|

Fotoğraflarım tarihi belge olacak

Kubbe fotoğrafçısı olarak da bilinen sanatçı Cemil Şahin, İstanbul camilerinin kubbelerini ve kubbeler üzerinden İstanbul’u fotoğraflıyor. Çektiği fotoğrafların 100 yıl sonra daha da önemli olacağını söyleyen Şahin, “Doğru ışığı yakalamak için saatlerce bekliyorum. Sabahın dördünde çıkıyorum. Su içmeden, yemek yemeden uzun süreler bekliyorum. Karlı bir gün Sultanahmet camiinde çekim yaparken parmaklarımı hissetmediğim anları unutmam” diyor.

Hatice Saka
04:00 - 2/09/2018 Pazar
Güncelleme: 04:31 - 2/09/2018 Pazar
Yeni Şafak
​Fotoğraflarım tarihi belge olacak.
​Fotoğraflarım tarihi belge olacak.

Fotoğraf sanatçısı Cemil Şahin’i diğer fotğrafçılardan ayıran önemli bir özelliği var. O, kubbelerin üstadı olarak tanınıyor. Şahin, Türkiye’deki tek kubbe fotoğrafçısı. Yıllardır İstanbul’daki camilerin kubbelerini fotoğraflamakla kalmıyor, kubbeler üzerinden İstanbul’un eşsiz fotoğraflarını da çekiyor. Şahin, 2011 yılından bu yana çektiği fotoğrafları, “Fotoğraflarla İstanbul” adıyla kitaplaştı.

Cami kubbelerinin fotoğrafını çekme fikri nasıl ortaya çıktı?

İstanbul ile ilgili çekilen fotoğraflarda bir eksiklik olduğunu düşünüyordum. Bir gün Sultan 2. Abdülhamit Han’ın Fatih Cami kubbesindeki güzelliklerin görünmesi için Hereke halısına kubbenin manzarasını nakş ettirdiğini öğrendim. O ecdadım kubbe sanatını görsün demişti. Abdulhamid kubbedeki sanatı halıya dokuttuğu gibi ben de fotoğraflamalıyım dedim. Kubbe sanatıyla ilgili araştırmalar yaptım ve işe koyuldum.

İlk hangi caminin kubbesinin fotoğraflarını çektiniz?

En başlarda izin alamadım ama vazgeçmedim. Fatih Sultan Mehmet’in güzel bir sözü var. “İmkansızı görmek için imkansız olanı denemek lazım.” Bu sözün ardından gittim. Daha sonra bir arkadaşımın vasıtasıyla Fatih Cami’nin kubbesinde buldum kendimi. Benim için güzel bir başlangıç oldu.

Kaç yıldır kubbelerin fotoğrafını çekiyorsunuz?

İlk kubbe fotoğrafını 2009 yılında çektim. Ancak asıl serüvenim 2011 yılında başladı. Kendimi kubbelere aşık bir adam olarak buldum. Ecdadımız eşssiz bir sanat yapmış ve ben onu ortaya çıkarmak istedim. Lalenin soğan başını kubbeye işlemişler. Lale ve kubbe Allah lafzına götürür.


Uzun yıllardır camilere çıkıyorsunuz. Sizin fark ettiğiniz ilginç ayrıntılar
oldu mu?

Ben tarih kitaplarında kubbelere dair her şeyi okudum. Ancak kitaplarda olmayan bir şeyi fark ettim. Süleymaniye’ye defalarca çıktım. Kubbeye çıkarken 114 basamak var. Bu basamak sayısı Kuran-ı Kerim’deki sure sayısına tekabül ediyor.

Selimiye Cami’ne 99 basamak ile çıkıyorusunuz. Mihrimah Sultan Camisi’ne çıkarken bir anda karşımdaki pencereleri saydım. 19 pencere bir tarafta 19 pencere diğer tarafta. 19 sayısı “Bismillahirrahmanirrahim” harf adedi. Toplamda tüm pencere sayısı da 114 ediyor. Tüm bunlar hiç tesadüfi değil. Mimar Sinan bu sayılarla bize şunu diyor; Kuran-ı Kerim’den sanatı gösteriyorum.

Peki zor olmuyor mu camilere çıkıp çekim yapmak?

İstanbul’un yedi tepesini gören tüm camiilerden çekim yaptım. Doğru ışığı yakalamak için saatlerce bekliyorum. Sabahın dördünde çıkıyorum. Su içmeden, yemek yemeden uzun süreler bekliyorum. Karlı bir gün Sultanahmet camiinde çekim yaparken parmaklarımı hissetmediğim anları unutmam. Ancak istediğim kareye ulaşınca tüm yorgunlukları unutuyorum. Hep bir manevi boyut arıyorum. Burada kesin bir sır saklanmış diyorum. Bu işi gönülden yapınca da Allah karşıma güzellikler çıkarıyor.


İstanbul’un güzelliklerini kubbelerden yansıtmak nasıl bir his?

1071 Malazgirt ve 1453 İstanbul’un fethi olmasaydı biz bu güzelliklerden mahrum kalacaktık. Bu mirası en güzel şekilde gelecek nesillere aktarmalıyız. Abdulhamid Han 36 bin fotoğraf çektirmiş. Çektiğim bu fotoğraflar da

100 yıl sonra önemli bir belge olacak. Bu bilinçle hareket ediyorum.

“Fotoğraflarla İstanbul”isimli ilk kitabınız çıktı. Kitap kaç yıllık bir çalışmanın ürünü?

2011’den bugüne çektiğim fotoğraflar arasından seçtim. Toplamda 126 fotoğraf var. İstanbul’da daha önce hiç çekilmemiş kareler var.


Bir örnek verseniz.

Galata Kulesi ve Çamlıca Camii’ni aynı karede bir araya getirmek için beş sene bekledim. Bu kareyi kitabın kapağına koydum. Üç dört ay bekledikten sonra çektiğim çok fazla fotoğraf vardır.

Sizin Çamlıca caminin çok fazla fotoğrafını çektiniz değil mi?

Çamlıca Cami altı minareli İstanbul’a vurulan en önemli mühür. 2014’ten beri hem caminin içinde hem de dışında gönüllü olarak çekim yapıyorum.


Bundan sonra kubbe fotoğrafçılığıyla ilgili hedefleriniz ne?

“49 yaşına geldin hala minareye çıkmaya devam ediyorsun” diyenlere şu cevabı veriyorum. Mimar Sinan 49 yaşında baş mimarlığa geldi ve 80 yaşına kadar inanılmaz eserler yaptı. Ben de kendimi yeni başlıyor gibi hissediyorum. Bu güzel sanatı nasıl daha iyi gösteririm, hangi boyuttan ışığı daha iyi yakalayabilirim. Hep bunun çabası içerisindeyim. Her seferinde görmediğim yeni bir şeyi keşfedip fotoğraflıyorum. Ömrüm ve gücüm olduğu sürece devam edeceğim.

Kubbelerden gönüllere
projesi hayata geçecek
Önümüzdeki dönemler için
projeleriniz var mı?

“Kubbelerden Gönüllere” isimli İstanbul, Edirne ve Bursa’dan toplam 41 camiiyi kapsayan bir projem var. Osmanlı’nın ilk yaptırdığı mescid ile başlayacağım. Türkçe, İngilizce ve Arapça olacak. Endülüs ve Kudüs gibi simge şehirlerde çekim ypama hayalim var. Destek ve sponsor bulursam bu konudaki projelerimi de haayta geçireceğim.


#Fotoğraf
#Cemil Şahin
6 yıl önce