|

Fethin ruhu, medeniyetin ruhu

Fatih ilçesinde, Haliç'e hakim bir konumda olan Molla Zeyrek Camii, İstanbul'un fethinden sonra ilk medresenin açıldığı yerdir ve Ayasofya'dan sonra Bizans'ın en büyük ve en değerli kilisesidir.

Yeni Şafak ve
04:00 - 29/05/2016 Pazar
Güncelleme: 18:14 - 28/05/2016 Cumartesi
Yeni Şafak

Bugün cami olarak kullanılan yapı aslında II. İoannes Komnenos'un eşi Eirene tarafından yaptırılan ve döneminin en büyük manastırlardan olan Pantokrator Manastırı'nın kilisesidir. Yapımı 1136'da tamamlanır. Latin işgali sırasında Katolik rahipler tarafından bu manastıra el konulur. İstanbul'un fethinden sonra, Fatih Sultan Mehmet tarafından manastır, medreseye; kilisesi de camiye çevrilir. İlk müderrisi (profesörü) Molla Zeyrek Mehmet Efendi'den dolayı da Molla Zeyrek Camii adını alır.



Fotoğrafta, Osmanlı'nın gücünü temsil eden ve sadece cami değil, aynı zamanda bir kimlik olan, Konstantiniyye'yi Türk- İslam şehri yapan Süleymaniye Zeyrek Camii üzerine yansıyor. Bu anlamlı yansıma da merhum Necip Fazıl Kısakürek'in Ayasofya için yazdıklarını akla getiriyor. Üstad Ayasofya için; “O bir remzdir. Türk'ün ruhî ve millî remzi... O, kendisini (Yunan + Roma + Hıristiyanlık) bilen Garbın, maddede ve mânâda Şarkî Roma İmparatorluğu'na alem... Alem, yani sancak... Bu alem ve sancağı, maddesi ve mânâsı, ruhu ve kılıcıyla deviren Türk, tepesindeki salibi söküp yerine hilâli diktiği gün, o, bizim için de mekân olmaktan çıkmış, ruh olmuştur” diyordu. Osmanlı medeniyetinin en büyük temsilcilerinden Süleymaniye sanki bu ruhu hatırlatırcasına ağırlığını ve mührünü Zeyrek'in üzerine vurmuş. Mimar Sinan'ın; kubbesiyle, İslam'ın kubbesi olan sevgili Peygamberimizi, minareleriyle de O'nun dört dostunu simgelediğini söylediği Süleymaniye, ulu bir dağ gibi göğe yükselen görüntüsüyle, bir zamanlar üç kıtaya yayılan azametli imparatorluğun ruhunu olanca azametiyle haykırmış…


#Haliç
#Molla Zeyrek Camii
#II. İoannes Komneno
#Ayasofya
8 yıl önce