|

Fenerbahçe peşinde 20 bin kilometre

6 yaşında maçlarına gitmeye başladığı Fenerbahçe’den kopamayan Alp Eralp, geçtiğimiz sezen 34 maçın 34’ünü de takip etti. Takımı peşinde Trabzon sizin, Sivas bizim dolaştı durdu. Fenerbahçe peşinde tam 20 bin kilometre kat etti. Tüm bunları sadakatle bağlandığı takımının sevdası uğruna yaptı.

Yeni Şafak ve
04:00 - 30/11/2014 Pazar
Güncelleme: 19:11 - 29/11/2014 Cumartesi
Diğer

Türkiye’de futbol taraftarlığının boyutları bir başka. Kimilerine göre ‘bir topun peşinde koşan 11’ adam ama bazıları o meşin yuvarlağın peşinde on ikinci adam olarak koşuyor da koşuyor. Onlar sadık taraftarlar. Tıpkı Fenerbahçe aşığı Alp Eralp gibi. Fenerbahçe aşkına geçen sezon takımının tüm maçlarını izledi Eralp ve 20 bin kilometre kat etti. 13 şehri gezdi, sadece kadın ve çocukların alındığı maçlara bile girmeyi başardı. Deplasman maceralarını da Fenerbahçe Seyahatnamesi 34’te 34 ismiyle kitaplaştırdı. Kendisi de Kadıköylü olan Eralp, kitabında deplasman tecrübelerini anlatmıyor sadece. Sahanın dışında, gezdiği şehirleri, tattığı lezzetleri, birlikte maça gittiği dostlarını, kısacası Fenerbahçe’yle geçen 30 yılın bir özetini sunuyor. Eralp’in taraftarlık hikâyesi ilginç satır başlarıyla dolu. Biz de, Kadıköy’de stadın hemen yanında bir araya geldik bu aşkı dinledik. 


HER YIL 35 MAÇA GİDİYOR

Eralp aslında banyo malzemesi ihracatıyla uğraşan bir iş adamı. Yeni yerler görmeyi, denizi, dalmayı, balık tutmayı seviyor. Tabii ki sporu ve özellikle de futbolu yakından takip ediyor. Kendi ifadeleriyle ‘sakin bir yapıya sahip, bin kez maça gitmesine rağmen sahaya bir tane bile yabancı madde atmadı, hiçbir kavgaya karışmadı.’ Her yıl yaklaşık 35 maça giden Eralp, Avrupa Kupası, Federasyon Kupası, Hazırlık maçları dahil hiçbirini kaçırmıyor. Yetmiyor elinden geldiğince, parası yettiğince yurt dışındaki deplasmanları da takip ediyor. En son Benfica ile oynanan UEFA Kupası yarı finali için Lizbon’a gitmiş. PSV Eindhoven, Juventus, Botev Plovdiv, Zaragoza, Steau Bukreş, Rapid Wien, Chelsea  gittiği diğer deplasmanlardan bazıları. İlk maçına henüz 6 yaşındayken giden Eralp, efsane kaleci Manchester Fatihi Yavuz Şimşek ‘in 1978 yılında Zonguldakspor’a karşı jübilesine rahmetli babasıyla gittiğini söylüyor.  Eralp, ilk Fenerbahçe Stadı’nda gittiğinde ise sene 1982. Sahada Mersin İdman Yurdu var. O günlere dair şöyle konuşuyor: “Müthiş etkilenmiştim. Yeşil sahayı ilk gördüğüm an dün gibi gözümün önünde, donup kalmıştım hayranlıkla.” Bu cümleler, fanatikliğin nasıl başladığını gayet iyi özetliyor aslında.


Tribün nostaljisi

Fenerbahçe Seyahatnamesi, sadece Eralp’in takip ettiği geçtiğimiz sezonun hikâyesi değil. Gidilen deplasmanlarda yaşananlar, gezilen görülen yerler, bol bol yöresel yemekler, 80’lerden 90’lardan bolca maç anısı, gençlikten, okul yıllarından, iş hayatından,  mahalleden kalma, çoğu Fenerbahçe ile bağlantılı, neşe dolu yaşanmışlıklar da kitapta aktarılıyor. Eski coşkulu tribünlere de gönderme yapılan kitap, keyifli bir nostalji de yaşatıyor. Peki, nereye kadar sürecek bu tutku?  “30 senedir azalmadan sürüyor, yaşım oldu 42, artık geçici bir heves olması söz konusu değil. Bundan sonra da kolay kolay bitmez. Elimiz ayağımız tuttuğu sürece peşindeyiz çubuklunun” cevabı her şeyi özetlemeye yetiyor.


İyi günde kötü günde sadakat

Son dönemde taraftarların sadakati üzerinden epey tartışma yürüyor. Şike davaları, maç kapatmalar derken seyircinin yer yer takımını yalnız bıraktığından söz ediliyor. Eralp ise tüm bunlara karşın “Fenerbahçe’ye olan aşkımı en güzel tanımlayan kelime ‘sadakat’, iyi günde, kötü günde” diyor. Gelelim geçtiğimiz sezon kat ettiği 20 bin kilometreye. Home- office yöntemiyle çalıştığı için zaman konusunda sıkıntı yaşamayan Eralp, bir noktada şerh düşüyor: “Yalnız, uçaklı deplasmanlar biraz belimi büktü doğrusu. Mümkün olduğunca en az maliyetle halletmeye çalıştım ama bir hayalin peşinden gidiyordum, o kadar da olur.” Aslında Eralp sadece maç izlememiş. Gittiği şehirleri de güzelce gezmiş:  “Özellikle deplasmanlara giderken her seferinde farklı yerler görmeye, değişik lezzetler tatmaya özen gösteriyorum. Defalarca gittiğim Ankara deplasmanına bu kez Mudurnu-Nallıhan-Beypazarı rotasından gittim. Hayran kaldım. Sivas’a giderken Merzifon Havaalanı’na uçtum, önce Amasya ve Tokat’ı gördüm, harikaydı. Elazığ’a ilk gidişimde Harput’a çıktım. Bunun yanında kadınlı çocuklu maçlarda yaşadıklarım, hissettiklerim, yasaklı deplasmanlarda rakip taraftarların içinde, özellikle Trabzon’da yaşadıklarım çok ilginçti”

#alp eralp
#fenerbahçe
#süper lig
9 yıl önce