|

Eskisi kadar beğenmedim

Mürüvvet Özpehlivan’ın öyküleri daha önce Mahalle Mektebi, Post Öykü ve Olağan Hikâye dergilerinde yer buldu. Geçtiğimiz ay ise ilk öykü kitabı Ketebe Yayınları etiketiyle okurla buluştu.

Merve Akbaş
01:00 - 15/10/2022 Cumartesi
Güncelleme: 23:17 - 14/10/2022 Cuma
Yeni Şafak
​Eskisi kadar beğenmedim.
​Eskisi kadar beğenmedim.

Mürüvvet Özpehlivan’ın öyküleri daha önce Mahalle Mektebi, Post Öykü ve Olağan Hikâye dergilerinde yer buldu. Geçtiğimiz ay ise ilk öykü kitabı Ketebe Yayınları etiketiyle okurla buluştu. Özpehlivan ilk öyküsü yayınlandığında neler hissettiğini şöyle anlatıyor: “Yayımlanacağı haberini aldığımda öyküyü tekrar tekrar okudum ve eskisi kadar beğenmedim. Oysa reddedilen öykülerimi reddedildikten sonra bile çok beğeniyordum.”

-İlk eseriniz yayınlandığında neler hissettiniz?

Yayımlanan ilk eserim “Çeyrek Ekmek” isimli bir öyküydü. Mahalle Mektebi dergisinde yayımlandı. Yayımlanacağı haberini aldığımda öyküyü tekrar tekrar okudum ve eskisi kadar beğenmedim. Oysa reddedilen öykülerimi reddedildikten sonra bile çok beğeniyordum. Dergide gördükten sonra bu hislerim geçti tabii. O heyecanla sürekli öykümün olduğu sayfaya bakmıştım. Bu hâlâ böyle. Dergiyi alır almaz ilk kendi öykümü okuyorum hâlâ.

-Kitabınızı elinize alınca ilk olarak ne yaptınız?

Utanmış ve korkmuştum. Kapağındaki kadınlara tek tek baktım. İçine sadece göz gezdirebildim. Kendimi dışarı attım ve çocukluk arkadaşımı arayıp “Kitabım çıktı, sana geliyorum” dedim.

-Kitabınızı ilk kime imzaladınız?

Önceki sorunun devamı olarak, çocukluk arkadaşım Elif’e imzaladım.

KİMSE BAKMASIN DİYE...

-Yazmaya nasıl başladınız?

13-14 yaşlarında bir şeye çok canım sıkılmıştı ve motosikletli bir okul defterine günlük-mektup arası bir şeyler yazmıştım. Sonra her gün kendimi o defterin başında otururken buldum. Yaşadıklarıma kurgular da ekliyordum ve günlük gibi yazmıyor, başka bir karakter üzerinden anlatıyordum bunları. Artık tamamen benim hayatım olmaktan çıkmıştı. O şekilde yaklaşık yüz sayfalık bir roman yazmış oldum. Yatılıda kalırken kayboldu o defter. Aslında kimse yüzüne bakmasın diye öyle bir defter seçmiştim.

-Gece mi yazarsınız, gündüz mü?

Gece daha iyi yazıyorum. Çünkü kardeşlerimle odamı paylaştığım, kalabalık bir evde büyüdüm. Lisede ve üniversitede yurtlarda kaldım. Yalnız kalabildiğim tek zaman geceydi. Gece yazmaya alıştım. Şimdi gündüz yalnız olsam bile geceleri yazabiliyorum.

-Defter mi, bilgisayar mı?

Bilgisayarda yazıyorum. Defterlere yazmayı uzun zaman önce bıraktım. Sürekli düzenleme yapmanın bilgisayarda daha konforlu olduğunu fark ettim.

Hem de hızlı hızlı yazmak hoşuma gidiyor.

#Mürüvvet Özpehlivan
#Çeyrek Ekmek
#Ketebe
2 yıl önce