9 büyüklüğündeki deprem ve tsunami sonrasında son 2 günde 3 artçı sarsıntının yaşandığı Japonya'daki nükleer kriz büyüyor. Dün Tokyo'ya 180 km uzaklıkta, merkez üssü Pasifik Okyanusu olan 6,4 büyüklüğündeki bir artçı deprem daha kaydedildi. Tahliye alanı 40 km'ye kadar genişletilen Fukuşima'da, radyoaktif sızıntı yaşanan Daiçi Nükleer Santrali'nde görevliler uzaklaştırılırken, risk seviyesi de deprem sonrası en üst nokta olan 7'ye çıkarıldı. Böylece tehlike boyutu “sağlığı direk etkiler” anlamındaki 1986 yılında Ukrayna'da patlak veren Çernobil faciasındaki risk seviyesinin aynısını görmüş oldu.
Bugüne kadar riskin Çernobil'in yüzde 10'u olduğunu öne süren Japonya, yeni durum için “geçici” ifadesini kullandı. Kriz sonrası nabızları düşürmek için bir açıklama yaparak “istikrara adım adım gidildiğini” söyleyen Başbakan Naoto Kan, radyasyonun giderek azaldığını vurgularken, ekranlarda 25 yıl önce Türkiye'de yaşanan ilginç bir gelişmenin benzeri yaşandı. Japon hükümet sözcüsü Yukio Edano, kameraların önüne geçerek Fukuşima bölgesinde üretilen bir domatesi yedi. Dönemin Sanayi Bakanı Cahit Aral da “20. yüzyılın ilk nükleer krizi” olarak tarihe geçen Çernobil sonrası “çayda radyasyon var” iddilarını çürütmek için canlı yayında çay içmişti.
Japon hükümeti, olası bir paniğin önüne geçebilmek için tanıdık yöntemlerle krizi yönetiyor. Musluk suyunda radyasyon olmadığını göstermek için bir bardak suyu bir dikişte içen Tokyo Valisi Shintaro İshihara'dan sonra, herkesin önünde dometesi hapur hupur afiyetle yiyen hükümet sözcüsü Yukio Edano da Çernobil felaketi sonrası çay içen dönemin Sanayi ve Ticaret Bakanı Cahit Aral'ı hatırlattı. Tehlikenin zirve yaptığı krizle ilgili net bir açıklama yapamayan TEPCO, nihai kararı uluslararası uzmanların vereceğini belirtiyor.
