliyatının günümüze ulaşmasını sağlamış mesela. Günümüze doğru ilerlersek, Tanburî Mustafa Çavuş, Osmanlı Dönemi’nin musikişinas sultanlarından III.Selim, mûsikî ilmine dair kıymetli çalışmalarını dünyaya açmış udî ve bestekâr Cinuçen Tanrıkorur, geleneksel müziğimizin özünden beslenerek günümüze incelik taşıyan, özellikle arp çalgısı için kaleme aldığı yaklaşık 100’ü aşkın bestesiyle Bora Uymaz gibi isimler yer alıyor.


Bu müzisyenleri ve dönemin müziğini gün yüzüne çıkarma ve görünür yapma konusunda da bir misyon ediniyorsunuz aslında. Ne dersiniz?

Elbette. Müzik canlı bir varlık adeta; günbegün değişiyor, evriliyor dolayısıyla. Fakat kültürel doku hem dinleyicinin hem sanatçının müzik deneyimine sirayet ediyor. Çünkü dönem itibariyle kadim eserleri dinlemesek ya da icra etmesek de, bu eserlerle dile gelmiş duyguları barındırıyoruz derinde. Dolayısıyla dönemin müziğini ve müzisyenlerini gün yüzüne çıkarırken, bu çerçeveden ilham alıyoruz.

Projede sanırım yabancı müzisyenler de yer alacak. Onların çeng hakkındaki bilgisi ve yorumu nasıl?

Evet, projemiz çerçevesinde uluslararası meslek camiamızdan değerli arp sanatçılarıyla iş birliğimiz olacak. Profesyonel arpistler, arp alanında eğitim gören öğrenciler ve dünyanın çeşitli müzik eğitim kurumlarında görev yapan arp eğitimcilerinin de nota yayınları tamamlanan eserlerin icra videolarının gerçekleşmesine kendi müzik kimlikleri ve farklı bakış açılarıyla destek vererek projede yer alacaklar. Çeng, yıllardır meslek alanımız içinde hareketliliğin ve kültürlerarası paylaşımın sağlandığı uluslararası kongre, festival v.b. mecralarda tanık olduğumuz üzere, arpistlerin geçmişten günümüze âdeta bir bilge kişiliği dinler gibi kulak kabarttığı, hitabeti kuvvetli bir çalgı. Bu coğrafyanın geçmişinin derinliklerinden insanlığa seslenir gibi. Projenin hayata geçmesiyle beraber bu zenginliği farklı boyutlarıyla paylaşabileceğimizi bilmek dernek olarak bize büyük bir coşku veriyor.

Türk Arpı projesi neyi amaçlıyor?

Projeden alacağımız çıktılar açısından aslında bir arşiv oluşturuyoruz. Klasik Türk müziği dağarcığından eserleri ve benzer dokudaki güncel besteleri arp için düzenlemeyi, sonrasında dijital ortama aktararak bir koleksiyon oluşturmayı ve eğitim materyali olarak paylaşmayı hedefliyoruz. Aslında, yazılı, işitsel ve görüntü kaynaklarının eğitim modülleriyle taçlandığı bir arşiv oluşturmak amacımız. Var olan değere sahip çıkmak ve bu değeri hem kuşaklar, hem de kültürler arası iletişimde etkin kılmak ise, nihai hedefimiz. Öte yandan çok önemli bir konu da şu ki, projeye derneğimizin imkanlarıyla başladık ancak kaynak arayışındayız. Kültür sanat alanındaki fonların ülkemizde son yıllarda bu denli ihmal edilmesi de açıkçası bizi yıldırmıyor, çünkü duyarlı ve müzik mirasımızın metodoloji ve yeniliklerle dünyaya takdim edilmesinin önemini, bunun alanımızda aslında bir tür kalkınma çalışması olduğunu, kültürel iktidarın lafla yürümediğini bilen hayırsever şahıs ve kurumların varlığını hissediyoruz. Sadece buluşmamız gerek! Bu açık bir çağrımız.

TOPLUMA MÜZİKLE FAYDA SAĞLIYORUZ
Ve bu soruya ek olarak Türk Arpı projesinin dünyaya sözü ne olacak?

Yalnızca projenin değil Arp Sanatı Derneği›nin de bir misyonu olarak, topluma müzikle fayda sağlamak bizim en büyük sorumluluğumuz. Bu sorumluluk dolayısıyla müziği ve arpı aracı kılıyoruz sadece. Çünkü bizler müzisyen olarak tüm dünyanın algılayabileceği bir dil ailesine hakimiz. Bu dillere sahip çıkmak ve iletişimde etkin kılmak, dünyanın her yerinden ve her alandan sanatçının da ilhamı olmalı. Dolayısıyla sanatın başka bir alanı ya da müzik alanında başka bir çalgı da bu sorumluluk bilincinde aracı roller üstlenebilir.

#Arp
#Şirin Pancaroğlu
#Müzik
4 yıl önce