|

Edebiyat dergilerimiz öykücülere emanet

Edebiyat Ortamı dergisinin çıkardığı Öykü Yıllığı 2020 aynı zamanda tek öykü yıllığı olarak bu yıl da okurla buluştu. Yıllıktan yola çıkarak ele alınan dergilere baktığımızda eski yıllardan farklı olarak artık dergi yönetiminde öykücülerin şairlerden çok daha etkili olduğunu söyleyebiliriz.

04:00 - 15/09/2020 Salı
Güncelleme: 03:08 - 15/09/2020 Salı
Yeni Şafak
Öykü eleştirisi de var yıllıkta. Daha çok mikro düzeyli.
Öykü eleştirisi de var yıllıkta. Daha çok mikro düzeyli.
ÂLİM KAHRAMAN

Öyle sanıyorum ki, Edebiyat Ortamı degisince yayımlanan Öykü Yıllığı 2020, tek öykü yıllığımız olma özelliğini korudu bu yıl da. Ondan ve onun çağrıştırdığı bazı konulardan söz etmek istiyorum.

Biraz daha fazla metne yer verme gayreti içende olmuş yıllık hazırlayıcı/sı/ları. Bir önceki yıla göre, daha yanlışsız ve “temiz” bir “iş” koymuşlar ortaya. Oturdum baştan sona tüm öyküleri okudum. Elimde, yıla (2019) ait kıstas olabilecek başka veriler yok. Yine de kendimce bazı eleştiriler yapacağım. Bazı ölçütler kullanarak..

On altı dergiden 69 öykü metni yer alıyor yıllıkta. Tek öykü seçilebilen dergiler olduğu gibi iki, dört, beş, altı öyküyle yıllıkta yer alanlar da olmuş. En fazla öykü ise, sekiz öyküyle, yıllığı çıkaran Edebiyat Ortamı’ndan. Buna göre şu sonucu çıkarmamız mı gerekir: 2019’da en çok sayıda iyi öyküye yer veren dergi Edebiyat Ortamı oldu! Hiçbir yıllıktan yüzde yüz nesnellik beklenmez elbette. Kantarın topuzu biraz kaçar bazen böyle. Geçelim. Fakat, Kitap-lık gibi hiç öykü seçilmemiş dergiler de var. Onu nasıl değerlendirmek lazım? Neyse, elimizden gelen budur, daha iyisini yapacak varsa çıksın biz de görelim, diyebilirler; haksız da sayılmazlar.

ŞAİRLER VE ÖYKÜCÜLERE DAİR


Fakat seçim yapılan dergilere bakarken bir durum dikkatimi çekti. Edebiyat ortamımızın belli başlı -veya benim bildiğim de diyebilirim- dergilerinin yöneticileri öykücü. Varlık’ta Mehmet Erte, Türk Edebiyatı’nda Bahtiyar Aslan-Erhan Genç, Yedi İklim de Ali Haydar Haksal, Dergah’ta Ali Ayçil, Kitap-lık’ta Murat Yalçın, Edebiyat Ortamı’nda Sadık Yalsızuçanlar, Mahalle Mektebin’de Mehmet Kahraman-Abdullah Harmancı, Muhayyel’de Cemal Şakar, Post Öykü’de Güray Süngü, Hece’de Rasim Özdenören.. Siz bunlara başka dergiler de ekleyin. Neyseki Karabatak’ta Ali Ural, İtibar’da İbrahim Tenekeci var. Mehmet Erte ve Ali Ayçil, öncelikle şairdir diye bir iddiada da bulunabilirsiniz. Ayrıca, Ali Haydar Haksal, saklı şairliğini açığa vurdu son yıllarda şeklinde devam edebilirsiniz. Bunlar durumu değiştirir mi? Zannetmiyorum: Edebiyat dergilerimiz öykücülere emanet! İyi mi bu kötü mü? Bir yorum yapmayacağım. Ama insan sormadan da edemiyor: Şairler nerede? Geçmişte dergileriyle dönemine damga vurmuş birçok önemli şair ismi sayabilirim size. Öykü tek başına edebiyata yön veremez, şiir olmayınca. Dergicilik yapan romancı hatırlayamadım. Fakat eleştirmenler de yok ortada. Size de biraz tuhaf gelmiyor mu? İyi şiir için, dergilere yönelmede bir caydırıcılığı oluyor mu acaba bu durumun?

ÖYKÜ YAZAN ÇOK

Öyküyle uğraşan çok. Sayı çokluğu kalite anlamına da geliyor mu? Öykü yarışmalarında da çok öyküler okudum yıllarca. Bu yıllıkta da söylediğim gibi 69 öyküyü topluca okudum. Bunlar “seçilmiş” öyküler ayrıca. Ortalama metin çok, fakat atılım ruhu benim asıl değer verdiğim. Ustalarla beraber en yeniler de var. Haydi ben çok yenilerdeki enerji yükünü hissedebilecek kadar yetkin bir okuyucu değilim diyelim. Ya diğerleri? Acaba seçkiyi hazırlayana mı kesmek gerekiyor faturayı?

Karamsar değilim. Yıllıktan akılda kalan birkaç cümle aktarayım: “Bulanık sular gibi içime dolan akşamlardan.” (Emin Gürdamur, “Züleyha’nın Günlüğü”), “Bunca yıl İstanbul’un artık kendine bile yetmeyen havasında nefessiz kalmış...” “Burada mis gibi hava dururken o pis şehirde ne yapıyorduk?” (Emine A. Kazan, “Adı Neymiş?”). Fakat fazla bulamıyorum tüm yıllıkta beni ilk anda etkileyen cümleleri.

YILLIKTAKİ YAZARLAR

Ustaların bazılarında, tedirgin olmadan kendinizi akışına bıraktığınız bir öykü dili buluyor ve göneniyorsunuz. Cihan Aktaş’ın “Keklik Sesi”, Sadık Yalsızuçanlar’ın “Cebinde Çok Gönlünde Yok” öykülerini buna örnek verebilirim. Cihan Aktaş’ı okurken, bir ömür harcanmış bir dille karşılaştım. Yer yer bilinçakışını hatırlatan çağrışımlar, iç konuşmalar..

Erhan Genç “deneysel” diyebileceğimiz bir metinle karşımızda. Arayışı ve enerjisiyle izlediğim belli başlı isimlerden. Yıldız Ramazanoğlu da yine “deneysel” sayılabilecek bir öyküsüyle girmiş yıllığa. Öykü yazım atölyesi, Suriye öyküsü yazma sorumluluğu iç içe geçiyor. Suriye konusu Abdullah Harmancıda da var. Öykücülerimizin bu hassasiyetine saygı duyuyorum. Bu zamana kadar yazılmış bu türden öykülerden bir seçki yapılması bile düşünülebilir bana göre. Fakat evimizdeki rahat koltuklarda çayımızı yudumlarken izlediğimiz bir “konu”, nasıl “bize ait” hale gelecek! Sırat çizgisi gibi. İyi öykücü yine de bir yolunu bulur.

Kardeş Kalemler’den öykü seçilmesi iyi olmuş. Güzel bazı öyküleri kaçıracakmışım yoksa. Çağatay Hakan Gürkan, “Tuz Ekmek Dediğin Nedir ki Benim Babam” öyküsüyle gönlümü çeldi. Hasibe Çerko’yu çözemedim. Dil, bazan saçmanın sınırlarına kadar zorlanarak bir atmosfer kuruluyor. Dil zaaflarından mı söz edceğiz, yoksa kurduğu atmosfere mi bakacağız. İbrahim Eyibilir’in “Durum” öyküsü farklı bir konuyla karşımızda. Durup düşünmeyi gerektiriyor üzerinde. İlknur Demirci’yi de beğenerek okudum. İsmail Demirel’in “Karmakarışık”, Kadire Bozkurt’un “Kaplumbağa”sı, yıllıktan seçtiğim iyi öyküler arasında.

Öykü eleştirisi de var yıllıkta. Daha çok mikro düzeyli. Abdullah Harmancı’nın değerlendirmeleri dikkat çekici. Beyhan Kanter de iyi yazmış. Yunus Nadir Eraslan, Engin Elman, Cahid Efgan Akgül sürdürmeliler bu işi.

Sadık Yalsızuçanlar’a bir bölüm ayrılması, bir değerbilirlik. Bu tür bölümler olmalı yıllıkta. Fakat biraz yetersiz olmuş bu seneki. Umarız daha yetkin bölümler hazırlanır.

#Abdullah Harmancı
#Sadık Yalsızuçanlar
#Yunus Nadir Eraslan
4 yıl önce