|

Ceviz ağacından Nobel ödülüne

Aziz Sancar’ın Mardin’de başlayan hayatı aynı zamanda çok önemli bir başarı hikayesi. Küçükken ceviz düşürmek için ağaçlara tırmanan, kayıp oğlakların peşine düşen Sancar, Nobel ödüllü alan bir bilim insanı olma hikayesini, kitabında kendi kaleminden anlatıyor.

Yeni Şafak
04:00 - 18/11/2018 Pazar
Güncelleme: 13:16 - 17/11/2018 Cumartesi
Yeni Şafak
Aziz Sancar ve arkadaşları.
Aziz Sancar ve arkadaşları.

Yazın amcamın evinin damında geniş yataklarda yatardık. Ufukta Suriye’nin iki yakın kasabasının ışıklarını seyrederek uykuya dalar, sabahleyin evimize yaklaşık 200 metre uzaklıktaki Şehidiye Cami’nden gelen ezan sesiyle uyanırdık.”

Bu cümleler Aziz Sancar’a ait. Sancar bu hatırasını çocukluğunun en güzel anlarından biri olarak anlatıyor. Mardin Savur’da doğan Sancar, Nobel Kimya Ödülü’nü aldığı günden bu yana tüm Türkiye’nin gündeminde. Onun 1946’da Mardin’de başlayan ve Nobel’e kadar uzanan hikayesi sayısız macerayı da barındırıyor. Geçtiğimiz günlerde Tübitak’ın Popüler Bilim Kitapları’ndan çıkan Aziz Sancar Hayatı ve Bilimi kitabı Sancar’ın hayatını merak edenler için önemli bir kaynak. Çünkü kitap, Sancar’ın kendisi kaleme aldı.

İKİ SORUYA YANIT ARADI

Aziz Sancar, 8 Eylül 1946’da ailesinin yedinci çocuğu doğdu. Küçük yaşlarda ailesine bahçe işlerinde yardım etti. Ceviz hasadında ağacın tepesine tırmanmak onun göreviydi. En büyük korkusu ise kaçak oğlaklardı. Babasının oğlakların kaybolduğunu fark etmeden aramaları, bulmaları gerekiyordu. Kasabasından erken yaşta ayrılıp “okumaya” giden Aziz, yıllar sonra doğduğu yere genç bir hekim olarak geri döndü. Orada geçen gençlik yıllarını hayatının en güzel dönemi olarak hatırlasa da onun aklı fikri bilim yapmaktaydı. 26 yaşında Amerika’ya gitti ve kısa süreli ayrılışlar dışında hep orada kaldı. Bilimsel hayatı iki soruya yanıt aramakla geçti: “DNA molekülü nasıl tamir edilir?” ve “Biyolojik saat nasıl çalışır?”

YAŞAM ÜZERİNE KEŞİFLER

Sancar, bilim hayatı boyunca çok sayıda keşif yaptı. DNA hasarının tamiri konusuyla özel olarak ilgileniyordu. Bu çalışmalarının bir sonucu olarak da 2015 yılında Nobel Kimya Ödülü’ne layık görüldü. Olgunluk dönemine denk gelen, biyolojik saatle ilgili keşifleri de aynı değerdedir. Sancar, iki farklı bilimsel alanda yapmış olduğu olağanüstü katkılarıyla gerçekten sıra dışı bir bilim insanı özelliği taşır. Nobel kayıtlarına Türk-Amerikalı bilim insanı olarak geçen, böylece bilim alanında ilk Nobel alan Türk olan Aziz Sancar’ın İngilizce olarak yazdığı bu kitap, Türkçeye yakın arkadaşı moleküler biyolog Mehmet Öztürk tarafından çevrildi.


ÖNCE
HAYAT
SONRA
KEŞİFLER

Sancar’ın anlatılarının ilk bölümü hayatına, İkinci bölüm ise bilimsel keşiflerine odaklanıyor. Bilim adamı kendisini ‘talihli’ bir insan olarak tanımlıyor. Kızına ve eşine kendisini ‘sırat-ı müstakim’de tuttukları için teşekkür eden Sancar hayattaki bu talihinin temelinde de kendisine güçlü bir iş ahlakı ve öğrenmenin değerini telkin eden ebeveynlerinin olduğunu söylüyor. Sancar’ı anlatmak için yine onun cümlelerine başvurmak belki de en doğrusu: “Bilim ve Türk milleti (Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti) hatırlayabildiğim tüm geçmişimde, düşüncelerime hakim oldular. Bir vatansever olarak büyüdüm ve hâlâ öyleyim. 10 yaşında bir bilim heveslisiydim, sonra hevesini hayata geçirebilmiş bir bilim insanı oldum.”



#Aziz Sancar
5 yıl önce